logo

06 Aralık 2018

Muhammed bin Selman’ı koruyan kim?


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Muhammed bin Selman’ı ilkeler mi koruyor, çıkar ilişkisi mi?

Bu, olması gereken ile olan arasındaki farktır: olması gerekenin olması istenir, ideal olan budur. Ancak hayatın gerçeği ilkenin gereğine her zaman cevap vermiyor.

İç siyasada olsun, dış siyasada olsun, beklenen, ilkenin gereği olmasına rağmen; gerçekleşen, pratikteki çıkar ilişkisi oluyor.

Acaba niçin?

İlkeyi koyan insandır, ama çıkar ilişkisini siyasanın ve iktisadın koşulları belirliyor.

Durum, ilkenin yanlışlığından ileri gelmiyor. İlke bize adil davranmamızı buyuruyor. Ama piyasanın koşulları tarafların çıkar ilişkisi tarafından belirleniyor. Bu belirleme tek taraflı olarak da oluşmuyor. Her iki tarafın mutabakatıyla meydana geliyor.

Gerek siyasal ilişkide, gerek iktisadi ilişkide koşulun belirleyicisi arz ve talep faktörleri oluyor. Sadece birinin çıkarı değil, her ikisinin çıkarı belli bir noktada buluşuyor.

Her iki taraf da birbirine ödün vermek zorunda kalıyor. Bir barış anlaşması bile sadece galip tarafın karşı tarafa dayattığı hükümlerle oluşmuyor. Mağlup taraf da karşı tarafa koşullar dikte ediyor. Ve nihayetinde tarafların rızası belli bir noktada buluşuyor. Buluşmanın olmadığı yerde ihtilaf sürgit sürüyor…

Barış, taraflardan birinin dayatması ile gerçekleşmiş ise, bu durum aslında barış değil, fakat olan biteni bir süreliğine erteleme veya savuşturma olarak değerlendirilebilir. Çünkü kendi koşullarının yerine getirilmediğini düşünen taraf bir süre sonra mızıkçılık çıkarmaya başlar.

Birinci Dünya Savaşı esas itibariyle Versay Barış Antlaşması (28 Haziran 1919) ile bitirilmiştir. Ancak anlaşmanın Alman tarafı bu anlaşmayı dayatma sonucu imzaladığından, o dönemde yitirdiği koşulları 20 yıl sonra istirdat etmeye kalkışınca yeni bir savaşın ortaya çıkması kaçınılmaz oldu: İkinci Dünya Savaşı…

Dünya kamuoyu Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Kaşıkçı cinayetinde azmettirici olduğu hususunda neredeyse tamamen oydaş halde… Geçtiğimiz günlerde sonlanan G20 zirvesinde Prens Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan beklediği ilgiyi görmese de Suudi Arabistan ile ilişkisini gölgelemek istemeyen ülkeler onunla ekranlara poz vermekten kaçınmadılar. Fransa Başkanı tarafından çocuk gibi azarlanması da ekranlara yansıdı. Ama bu azarlama ebeveynin azarlaması kıvamında oldu. Bir tür kulak çekme edasında… Başkan, Perense: “Hımmm laf dinlemiyorsun!” diyordu.

O sıralarda Cumhuriyetçi Senatör Graham de: “Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Kaşıkçı cinayetinde suç ortağı olduğunu düşündüğünü” açıklıyordu.

Burada da gene adalet ilkesinin değil, fakat pratik çıkar ilişkisinin ön aldığı gözlemleniyor.

Hoşumuza gitmese de dünyanın siyasal ilişkisinde adalet mi, çıkar mı sorusuna verilen cevap çıkar oluyor. Çıkar ilişkisi adalet talebine baskın çıkıyor. Maalesef görünen gerçek şimdilik bu…

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » »
Share
412 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...