logo

Marifet maharet ister


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Agoraya çıkmış olanın zaafı bağışlanmıyor. Mademki agoradasın, öyleyse zaafa düşme şansın yok!

Zaafa düşersen ne olur? Zaafa düşersen, düşersin!

Üstelik düşülen zaafın, zayıflığın yinelenmesi de söz konusu değil. Bir kez düştün mü, düşmüş olursun. Düşüş o düşüştür…

Durumu, bir ip cambazının ip üstünde gösterisini icra ederkenki haline bakarak tahayyül edebiliriz. Mahir cambaz, yürüdüğü ipin altına bir güvenlik ağı serdirmeye de yanaşmaz. Ölümü göze alarak marifetini icra etmeye teşebbüs eder.
Olay, sahne sanatçılarının gündelik yaşantısında örneği az rastlananlardan değildir. O gün sanatçının başına bir gaile gelmiştir. Anasından babasından, yakınlarından birini yitirmiştir, buna benzer bir musibetle karşı karşıya kalmıştır. Ne çare ki, o, sahneye çıkmak zorundadır. Çıkar. Sahnede, kişisel zaafını, içine düştüğü musibeti kendine saklaması gerekiyor. Onu izleyen seyirci, belki aylar önce o oyunu seyretmek üzere biletini almış, o gün tiyatroya gitmek üzere tüm programını ona göre hazırlamıştır. Sanatçı bunu bilir. Sanatçının, o gün içinde bulunduğu sıkıntılı durum seyirciyi ırgalamaz. Seyirci, o gün, o saate hazırlıklıdır, tüm yönsemesi o gün sahnede icra edilecek oyunu seyretmeye ayarlıdır. Oyuncunun kişisel sıkıntısıyla icrasında vuku bulacak tökezleme, onun belki de tüm sanat yaşantısına mal olacaktır.

Cambaz, iki eliyle kavradığı denge sırığını titremeden tutmak, ayağını her zamanki gibi telin üzerinden dengesini kaçırmadan sürüklemek ve öylece hedefe ulaşmak zorundadır. Orada artık oyunun, şaklabanlığın yeri yoktur. Orada, o, tüm ciddiyetiyle o ipin üzerinden geçip hedefe ulaşmak zorundadır.

Beklenmedik kazalar olmaz mı?

Olmaz olur mu? Geçtiğimiz yıllarda böyle bir sirk cambazı, bir kanyonun iki yakasına gerdirdiği çelik ipin üzerinden yürüyerek karşı kıyıya geçmeye teşebbüs etmişti. Mesafe uzundu, yedi-sekiz yüz metre kadardı sanırım. Aşağısı da bir o kadar derin bir uçurum ve akan bir nehir… Cambaz hedefin ortalarına kadar dengesini bozmadan yürüdü. Fakat o da ne! Mesafenin orta yerlerinde beklenmedik talihsizlik cambazı şöyle bir yokladı. Rüzgâr esmeye başlamıştı. Bu, cambazın mahareti ile ilgili bir durum değil. Bu haricen çıkmış bir talihsizlik! Daha doğrusu bela! Nerden geldin? Elinin köründen…

Cambaz, ipin üzerinde bulunduğu yerde beklemeye devam edebilir miydi? Heyhat!

Rüzgâr, bir kez onun dengesini sarstı. Tökezleme vaki oldu. Belki bir salon gösterisinde farklı önlemler almak akla gelebilirdi. Fakat cambaz, orada, bir dünya rekoruna hazırlanıyordu. Ya olacak, ya olacaktı!.. Orada, o korkunç ipin üzerinde bir başınaydı. Bir başına kalmıştı. Ve o ipin üzerinde kalmak, dengesini sürdürmek, hedefe varmak, onun için hayat memat meselesiydi.

Cambazın cesedini parçalanmadan bulabildiler mi, bilemiyoruz. Aslında böyle haberlerin ucu açık kalır. Efsane de buradan çıkar… Bilinen şudur: gözü pek sanatçının sanatını icra ederken ölümü göze aldığı… Marifet ölümü göze alabilmekte: ölümü göze alırsan efsane oluşturursun, alamazsan yitip gidersin…

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » »
Share
443 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...