logo

Sana bunu nasıl anlatsam?


İsmail Kılıçarslan
i.kilicarslan@gmail.com

Modası çoktan geçmiş bir adamım ben. İkindiden sonra güzel bir bahçe bulduysam, hele de mevsim yazsa, şöyle bir içlenip “Allah” derim. Çünkü bilirim ki Allah’tır O. Allah’ı bilirim. Rabbi bilirim. Rızkı bilirim. Şükür etmeyi bilirim. “Ne veriyorsan bana razıyımdır ben ona” demeyi alışkanlık haline getirmişimdir.

Modası çoktan geçmiş bir adamım ben. Biri gerçekten bir derdini anlatıyorsa dinlerim onu. Önemli bir mesele konuşulduğunu düşünüyorsam cep telefonuna gitmez elim. Çoğunlukla bağlanmasam da olur internete. Sokaklara bağlanmasam olmaz ama. O yırtlaz kalabalığın içindedir aradığım her neyse. Arabamın anahtarını masaya değil cebime koyarım. Uzun uzun kimselere anlatamam paramla ne yaptığımı. Hep ben konuşmam. Hep ben susmam. Her seferinde hesabı ödemek isterim. Her seferinde bahşiş bırakırım. Bahşiş bırakmazsam utanırım çünkü; ayıp bir şey yapmışım gibi utanırım.

Modası çoktan geçmiş bir adamım ben. Söz verdiğim saatte orada olurum. Bekletmeyi sevmem. Bekletilmekten nefret ederim. Kimsenin vaktini almak istemem. Kimse vaktimi alsın istemem. Ne gerekiyorsa odur. Ne kadar gerekiyorsa odur.

Modası çoktan geçmiş bir adamım ben. Hesap kesilecekse ellerimle, sözlerimle, hesabını keseceğim adamın gözünün içine bakarak, karşısına geçerek yaparım bunu. Geri çekilmeden. Yumruktan korkmadan. Ne atmaktan, ne yemekten…

Modası çoktan geçmiş bir adamım ben. “Yardımına ihtiyacım var” derse biri, bunu ciddiye alırım. “Yardımın lazım” dediğimde ciddiye alınmak isterim. Dostumdan umarım, düşmanından değil. Dostuma küserim, düşmanıma değil.

Modası çoktan geçmiş bir adamım ben. Öyle hemen kalbini ortaya saçanlardan tiksinirim. Sürekli kendisini anlatanlar ürkütür beni. Beş dakikada elli yıllık dostmuş gibi samimiyet kurmaya çalışanlardan çekinirim. Korkarım ince hesap yapanlardan. İlerisini berisini kurcalayanlardan hoşlanmam.

Modası çoktan geçmiş bir adamım ben. Edebiyatını yapmam, içerim sadece çayı. Selfie denen mereti gereksiz bulurum. Tatile gittiğimde elim fotoğraf tuşuna pek az gider. Yaşamak isterim çünkü o anı. Kaydetmek değil.

Modası çoktan geçmiş bir adamım ben. Deneyime değil var olmaya inanırım. Yaşadığım her neyse onunla var olmak, onu hayatıma katmak isterim. “Bu da böyle bir anımdı” diyemem. Çünkü bilirim ki insan anılarından yapılmıştır. “Müthiş bir deneyimdi” cümlesini parlak bulamam. Çünkü bilirim ki deneyimlemek, yaşamanın bir yolu değildir. Yaşamak için “katılmak, orada olmak, o ana ait olmak” gerekir.

Modası çoktan geçmiş bir adamım ben. Ağaçların kesilebileceğine, insanların ölebileceğine, hüznün hastalık değil insanın asli durumu olduğuna, mutluluğun geçeceğine, memleketi sevmenin vazifem olduğuna, Amerika’nın berbat bir fikir olduğuna ve daha başka pek çok şeye inanırım. Gözlerine inanırım. Gözlerin yalan söylese de inanırım.

Modası çoktan geçmiş bir adamım ben. Hayatta kalabilmek için yapılması gerekenler listem çok kısıtlı. Ölmek içinse gayret etmiyorum.

Modası geçmiş bir adamım ben. Sana bunu nasıl anlatsam?

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
1132 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...