logo

Nuri Pakdil: Muhalif bir seciye


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Aydının temel özelliği muhalif tavrında tecelli eder.

W. Mills: “Sıradan insanlar, yaşadıkları gündelik hayatın dünyasını aşacak güçte değildirler.” diyor (İktidar Seçkinleri, Bilgi Y. Ank. 1974, s.7).

İş, aile ve komşuluk ilişkilerinden oluşan hayatı, sıradan insanın (aydının) sınırlarını çizer. Onun hayatını evladüiyal kaygısı biçimlendirir. Büyük değişimler onun denetimi dışında gerçekleşir. Ama bu değişimler onun hareketlerini ve dünyaya bakış tarzını etkiler. Bu değişimin baskısıyla, sıradan insan kendini güçsüz ve amaçsız bırakan bir çağın insanı olmaya itilir.

Sıradan aydının ulaşabildiği en yüksek düşünce düzeyi kendi bireysel mutluluğunu sağlayıp ferahça yaşamaktan ibarettir. Ona, olan bi­teni kendi vehminin prizmasından görmek ve değerlendirmek yeter. Biz bu aydını kendi karanlık dünyasına terk etmek zorundayız. O kendi kişisel sorunlarının dışına çıkamaz.

Asal aydın ise kişisel sorunlarını aşmış biridir. O, başkasının kişisel sorunlarına da ilgi duyar. Ama bu ilgi bile kendi kişisel çıkarını aşan bir düzlemde gerçekleşir.

Gerçek aydın, aykırı gördüğü her durum karşısında muhalif tavrını izhar eder.

Nuri Pakdil’in tavır koyucu kişiliği tam da bu noktada ortaya çıkıyor.

O, yazılarında da, gündelik yaşantısında da aynı tavrı sergiler.

Onun, sürekli uçlarda konuşlanan karakteri başka türlü davranmaya da müsait olmadı. Aşırılıkları yaşadı. Sevgisi de nefreti de uç noktalarda seyretti.

Onun dostu sonuna kadar onun dostudur. Dostluğunu bırakınca da bir daha dönüp arkasına bakmaz. Bakmadı.

Onun seciyesini ve ilkelerini bilmeden ya da onları göz ardı ederek onunla konuşmak, iletişim kurmak isteyen hüsranla karşılaşır. Bu hüsranı yaşamış olanlar vardır…

Bu durum, Nuri Pakdil’in kendine özgü bir “üst dil” kurduğunu ima ediyor. O üst dilin lügatini bilmeyen onunla ilişki ve iletişim kurmada zorlanır, dahası başarısızlığa uğrar.

Yazılarında kullandığı semboller, imajlar, alegoriler, istiareler, benzetmeler bu üst dilin ürünüdür. Onların neye tekabül ettiğini keşfetmek, okuyucunun izanına, ferasetine, basiretine, okuma maharetine kalmıştır.

Daha somuta indiğimizde Nuri Pakdil’in neye muhalefet ettiğini belki şöyle belirleyebiliriz, o:

İktidar şakşakçılığına…

Haksızlığa, adaletsizliğe, zulme…

Dalkavukluğa…

Yerine göre kendi duruşuna muhaliftir…

İlkelidir, ama ilkeli davranıyorum sanısıyla kendini kapadığı kapana da muhaliftir…

İslam geleneğinde, aydının devlet ricaline uzak durması salık verilir. Bunun başlıca nedeni, aydın, bu yakınlıktan dolayı ola ki, eleştirisini yöneltmekte çekingen dursun… Ne ki, aydın böyle bir konumda bile eleştiri oklarını atmaktan kaçınmıyorsa aydın olma liyakatini koruyor demektir.

O, kurulu düzen karşısında asla tutuculukla yan yana gelmedi. Tutucularla buluşmayı reddetti. Sürekli sorgulama halindeydi: kendini, toplumunu, çevresini, düzeni sorguladı. Sorgulayarak yaşadı ve öylece kendi ölümsüzlüğüne ulaştı.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
268 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...