logo

12 Haziran 2019

‘İslam’ın cazibesi’nden kuşkusu olanlara


Mustafa Çağrıcı
m.cagrici@gmail.com

Değerlerine inancını ve güvenini besleyecek yeterlilikte bilgisi, aklı ve ufku olan hiçbir Müslüman, İslam toplumlarında gözlenen yanlışların nedenlerine, tarihî arkaplanına bakmadan, bunların ürettiği şimdiki olumsuzlukların etkisinde kalarak kendi milletinin ve ümmetinin dinini, kültürünü, medeniyetini, değerler dünyasını aşağılayıp reddetmez. Bunun aksi, cehaletin ve kültür emperyalizminin ürettiği bir yozlaşmadır.

Bazılarının “İslam’ın cazibesi” ile ilgili kötümser iddialarına tarihî kanıt diye ileri sürdükleri bilgilerin ya konuyla ilgisi yoktur; çünkü sebepleri din temelli değildir; veya bunlar -kısmen doğru olsa bile- o çağlarda dünyada olanların yanında anılmayı bile değmez. 20. yüzyıldaki iki büyük savaşı istisna edersek dünyanın en kanlı savaşları olan Haçlı Seferleri, bizzat Katolik Kilisesinin çağrısı ve desteğiyle -adı üstünde- din uğruna yapılmış “kutsal savaş”tı. 1618-1648 yılları arasında Katoliklerle Protestanlar arasında yapılan Otuz Yıl Savaşları da yine “din savaşları”dır. İslam tarihinde bunların benzeri bir tek din savaşı yoktur. Buna rağmen dinimiz ve medeniyetimiz hakkındaki toptancı kötümser ve nihilist yaklaşımlar, İslam toplumlarının son birkaç asırdır yaptıkları yanlışları kullanan İslam karşıtlarının, İslam’ın imajını karalayıp yeni Müslüman nesillerinin bile gözünden düşürmeyi tarihte ilk defa başardıklarının veya en azından kalede gedik açtıklarının işaretidir.

***

Esasında yazılarımda üzerinde durduğum, bütün Müslüman uzmanlarla birlikte, Sir Thomas W. Arnold, Bernard Lewis, Robert Mantran, Thomas Michel gibi sayısız Batılı uzmanların da üzerine kitaplar, makaleler yazdığı iki gerçek vardır:

1. İslam’ın ne öğretisinde ne de tarihinde -gönüllü/sivil davet faaliyetleri dışında- Hıristiyanlıktaki misyonerliğe benzer bir dinî-teolojik kurum bulunmadığı halde İslam yayılmıştır.

2. Eski çağlarda herkes gibi Müslümanlar da savaşmışlardır. Fakat bu savaşların, siyasal hâkimiyet sağlamanın ötesinde, dini zorla kabul ettirme gibi bir amacı olmadığı halde İslam yayılmıştır. Sadece İslam ve Osmanlı tarihçisi Fransız Robert Mantran’ın İslam’ın ilk üç asrını yazdığı İslam’ın Yayılış Tarihi adlı eserinin “Sonuç” kısmından kısa bir alıntı sunayım:

“… Hz. Muhammed’in ölümünden sonra gerçekleştirilen fetih hareketleri(nin)… gayesi, alınan topraklardaki sakinleri Müslüman etmek değil, gayrı müslimleri Müslüman hâkimiyeti altına sokmaktı. Batı Hıristiyan devletlerinde olduğu gibi, fetihlerin gayesi din değiştirmek değildi… Yayılma… ‘dinî’ değildi; şu anlamda ki, fâtihler indinde (fetihler) misyoner gayeler taşımıyordu. Başlangıçta ve Arabistan dışında İslâm dininin, Hıristiyanlıkta olduğu gibi, din adamı, misyoneri ve propagandacısı yoktu” (çev. İ. Kayaoğlu, Ankara 1981, s. 226-227).

***

Özellikle son yarım yüzyıl içinde İslam dünyasının yaşadığı sorunların etkisinde kalarak, “İslam’ın cazibesi” sözünden bile rahatsız olanlara hatırlatmak isterim:

İslam, Allah’ın son hak dini olmasının yanında, bizim kültürümüz, medeniyetimiz ve değerlerimizle birlikte var oluşumuzun kaynağı, can damarıdır. Bunu en iyi anlatan eserlerden biri, 45 yıl önce okuduğum ve adeta beynime kazınan, ünlü Fransız yazarı Claude Farrére’in Türklerin Manevi Gücü adlı kitabıdır (çev. O. Bahaeddin, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul 1973). Farrére, 1922’de bir gazeteciye verdiği demeçte neden Türk dostu olduğunu şöyle açıklamıştı: “… Tanıdıklarımın içinde Türk halkından daha çok saygı ve sevgiye layık olanını görmedim. Bu, tanıdığım en dürüst, en doğru, en sadık,… en cömert… halktır. Düşünün ki, Türkler Balkanların hâkimi idiler, buna rağmen boyun eğdirdikleri halkları yok etmediler. Hemen hemen soyu kesilmiş Avustralya yerlilerini ve Kızılderilileri hatırlarsanız Müslümanların barbarlıkla alâkası bulunmadığını anlarsınız” (Yahya Akyüz, Türk Kurtuluş Savaşı ve Fransız Kamuoyu (1919-1922), Ankara, 1988, s. 55).

(KARAR)

Etiketler:
Share
386 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...