Son Dakika
”İnsan, hem doğa koşullarına uyum sağladığı, hem de o koşulları kendi lehine değiştirmeye çalışarak, doğanın kendi üstündeki egemenliğini, kendinin doğa üstündeki egemenliğine dönüştürdüğü ölçüde gelişir.”
Bu cümle, bilge yazarlarımızdan Çetin Altan’ın (Yeryüzü Tanrıçaları, Çetin Altan, s. 170, İnkılâp Y. / https://1000kitap.com/yazar/Cetin-Altan/alintilar).
Demek ki doğa koşullarına uyum sağlayarak doğayı değiştirebildiğimiz ölçüde doğaya karşı üstünlük sağlayabiliyoruz.
Burada doğa kelimesini ben geniş bir çerçevede algılamak istiyorum.
Bir işi kendi doğasına uygun biçimde gerçekleştirme olayının tümünü o işin doğası kapsamında öngörüyorum.
Mühendislik işlerinde olsun, toplumsal alanı ilgilendiren konularda olsun ölçümde, çizimde, hesaplamalarda yapılan hatalar, bu demektir ki o işin doğasına uygun olmayan öngörüler, eninde sonunda bir biçimde bedelini tahsil eder. Bu bedel o iş tarafından öç almak suretiyle de gerçekleşebilir…
13 Aralık Perşembe günü sabahında, saat 06.36’da Ankara-Konya hızlı tren kazası da böyle bir teknik hata yüzünden vuku buldu. Hata ister ilgili personelin ihmali veya yanlış yönlendirmesi sonucunda vuku bulmuş olsun, ister kimilerinin dediği gibi sinyalizasyon sisteminin işlememesinden kaynaklansın… Biz bunu araştırmıyoruz. Biz, bir iş kendi doğasına uygun biçimde yapılmadığı takdirde, o işin doğası, bir biçimde bunun bedelini mutlaka tahsil eder; bunun üzerinde duruyoruz…
Kadastro ölçümlerinde yapılan fenni hatalar sonraki kuşakları içinden çıkamayacakları miras bölüşüm ihtilaflarına sürükler. Veya sınır ihtilaflarına… Belki ilgililer arasında cinayetlere kadar uzanabilecek ihtilaflar…
Bir işe veya bir okula girmek için yapılan yarışma sınavlarında yapılacak yanlışlar, hataya kurban gidenin belki ömür boyu yaşayacağı bahtsızlıklara bedel olacaktır.
Yanlış malzeme kullanılması veya tasarım kusurları önlenemez kazalara, afetlere yol açabilir.
Daha üç gün önce, 14 Aralık Cuma günü Dicle Nehri üstündeki barajın kapaklarından birinin kopması, bir yandan on binlerce ton suyun zayi olmasına mal oldu. Kim bilir o yörede belki bir kuraklığın yaşanması sonucu da ortaya çıkabilir gelecek mevsimde…
Benzer teknik hatalar veya mühendislik hataları tabii ki bizim ülkemize mahsus değil. Dünyanın her tarafında benzer hatalar işleniyor.
Mühendislik hataları yüzünden batan gemiler, düşen uçaklar, devrilen otomobillerin hesabı sayılamayacak kadar çok… Bu kazalarda ölen insanların makûs talihine acımamak mümkün mü?
1912 15 Nisan gecesi batan muazzam buharlı yolcu gemisi Titanic’te 1514 yolcu hayatını kaybetti. Kaza ister kaptanın hatası yüzünden olsun, ister hesaplanamayan teknik hatalardan kaynaklanmış olsun, işin doğasına aykırı bir gidişatın olduğu kesin. Ve o iş, kendi doğasının hükmünü icra etti, eder, edecektir…
Sel yatağında veya heyelan mıntıkasında inşa edilen bina eninde sonunda yıkılmaya hükümlüdür. Bunun sorumluluğu o binayı oraya yapanda veya yapılmasına müsaade edendedir; selde veya heyelanda değil…
Doğa dalavereye gelmez. Eksik veya yanlış veya kalitesiz malzeme kullanarak yapılan bir bina veya araç veya cihaz yıkılarak, olmadık bir zamanda bozularak bedel ödetir.
Seküler dilde doğa koşulu denilen kural, İslami jargonda Adetullah diye anılır. Doğa kendi koşuluna uyulduğu takdirde insana ram olur; değilse o, insanı kendi koşuluna ram etmesini bilir.
(YENİ ŞAFAK)
Etiketler: Adetullah » Ankara-Konya hızlı tren kazası » Çetin Altan » Dicle Nehri » doğa » heyelan » Kaza » Mühendislik hataları » Rasim Özdenören » sel » Titanic » Yeryüzü TanrıçalarıYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
02 Mart 2020 YAZARLAR
02 Mart 2020 YAZARLAR
04 Ocak 2020 YAZARLAR
03 Ocak 2020 YAZARLAR