logo

Seçim üzerine başıbozuk notlar


İsmail Kılıçarslan
i.kilicarslan@gmail.com

İlk notum Pötürge’den olsun. Keşke seçim hiç olmasaydı, keşke sandığa hiç gitmeseydik de siyaset için silah çekip adam öldüren, geride gözü yaşlı yetimler bırakan o aptal gözü dönmüşlük hiç yaşanmasaydı. Bütün siyasi partiler toplanıp bir araya gelse, bütün dünya toplanıp bir araya gelse o yavruların saçını okşayacak, üzerini örtecek bir babanın yerini dolduramaz. Bunu o ya da bu parti ayırmadan söylüyorum. Siyaseten çekişmeyi “varoluş çekişmesine” döndüren, politik rekabeti “ötekileştirme çekişmesine” döndüren o politik dil yerin dibine bataydı da o çocuklar yetim kalmayaydı.

İkinci notum Ankara’ya olsun. Açıklandığı ilk gün çevremdeki herkesin üzerine ittifak ettiği cümle “Özhaseki yanlış aday” cümlesiydi. Hem Ankara seçmeninin ortalamasına uzaktı hem de Ankara’yı kazanmak için gereken parlaklığı barındırmıyordu siyasi karizması… Açık konuşayım. Mustafa Tuna ya da Turgut Altınok isimlerinden biri elini kolunu sallaya sallaya, hele -adaylık için adı da geçen- Süleyman Soylu eze eze alırdı bence Ankara’yı. Tayyip Erdoğan’ın Ankara adaylığı için Özhaseki’yi niçin tercih ettiği de, “anketlere güvenmiyorum” açıklaması da benim için büyük bir merak konusu olarak kalacak.

Üçüncü notum, Cumhur İttifakı’nın Güneydoğu’da elde ettiği başarıya dair olsun. Bunu beklemiyordum. Bölgeye her gittiğimde “kayyum belediyeciliğinin” ortaya koyduğu hizmetleri yerinde görüyordum ama yine de bu sonuçları beklemiyordum. Her şeye rağmen bölge insanının tercihinin HDP olacağını düşünüyordum. İyi ki yanılmışım. Şırnak, Muş, Ağrı ve Bitlis’te Cumhur İttifakı’nı tercih etti bölge insanı. Siirt’te başa baş bir sonuç çıktı. HDP açısından bunun tek bir adı var: Hezimet. Keşke bu sonuçlar HDP’nin “dağdan emir alan” görüntüsünün değişmesine yol açsa. Yol açar mı? Elbette açmaz. Ama yine de ben “keşke”mi şuraya bırakayım. HDP’nin rolünü “sürdürülebilir gerginlik”ten “normal siyaset dili”ne evriltmesi memleket için kazanım olur zira.

Dördüncü notum MHP’ye ve İYİ Parti’ye olsun. Cumhur İttifakı’nın içinde 11 il kazanan MHP ve Bahçeli bir tarafta, Millet İttifakı’nın içinde tek bir il kazanamayan İYİ Parti ve Akşener bir tarafta. Doğrusu “ırkçılığı ve mülteci düşmanlığını müesses hale getirmeye gayret sarf eden” bir parti görünümü veren İYİ Parti’nin bu yerel seçimde “çırak çıkması”, tıpkı HDP’nin yaşadığı hezimet gibi çok ama çok hoşuma gitti. Partisine 11 il kazandıran Bahçeli’nin kurtluğu yanında Akşener’in iş bilmezliği de çok sırıttı tabii.

Beşinci notum Fatih’in İYİ Parti adayına olsun. 278 bin seçmenli ilçede “mülteciler defolsun” kampanyası yapan faşist aday İlay Aksoy sadece 9.463 oy alabilmiş. Yüzde 4,4 yani. Faşizme geçit ve prim vermeyen Fatih halkını tebrik ederim kendi adıma. Mülteci düşmanlığı yapan faşistlere çok sağlam bir tokat attılar. “Mültecilerin oluşturduğu sorunların farkındayız ve hepsini hem vatandaşımızın hem de mülteci kardeşlerimizin iyiliği için çözeceğiz” diyen Ergün Turan ise Fatih’in yeni başkanı oldu.

Altıncı notum, Ekrem İmamoğlu Kur’ân okuyunca, “Sen git tombala falan oyna, bilmediğin işlere karışma, tecvidin kötü zaten” diyen Tuğrul Selmanoğlu’na ve “İstanbul’u abdestsiz ağızlara teslim etmeyeceğiz” diyen Abdurrahman Uzun’a olsun. Sanırım yaşım ikisinden de büyüktür. Dolayısıyla bir abi tavsiyesi olarak alsınlar bunu: Güzel kardeşlerim, buradan ve bu şekilde vermeye çalıştığınız şey destek değil, zarar olur ancak. Kur’ân okununca bize düşen susup dinlemektir. Kimsenin ağzının abdestli olup olmadığını bilemeyiz. Kalplerde olanı bilen yalnızca Allah’tır. Dolayısıyla din dilini gündelik politikada bunca hoyrat kullanmanızın bir faydası yoktur, zararı çoktur. Lütfen çok dikkat edin buna. Bu söylediklerimi düşünmek yerine bana ateş etmeyi seçeceksiniz muhtemelen. Eh, canınız sağ olsun yahu. Kurşun değmeyen yerimiz mi kaldı?

Yedinci notum Nihat Zeybekçi’ye olsun. Doğrusu seçim süreci boyunca kurduğu pek çok cümle birer skandal boyutundaydı. Özellikle içki güzellemeleri, yobazlık lafları falan hiç ama hiç hoş olmadı. Bir şehir kazanmak için bunları yapmaya hiç ihtiyaç yoktu bence üstelik. Çok kırıldım. Ben kırıldığım gibi, pek çok arkadaşım, eşim-dostum da kırıldı Zeybekçi’nin argümanlarıyla. Bilinsin, kayda geçirilsin isterim.

Son notum İstanbul’a olsun. Yazıyı yazdığım sırada İstanbul’un yeni başkanı Ekrem İmamoğlu gibi duruyordu. Tabii ki oylar sayılacak, YSK’nın resmi açıklamasına bakılacak falan. Açıkça yazacağım. Binali Bey’in İstanbul’u kazanamamasına cidden çok üzülürüm. Sebebi ise partizanlık değil, İstanbul’da yaşıyor olmam. Bilmem takip ettiniz mi süreçte? Yıldırım’ın İstanbul projeleri, uzun zamandır İstanbul için gördüğüm en güzel projelerdi. Yenikapı Arkeoloji Müzesi’nden Dene-Yap projesine kadar bir dünya heyecan verici proje vardı Binali Bey’in koltuğunun altında. Hayata geçirilmelerini çok isterdim. Üzüntüm bunadır.

Elhasıl mevziimizde, mevzumuzun derdindeyiz. Olan budur ve olanda her daim hayır vardır.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » » » » » » » »
Share
525 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...