logo

28 Kasım 2019

Sıhhiye’deki ‘hükümet’!


D.Mehmet Doğan
m.dogan@gmail.com

Malûm “hükümet” Ankara’da. Devlet merkezi de orası. Kanun’a göre ise Ankara “makarr-ı idare”, yani “idare merkezi”.

Şimdi “hükümet” kelimesini sadece merkezî yönetim için kullanıyoruz. Oysa, ilçelerde kaymakamlık binaları, illerde valilikler, “hükümet” olarak adlandırılırdı. Ankara hükümet merkezi olmadan, bir “hükümet meydanı”na sahipti. Bu meydan valiliğin bulunduğu meydandı. Vilayet binasında kapının sağında, küçük mermer bir tabela bulunuyordu ve üzerinde güzel bir hatla sadece “Hükümet dairesi” yazıyordu.

Küçük ve güzel; şimdinin koskocaman “valilik, bakanlık, genel müdürlük…” tabelaları gibi görüntü kirliliğine yol açan cinsten değil!

Sonra, Cumhuriyet hükümetleri de valiliğin yanında inşa edilen binada hükümet etti. Burası böylece çifte kavrulmuş hükümet meydanı oldu.

İngiltere’de hükümet Londra’da bir sokakta imiş. Downing Sokağı 10 Numara, 1735’den beri İngiliz başbakanların binası. Bu demek oluyor ki, dünya 18. Yüzyıldan 20.yüzyılın ilk çeyreğine kadar buradan idare edildi.

Ankara’da, üç başbakanlık/hükümet binası gördük. İkisi Ulus’ta idi. Biri Yenişehir’de, Bakanlıklar’da. Nihayet Cumhurbaşkanlığı hükümeti de Beştepe’de!

Şu sıralar Hükümet Meydanı’nda “Hükümet dairesi”ni, yani valiliği arasak bulamayız. Çünkü taşınmış. Ben de geçenlerde Sıhhiye’den geçerken fark ettim. Sağlık Bakanlığı (meydanın ismi oradan geliyor, eski adı Sıhhiye Vekaleti) olarak yapılan binanın alnına “TC. Ankara Valiliği” yazılmış!

Osmanlı sadece “Hükümet dairesi” yazmakla yetinmişti. Bir de tarih var. 1315, yani 1900…Mesela Osmanlı veya Ankara yazmaya lüzum görmemiş! Gerek var mı gerçekten? Ankara’da başka bir vilayet olacak hali yok ya. Türkiye’de TC’den başka devlet olması da mümkün değil.

Sıhhiye meydanında Valilik var, Hükümet meydanında ne var öyleyse? Abdülhamid dönemi yapısı tarihî bina Sosyal Bilimler Üniversitesi’ne verilmiş.

Bana sorarsanız, “hükümet”, Hükümet Meydanı’nda kalmalıydı. Eski Ankara’nın bu taş yapısı, birçok hatırayı barındırıyordu. Havuzun kıyısında bulunan Jülyen Sütunu ile bizi Roma dönemine götürüyordu. Kafamızı kaldırdığımızda Hacıbayram camiinin minarelerini selâmlıyorduk.

Bürokrasinin fizikî büyüme hırsı dizginlenemiyor ne yazık ki! Biz eski bakanlık makam odalarını da biliriz, başbakanlığı da. Şimdinin daire başkanları tenezzül etmez buralara oturmaya!

Vilayet tarihî binaya sığamıyordu, şehrin muhtelif yerlerinde valiliğin birimleri vardı. Peki şimdi Sıhhiye’deki binaya sığdılar mı?

Hiç sanmam!

“Bakanlıklar”daki eski bakanlık binalara ne kadar mütevazı kalıyor, Eskişehir yolundakilere göre! Bürokrasi büyüyor, binaları büyüyor, bürokratik meseleler de büyüyor!

Ankara’da Hükümet Meydanı olduğu gibi bir de “Devlet mahallesi” var. Kurulduğunda adı Saracoğlu Mahallesi imiş. 1940’larda kurulduğu için zamanın başbakanının adı verilmiş. Demokrat Parti iktidara geçince, Namık Kemal mahallesi denilmiş. Bu yapılar, en azından görünüş itibarıyla bizim ev mimarimize benzer tasarlanmıştı. Devlet Mahallesi bir zamanlar merkezî devletin ekabirinin ikamet ettiği yapılar. Kim bilir hangi mühim şahsiyetler bu binalarda oturdu? 1980’lerden sonra daha lüks lojmanlara taşındı devlet erkânı. Buralarda küçük memurlara kaldı. Ankara’nın merkezinde bir yer bırakılır mı onlara?

Nitekim bırakılmadı.

Devlet Mahallesi devletin halini yansıtıyor desem, yanlış anlaşılır!

Devlet mahallesini terk etti! Binalar boşaltıldı. Her halde şimdi Ankara’nın merkezindeki bu binalarda cinler cirit atıyordur!

Göz göre göre bir dönem mimarisini yansıtan yapılar çökmeye terk ediliyor. Şerhin merkezinde çürük bir diş!

Kimden soracağız “Devlet Mahallesi”nin akıbetini?

(KARAR)

Etiketler:
Share
457 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...