-
03 Aralık 2019 YAZARLAR
Antep’te acıkmak mümkün değildir, hele misafirseniz… Bu şehirde bir öğün yemek yemişseniz, en azından üç günlük tokluk hissedersiniz.
Antep yazısına yemekle başlamak bizim için dahi zaruret haline gelmişse varın gerisini hesaplayın! Antep dünyanın gastronomi şehri olmuştur. Bir şehrin böyle anılması ticarî açıdan fevkalade iyidir. Yeme içme temel bir ekonomik saiktir, fakat ...
-
28 Kasım 2019 YAZARLAR
Malûm “hükümet” Ankara’da. Devlet merkezi de orası. Kanun’a göre ise Ankara “makarr-ı idare”, yani “idare merkezi”.
Şimdi “hükümet” kelimesini sadece merkezî yönetim için kullanıyoruz. Oysa, ilçelerde kaymakamlık binaları, illerde valilikler, “hükümet” olarak adlandırılırdı. Ankara hükümet merkezi olmadan, bir “hükümet meydanı”na sahipti. Bu meydan valiliğin bulunduğu meydan...
-
26 Kasım 2019 YAZARLAR
Bir asra yaklaşıyoruz; 94 yıl oldu, tekkeler kapanalı…
Hayretle şunu soranlar olabilir: Tekkeler kapandı mı?
Çünkü günlük hayatta tekkelere, tarikatlara atıfların ardı arkası kesilmiyor. Kendini şeyh sananlar, mürşid ilan edenler. Mürid geçinenler, dervişlik taslayanlar. Sakallar, sarıklar, ileri geri laflar, iddialar…
Tekkeler, zaviyeler, dergâhlar…kanunla kapatıldı. ...
-
25 Kasım 2019 YAZARLAR
Türk-Arap ilişkileri sözkonusu olunca ilk önce Tuğrul Bey’i hatırlamamak olmaz. Selçuk beyin torunu, Mikail’in oğlu Tuğrul, büyük Selçuklu Devleti’nin iki kurucusundan biri. Kardeşi Çağrı, Tuğrul’un sultanlığını tanıdı, onun veziri ve başkumandanı konumunda oldu. Tuğrul Bey’in çocuğu olmuyordu, onun yerine zamanı gelince Çağrı Bey’in oğlu Alparslan geçti…
Tuğrul Bey’in imzas...
-
21 Kasım 2019 YAZARLAR
Rusya 19. yüzyıldan beri güçlü bir dünya devleti olarak milletlerarası siyaseti etkiliyor. Osmanlı Devleti’nin 18. ve 19. yüzyılda Rusya ile ilişkileri her zaman önemini korumuştur. Zaman zaman savaşa varan bu ilişkiler Rus yayılması sebebiyle nadiren dostluk kelimesiyle ifade edilebilecek bir mahiyet kazanmıştır. Gerçi 1833’te Hünkâr İskelesi Andlaşması var Ruslarla. İşe bakın...
-
19 Kasım 2019 YAZARLAR
Bilenle bilmeyen bir olmaz; bilmek öğülmüştür.
Buna karşılık bazıları yönünden bilmek cezalandırılmayı göze almaktır. Bu bir zihniyet meselesidir ve bu zihniyeti iyi bilmek lâzımdır!
Bilmekten bahsediyoruz ama bilmece gibi konuşuyoruz!
Son günlerde iki örtülü kızcağıza bir kadının saldırması büyük infiale yol açtı. Bu kadıncağız, bir zihniyetin sahibi olarak bunu yaptı...
-
18 Kasım 2019 YAZARLAR
Edirne merkez olmak üzere, Gümülcine, İskeçe ve Kırcaali’de 24 ülkeden şairlerin katıldığı Türkçenin 13. Uluslararası Şiir Şöleni’ni icra ettik. Düşünün bir, Doğu Türkistan’dan Bosna Hersek’e, Başkurdistan’dan Kıbrıs’a kadar geniş bir coğrafyanın sözleri, sesleri, âhenkleri, renkleri ve hüzünleri kederleri; sevinçleri neş’eleri Selimiye’nin minareleri arasından bir simurg gibi ...
-
12 Kasım 2019 YAZARLAR
Bir yazar hep canının istediğini, kafasına eseni mi yazar? Canının istediğini yazanlardan olmak isterdim doğrusu! Geçen yıl vefat eden ünlü romancımız Mehmet Niyazi’nin Varolmak Kavgası romanının başında şöyle bir ibare vardır: “Canım sıkıldığı için yazdım”.
Canımız sıkılmasa, gidişata itirazı gerekli görmesek, “isyan ahlâkı”ndan haberdar olmasak, yazmak oyun ve eğlence olur...
-
11 Kasım 2019 YAZARLAR
Dün (10 Kasım) olup bitenlere bakarak bunu söylemeden kendimi alamadım!
Aslında bu söz bana ait değil…
Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlüğünün ilk baskısında (1945) “din” maddesinde yer alan bir cümledir bu. Gerçi “mecaz” olduğu belirtilmiştir, ama düne bakarak “bunun neresi mecaz, kesin gerçek” demek durumundayız. Sözlüğün ilk baskılarında “Kemalizm Türk’ün dinidir” denili...
-
07 Kasım 2019 YAZARLAR
Oku adam ol, geleceğini kurtar, ceketini satan babalar.
Millî Eğitim’le ilgili yazmak istemiyorum, çünkü karamsarlığım zirveye çıkıyor!
Millî Eğitim en temel meselemiz ve bu esas mesele ile ilgili bir şey yapılamıyor. “Yapılmıyor” demiyorum, yapılamıyor diyorum. Mesele sırf bu bakanla, şu bakanla ilgili değil. Devasa bir cihaz var ve bu cihazın bütün unsurları üzerinde ci...
-
05 Kasım 2019 YAZARLAR
Yüzüncü yılına yaklaşıyoruz, zamanında “inkılâp”, sonra “devrim” denilen 1920’lerdeki uygulamaları eleştiremeyeceğiz, olumsuzluklarını söyleyemeyecek miyiz? Eğer böyle bir şey yapmaya kalkışırsak da kuduzca saldırılara mı maruz kalacağız.
Bu saldırgan cahiller, yirminci yüzyılda köklü milletlerden sadece Türklerin alfabesinin değiştirildiğini bilmezler.
Sovyet bloğundaki ...
-
04 Kasım 2019 YAZARLAR
Mevcut sınırlarımızın korunması için büyük bir silahlı gücü ayakta tutuyoruz. Maksat “Milli savunma”!
Millî savunmadan maksat sadece topraklarımızı, yani maddî vatanı korumak mıdır? Maddî vatanı korumakla iş biter mi? Daha doğrusu manevî vatanı ayakta tutamazsak maddî vatanı koruyabilir miyiz?
Bir soru daha: Bütün derdimiz toprağı korumak mı?
Elbette o topraklar üzerin...