Son Dakika
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, son yaşanan gelişmelerle ilgili basın toplantısı düzenledi. İmralı ile mesaj trafiği yaşadıklarını söyleyen Demirtaş, Abdullah Öcalan’ın diyalog beklentisi içinde olduğunu söyledi.
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, IŞİD’in Kobani kuşatması ve paralelinde Türkiye’de yaşanan ölümlü olaylarla ilgilli, Diyarbakır’da bir basın toplantısı düzenledi.
“Bugün bu noktaya nasıl gelindiği doğru analiz edilmeli” diyen konuşmasının başlarında bu analizi yapan Demirtaş, “Artık şiddet uygulanmamalı, hiçbir yerde şiddete başvurulmamalı; şiddete destek olunmamalıdır. Şu saatten itibaren şiddet durmalıdır” mesajı verdi ve Abdullah Öcalan’ın konuyla ilgili çağrısını paylaştı.
“Dün gece itibariyla Sayın Öcalan’la kısa bir mesaj bağlantısı kurduk” diyen Demirtaş, “Kendisinin katliam ve büyük provokasyon tehlikesine karşı, bütün taraflara diyalog yöntemini önerdiğini belirtmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
Demirtaş’ın açıklamaları şöyle:
“Ortadoğu’nun bu kadar kaotik ortamında neredeyse son 30 yıldır yaşanan iç savaşlar ve Türkiye’deki yansımaları, basit bir HDP suçlamasıyla tarif edip dosyayı kapatanlar hata yapmış olurlar. Bu kadar yüzeysel yaklaşımla ‘HDP’nin suçudur’ diyenler, olup bitenlerden hiçbir şey anlamamış demektir…
Öcalan’ın çağrısıyla başyan bir barış süreci var. Ve bu süreçle ilgili oyalama, zaman çalmaya tepki vardı. Çözüm süreciyle ilgili beklentili ruh halini unutmamak lazım.
“HÜKÜMET HALKLARI AYIRDI”
Suriye’de yaşanan iç savaşın ilk gününden bu yana, hükümetin Suriye yaklaşıımını eleştirdik. Bunun Türkiye’de kırılmalara yol açtığını söyledik. Fakat hükümet orada yaşayan halkları siyasi düşüncesine göre ayırarak yardım etti. PYD’li olana başka olmayana başka, Esad’dan yana Şii’ye başka olmayana başka, ılımlı Arap muhalife başka olmayana başka davrandı hükümet. Bunların Türkiye’de yansımaları oldu, kırılmalar yarattı.
“KOBANİ EVİMİZİN MESELESİDİR”
Dönemin Başbakanı Erdoğan, defalarca ‘Suriye bizim iç meselemizdir’ dedi. Ama mesele Kobani olunca, ‘başka ülkede yaşananları niye bizim iç meselemiz haline getiriyorsunuz’ denmesi kırılma yarattı. Suriye iç meseleyse Kobani evimizin içindeki meseledir.
2 binden fazla TIR Suriye’ye gönderildi… Bir insani yardım TIR’ının Kobani’ye gönderilmesi için onlarca görüşme yapmak zorunda kaldık. O 2 bin TIR hangi hukukla gönderildiyse aynı hukukla Kobani’ye de gönderilsin dedik ama olmadı ve bu kırılma yarattı.
“BAŞBAKAN’DAN RİCA ETTİK”
Şimdi ortada bir IŞİD tehdidi var ve Kobani’de bir katliam yaşanıyor. Halkımız büyük bir direniş sergiliyor. 25 gündür kendi hükümetimize, bu katliama sessiz kalmayalım diye çağrı yapıyoruz. Başbakan’la görüştük ve umudu büyütmeye çalıştık. Başbakan’a da öfke birikimini ve yaşanan kırılmayı anlatmaya çalıştık. Kritik ve hassas bir dönem dedik ve rica ettik.
Başbakan’a, ‘Kürtlerin de devleti olduğunuzu pratikte gösterin’ ricasında bulunduk. Sadece kınamakla yetinmek, ‘içeriye aldık daha ne yapalım demek kırıcıdır’ dedik. ‘Çözüm sürecini de doğrudan etkileyen bir olaydır’ dedik.
“O AÇIKLAMA ÖFKEYİ KATLADI”
Gelinen süreçte insanlar sokağa çıkmaya başladı. Hiçbir yerde şiddet kullanılması yönünde çağrı yapmadık. Çağrımız insani bir çağrı ve siyasi müdahale davetiydi. Şiddeti büyüten HDP’nin çağrısı değil. Tahrik edenleri bulmak hükümetin görevidir.
Gösterilerin başladığı satalerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Kobani düştü düşecek’ diyerek öfkenin katlanmasına yol açtı. Halk bu müjdeyi değil Kobani’nin düşmeyeceği, Kobani’nin yanında olunduğu mesajını duymak istiyordu. Başbakan başka şey, Cumhbrbaşkanı başka şey söyledi.
Şiddet olayları başladığında bakanlar misliyle cevap vereceklerini söylediler. ‘Talepleri anladık, sesinizi duyduk, şiddete başvurmayın’ demek yerine, ‘misliyle cevap vereceğiz’ dediler.
“HDP’Yİ SUÇLAMAK ÇÖZÜM GETİRMEZ”
Silahlı kişilerin toplumun içine nasıl girdiği HDP’den sorulmasın. Hükümetin bunu araştırıp bulması kolaydır. ‘Çözüm süreci ayrı, Kobani ayrı’ denmesi, 2 yıldır çözüm sürecinde adım bekleyen yurttaşlarımızda öfkeye neden oldu. Bu sürece böyle geldik. Şimdi çıkıp ‘HDP suçludur’ demek, çözüm getirmez. Nedenler özetle saydıklarımdır. Eksiği var, fazlası yok…
“EN KÖTÜSÜ HALKLARIN SAVAŞMASI”
Şimdi bunlar ışığında, şu saatten itibaren, bizler bütün bu Ortadoğu kaosunda yönümüzü doğru şekilde bulmak istiyorsak, bütün halklar olarak el ele vermeliyiz. Kürt, Alevi, Arap, Ermeni bu ülkenin düşmanı dğeildir. Birbirimize düşman gözüyle bakacak, halkları karşı karşıya, çatışmaya sürükleyecek yaklaşımdan herkes hızla uzaklaşmaldır. Bundan daha tehlikelisi olamaz. Başımıza gelebilecek en büyü felaket, halkların arasında savaş çıkmasıdır.
ABDULLAH ÖCALANI’IN ÇAĞRISI
Dün gece itibarıyla sayın Öcalan ile kısa bir mesaj bağlantısı kurma imkanı doğdu. Kendisinin de katliam ve büyük provokasyon tehlikesine karşı diyalog ve müzakereyi hızlandırma yöntemini bütün taraflara telkin, tavsiye, önerdiğini belirtmek istiyoruz…
“ARTIK ŞİFDDET DURMALI”
Halklar arası destek sağlanmalıdır. Türkiye’nin pekçok yerinde destek ortaya konuyorsa, bu dayanışma artırılamalıdır. Bizler kimseyi şiddet kullanmaya davet etmedik, böyle bir çağrı yapmadık. Sokakta Kobani’ye sahip çıkalacak. BU anayasal haklar çerçevesinde olacak. Yakma, yıkma, silah, öldürme asla olmamalıdır. Artık şiddet uygulanmamalı, hiçbir yerde şiddete başvurulmamalı, şiddete destek olunmamalıdır. Şu saatten itibaren şiddet durmalıdır…”
Yorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER