logo

27 Haziran 2019

İslam’ın imajı: Algı ve gerçek


Mustafa Çağrıcı
m.cagrici@gmail.com

Günümüzde Müslümanların gafletleri ve Batılı bazı yapıların gayretleriyle giderek Müslüman nesilleri de etkilemeye başlayan İslam’ı karalayıcı bir algı oluşturulmaktadır. Dinimizin aslî öğretisiyle, yüksek bir medeniyet inşa etmiş, diğer dünya medeniyetlerine de ilham vermiş olan tarihî tecrübesiyle uyuşmayan bu sahte algının önlenmesi ise Müslüman aydınların gerektiğinde her türlü güçlüğe göğüs gererek İslam hakkında doğru ve yeterli bilgiler üretmeleriyle başarılacaktır.

Görebildiğim kadarıyla şu son zamanlarda toplulukları hakikat ve erdem bilgisi’nden ziyade, ya sırf taklide dayalı geleneksel bilgiler veya algı operasyonu amaçlı sahte bilgiler yönetiyor. Çağımızın en gözde kavramı olan özgürlük, insanlarda güçlü ama çoğu zaman sorumsuz bir sorgulama ve eleştirme cesareti geliştirmiştir. İnsanların kaliteli-kalitesiz bilgiye ulaşma imkânları genişlemekte, bu da din hakkında yüzyıllardır sorgusuz sualsiz taklit edilen geleneksel bilgilere dayalı inanç ve teslimiyeti sarsmaktadır.

Asılsız bilgilerin ortalığa saçıldığı, bu yolla algı operasyonlarının kolaylıkla yapılabildiği bir devirde yaşıyoruz. Modern çağı gerçeklerden ziyade algıların yönettiği görüşüne hak vermemek mümkün değil. İnsanlar artık bir kişi, toplum, olay, kültür veya dinin aslında ne olduğunu tam olarak anlamak için doğru kaynaklardan gerektiği kadar bilgi edinme zahmetine katlanmıyorlar. Bunun yerine, algı ve yanıltma operasyonları için gayet elverişli olan sosyal medya, gazete, televizyon gibi araçlarla sunulan, ne olduğu belirsiz “hazır bilgiler”e ve “işlenmiş görüntüler”e bakarak kolayca kararlar verebiliyorlar.

***

Bu problemin son yıllardaki en büyük mağdurunun yüce dinimiz olduğunu görüyoruz. İnsanlar -mesela- Kur’an’dan belli ayetleri seçip onları tarihî, dilsel, kültürel, toplumsal, coğrafi bağlamlarından koparıyor; şiddet olaylarını da onların arkasındaki yerel-küresel sebeplerden soyutluyor ve dünyanın önüne kurgulanmış bir senaryo ve resim koyuyorlar. Sonrasında “İşte İslam, bu senaryoda izlediğin, bu resimde gördüğün şeydir” diyorlar.

Bu durumda, bilime ve ahlaka saygısı olanlar, bu yapay bilgilere ve görüntülere bakarak hüküm verme kolaycılığına sapmadan, dinimiz konusunda isabetli yargılarda bulunmalarını sağlayacak doğruluk ve zenginlikte bilgiler edinmelidirler; hakikatin ve erdemin gereği budur. Bu şekilde hakikat ve erdem peşinde insanı ve toplumu yetiştirecek olan da eğitim ve öğretim kurumlarıdır.

***

Sonuçta Müslümanlar olarak, insanlarımızın ve toplumlarımızın dinî, ahlâkî, bilimsel ve maddi gelişmesini engellemeyen, tersine katkı sağlayan bir din eğitimi, öğretimi ve uygulaması için bir projemizin, vizyonumuzun olması gerekiyor. Ülkemiz bağlamında bunu sağlayacak yetki ve ehliyete sahip kurumlarımız ise MEB Din Öğretimi Genel MüdürlüğüYükseköğretim Kurumu (YÖK) ve Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Benim kanaatime göre, yüzyıllardır yaşanan bunca kötü tecrübeden sonra, artık her üç kamu kurumumuz da -kendi hallerine bırakılsalar- böyle bir projenin oluşturulmasını hem isteyecekler hem de bunun için uygun, yeterli ve daimî bir müşterek çalışmayı başlatacaklardır. Ben bu konuda en ciddi engelin, dini yok sayan pozitivist-laikçi yapılar ile bunların tam karşısındaki merdiven altı ve üstü din eğitimi ve öğretimi veren cemaattarikat gibi bazı yapıların kolayca etkileyebildikleri siyaset’ten geldiğini düşünüyorum.

Velhasıl bütün gelişmeler gösteriyor ki, insanımızın zihin dünyasında geçmişimiz ve günümüzle barışık, bireyi ve toplumu geliştirici bir din tasavvuru oluşturma meselemiz, din âlimleri ve fikir adamlarımızın, hatta bütün aydınlarımızın uykularını kaçıracak kadar önemli ve aynı zamanda çetrefillidir. Bu nedenle hepimiz, kendi alanlarımızdaki akademik mesailerimizi bu meseleyi aşmaya yoğunlaştırmamız, bu amaçla dinî düşünce ve bilgide değişim ve dönüşümü başlatmak için durup dinlenmeden okumamız, yazmamız gerekiyor.

Etiketler:
Share
393 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...