logo

31 Temmuz 2019

Kur’an’ı doğru anlama yolunda yeni bir eser


Mustafa Çağrıcı
m.cagrici@gmail.com

Kuruluş amacı Kur’ân-ı Kerîm’i doğru anlamanın ilmî altyapısını oluşturma çabalarına katkıda bulmak olan KURAMER’in İslâm Öncesi Araplarda Dil ve Edebiyat başlıklı yeni kitabı çıktı. Eser, alanın profesörlerinden İsmail Durmuş, Dursun Hazer, Ali Bulut ve Halim Öznurhan’ın yazılarından oluşuyor.

“Kur’an’ın dili Arapçadır.” Herkesin bildiği bu yalın ifade, zamanımız Müslüman toplumlarında, sorunların çözümünü uzun soluklu bilimsel, teknik, ekonomik vs. alanlarda gelişmede aramak yerine, kestirmeden çözme kolaycılığına kaçan geniş bir kesimi yanıltıyor. Bilhassa son 50-60 yıl içinde, mealci ya da Kur’an’cı denilen bazı gruplar oluştu. Bunlar ellerine bir Mushaf veya meal alıp, ileri derecede uzmanlık isteyen ekonomi, hukuk, siyaset bilimi gibi alanlarda ahkâm kesiyor; sonuçta -sorun çözmek şöyle durusun- ağır toplumsal sorunların çıkmasına sebep olabiliyorlar.

Mesleğinde başarılı bir yakınım bir ara bana meal yazmak istediğini söylemişti.

– “Sen Arapça bilmiyorsun; nasıl olacak bu iş?” dediğimde şu ilginç cevabı verdi:

– “Ne yani, baldırı çıplak bedevi, Arapça biliyor diye Kur’an’ı anlayacak da ben mi anlamayacağım!..” Aşağı yukarı şunları söyledim:

– “Şunu bil ki, vaktiyle birçok ünlü Kur’an tefsircisi, orijinal Kur’an Arapçasını öğrenmek için yıllarca çölde yaşamış; kimliğini gizleyip, o senin aşağıladığın bedevinin çadırının önünde yatmıştı (Çünkü bedeviler, bozarlar korkusuyla dillerini yabancılara öğretmezlerdi). Sen İslam’a ve Müslümanlara iyilik etmek istiyorsan, dünyada isim yapıncaya kadar kendi mesleğinde ilerle.”

O günden sonra gencimiz benimle selamı sabahı kesti.

***

Esasında diğer kadîm dinî metinler gibi Kur’an’ın da mana ve maksadını doğru anlamak için vahiy çağının dili ve kültürü hakkında sahih bilgiler edinmek şarttır.Bir dostum anlatmıştı: İlahiyat öğrenciliği sırasında hızlı mealciymiş. Meşhur İslâmî ilimler uzmanı Montgomery Watt, Kur’an’ı doğru anlayabilmek için İslam öncesi Arap dili ve kültürünü bilmenin gerekliği üzerine Fakültede bir konferans vermiş. Bizimkisi, “Kur’an kendisinin apaçık olduğunu söylüyor; onu anlamak için öyle şeyler bilmek gerekmez” deyince adam “Ve hüve yücîru ve lâ yücâru aleyhi”ayetini okuyup ne anladığını sormuş. Tabii bizim mealci bocalamış. Watt devam etmiş: “Şaşırdınız; çünkü o dönemin civâr (himaye) kültürünü, ayetteki ilgili fiillerin bu anlamı içerdiğini bilmiyorsunuz. Ayette ‘Allah himaye eder ama kendisinin himaye edilmeye ihtiyacı yoktur’ deniliyor.”

***

Kendi kültürümüzü doğru anlamak ve değerini kavramak için de Kur’an’ı doğru kaynakların yardımıyla doğru anlamaya ihtiyacımız var. Buna kanıt olarak, Allah aşkının ve derin dindarlığın erişilmez anlatısı olan Yunus Emre’nin şu mısraları bile yeterlidir:

“Dağlar ile taşlar ile / çağırayım Mevlâm seni

Seherlerde kuşlar ile / çağırayım Mevlâm seni

…………

Gökyüzünde Îsâ ile / Tur dağında Mûsâ ile

Elindeki asâ ile / çağırayım Mevlâm seni

Derdi öküş Eyyûb ile / gözü yaşlı Ya’kûb ile
Ol Muhammed mahbûb ile /çağırayım Mevlâm seni”

Kur’an kültüründen nasipsiz olan biri bu mısralardan hiçbir şey anlamaz; çünkü şiirdeki bütün mazmunlar Kur’an’dan alınmıştır. Medeniyetimizin altından Kur’an’ı ve Peygamberimizi çekersek bütün tarih üstümüze yıkılır.

Çağdaş dünyanın en büyük talihsizliği, yalnız kendisinin kaba zevklerini ve çıkarlarını düşünen, bu amaçla canlı-cansız doğayı, bütün sistemi bozacak ölçüde sömüren ‘yeni bir canlı türü’nün eline düşmesidir. Onun için Yunus’un yukarıdaki mısralarının temsil ettiği, ilhamını Kur’an’dan alan ve sonu Yaratan ve yaratılan sevgisine varan kültürümüzün değerlerine ve onu üreten Kur’an’ı anlamaya çağımızın ihtiyacı var.

(KARAR)

Etiketler:
Share
456 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...