logo

Yeni bir denge kurma savaşımı


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Bütün bu uğraklardan (durak, moment) geçilecektir.

Sürecin zorunlu aşamalarıdır bunlar.

Bir basamağa uğramadan ondan sonrasına çıkılmaz.

Sancı, bu uğrakların hakkını verme çabasından kaynaklanıyor.

Sancı olmadan elde edilebilecek nimetin kadri de bilinmez.

Buna isterse doğum sancısı densin…

Savaşım, hukuku üstün, iktisadi hayatı bağımsız kılma hedefine yöneliktir.
Hukukun üstünlüğü olsun, iktisadi hayatın bağımsızlığı olsun bir başına bir hedef oluşturur.

Hegel’in terimlerine başvurursak: efendi, kendi varlığını kanıtlamak için kendine muhatap olabilecek bir iradeye muhtaçtır, bu irade isterse köleye ait olsun.

Efendi, efendi olduğunun bilincine varmak zorundadır. Ve köle, ona, tam da bu momentte gereklidir. Efendi, köleye kendini bir kez efendi olarak dayatınca, sürecin bu evresinde efendi ile köle arasındaki diyalektik ilişki kurulmuş olur.

Ne ki, kölenin insan olduğu asla göz ardı edilmemelidir. Köle insandır ve bilinç sahibidir. Onun bilinci ona, efendi karşısında kendi iradesi mevcut olmasa, onun efendi olmasının hiçbir değerinin olmayacağını söyler. Yani efendiyi efendi kılan, kölenin iradesidir.

Öyleyse efendiyi alaşağı etmek için, efendinin iradesinin istinat ettiği (veya onda makes bulan) kölenin iradesinin istinat noktası olmaktan çıkarmak gerekir. Bu irade ortadan kaldırıldığı takdirde, efendinin dayanak noktası da ortadan kalkmış olur.

Köle bu durumun bilincine vardığı anda inisiyatifi eline geçirmiş olur.

Burada, kölenin isyan etme evresi başlar.

Köle artık iradesini efendiyi efendi kılma istikametinde değil, fakat kendinin efendiliğini egemen kılma istikametinde kullanmaya başlar ve bu işin savaşımını verir.

Yeni dengeler kuruluncaya kadar süreç böyle devam edip gider.

Gerek iktisadi alanda bağımsızlık savaşı verenlerin, gerek hukuku üstün kılmaya çalışanların verdiği savaşım böyle bir tablonun izdüşümü mesabesinde duruyor.

Yaklaşık 200 yıldan bu yana sadece hukuk alanında değil, özellikle iktisadi hayatta da dışa bağımlı bir siyasa güden bir ülkenin bütün bağlarını birdenbire koparması kolay olmasa gerek… Ama bu hareket bir yerden başlamalıydı. Başladı da… Ne ki karşı tarafın direnci de hesaba katılmak zorunda… En nihayetinde karşılıklı bir bağlılaşımın sökülmesi süreci yaşanıyor…

Karşı taraf da üzerinde durduğu zeminin ayaklarının altından kaydığını görüyor… Kendi pozisyonunu sağlama alma adına elinden geleni ardına koymuyor, siyasada da iktisadi hayatta da…

Efendi köle veya varsıl yoksul diyalektiğinin bir uzantısı olan kur oyunlarını bu durumdan bağımsız düşünmek mümkün mü?

Varsıl ile yoksulun yer değiştirme süreci de tabii ki bir savaşım gerektiriyor.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
447 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...