logo

07 Ağustos 2019

Din ve ahlakta eksen kayması


Mustafa Çağrıcı
m.cagrici@gmail.com

Geçen haftaki yazımın son bölümünde Yunus’un “Dağlar ile taşlar ile / çağırayım Mevlâm seni” mısralarıyla başlayan şiirinden üç kıta sunmuş, oradan ilhamla şunları yazmıştım:

“Kur’an kültüründen nasipsiz olan biri bu mısralardan hiçbir şey anlamaz; çünkü şiirdeki bütün mazmunlar Kur’an’dan alınmıştır. Medeniyetimizin altından Kur’an’ı ve Peygamberimizi çekersek bütün tarih üstümüze yıkılır. Çağdaş dünyanın en büyük talihsizliği, yalnız kendisinin kaba zevklerini ve çıkarlarını düşünen, bu amaçla canlı-cansız doğayı, bütün sistemi bozacak ölçüde sömüren ‘yeni bir canlı türü’nün eline düşmesidir. Onun için Yunus’un yukarıdaki mısralarının temsil ettiği, ilhamını Kur’an’dan alan ve sonu Yaratan ve yaratılan sevgisine varan kültürümüzün değerlerine ve onu üreten Kur’an’ı anlamaya çağımızın ihtiyacı var.”

***

Yüce Kur’an’ın –tarihsel şartlara göre ayrıntıda nelerden bahsederse etsin- nihayetinde tercih ve telkin ettiği dindarlık, sonu Yaratan ve yaratılan sevgisinevaran, dolayısıyla “hukullah”a (Allah’ın haklarına) ve “hukuku âdemî”ye (insan haklarına) saygıyı öğreten dindarlıktır. Böyle bir saygıdan yoksun, sloganik, kaba, hoyrat ve saldırgan ‘dindarlık’ iddiaları Kur’an’ın gösterdiği nihai hedeften sapmadır. Kendi özümüzün ahlâkî gelişimini ihmal ettiğimizin ispatı olan böyle iddiaların arkasında, Kur’an değil, nefsin ve şeytanın telkin ettiği gizli-açık madde, itibar, siyaset, riyaset vs. dünya tutkularımız vardır. Hz. Peygamber “Yemin ederim ki ben, her gün yetmiş defadan fazla tövbe-istiğfar ederim” derken bu tutkulara karşı sürdürülmesi gereken iç hesaplaşma ve arınmayı kastetmişti. Çünkü Kur’an’da “Kendini arındıran kurtuluşa ermiştir; kendini kirletense kaybetmiştir” (91/9-10) buyurulur.

Ünlü Kur’an âlimi Ragıb el-Isfahânî bin yıl önce “Ruhu kirli olanın sözü ve işi de kirli olur” diyordu. Eğer toplumumuzda –mesela- ilk Müslüman kadın olma şerefini kazanmış Hatice annemiz hakkında edepsizce laf eden adama, din adamı kılıklı birileri, dünya küfür literatüründe benzeri görülmemiş iğrençlikte hakaretler ediyor ve bu hayasızlığı sosyal medyada paylaşabiliyorlarsa; sayısız “dindar” bu dibe vurmuş ahlaksızlıktan zevk alabiliyorsa; hatta bir ilâhiyat prof.u sosyal medya hesabından, “Sahabeye hakaret eden kimseye hakaret etmek inanın çok zevkli bir şey. Şahsen bana ibadet etmiş zevki veriyor. Sekinet hissediyorum” şeklinde mide bulandırıcı bir paylaşımda bulunuyorsa; toplumumuz, Lut peygamberin mücadele ettiği Sodom ve Gomore’dekine denk bir ahlâkî kokuşmuşluğa kayıyor demektir. Hele bu rezaletin müftüimam, Ehl-i sünnetkisvesi altında sergilenmesi, üçü de Peygamberimizden miras olan bu kavramların nasıl kirletildiğini, nihayetinde Yunus’un dünyasındaki dindarlığın şimdilerde nasıl bir ahlaksızlık eksenine kaydığını göstermesi bakımından ibret vericidir.

***

 

Keşke, dini ve diyaneti temsil eden sivil toplum kuruluşları ve son yıllarda arz-ı endam eden diğer din-iman savunucuları, dinimiz ve Müslüman milletimiz için yüz karası olan bu ahlaksızlığa karşı –yasalar içinde- güçlü tepkiler verselerdi! Anlı şanlı unvanlar taşıyan biz ilâhiyatçılar da bu ‘ahlaksız dindarlık’ zihniyetinin nerelerden beslendiğini; cemaatten mi, siyasetten mi, başka yerlerden mi güç ve cesaret aldığını ilmî yöntemlerle sorgulayıp analiz edebilseydik!

Cahillerin cesur, âlimlerin korkak olduğu topluma ancak kötü bir akıbet yakışır. Kur’ân-ı Kerîm, geçmişte İsrailoğulları’nın, birbirlerinin kötülüklerine karşı koymadıkları için “Davud’un ve Meryem oğlu İsa’nın dilinden lanetlendiklerini” bildirir (5/78-79). Günümüz Müslüman toplumları, kimileri gerçek dinî ve ahlâkî ilke ve ölçülerini kaybettikleri kimileri de yeterince yürekli ve dürüst olamadıkları için ahlâkî, dinî ve toplumsal çözülme yaşıyorlar. Müslüman dünyanın içine düştüğü zillet halinin temeldeki sebebi budur ve belki bu zillet bir tür lanetlenmenin başlangıcıdır.

(KARAR)

Etiketler:
Share
579 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...