logo

Korkut Ata soy soyladı


İsmail Kılıçarslan
i.kilicarslan@gmail.com

”Hışıl hışıl yel esse, bulut dolup yağmur yağsa,

Çaylar taşsa, göller dolsa,

Gölde yüzen tombul kazın,

Günü doğar, günü doğar”

Hani “evire çevire okuyorum, döne döne okuyorum, doya doya okuyorum, ayıla bayıla okuyorum” denir ya. Dede Korkut’un yeni ortaya çıkan Türkmensahra nüshası için diyorum ben bunları. Bir haftadır “dur şurada ne demişti, aman burada ne söylemişti” diyerek doyamadan okuyorum.

Bir kere şunu söylemek lazım: Dede Korkut yahut Korkut Ata anlatıları biz Türklerin “ne olduğuna” dair kocaman bir kaynaktır. “Ne olduğuna dair” evet! Hayata bakışımız, olayları algılama biçimimiz, din algımız, dünya görüşümüz, üzüntümüz, sevincimiz… Bu yanıyla Dede Korkut anlatıları bir çeşit “gen haritası”dır bizim için.
Ve işte o “gen haritacısı” Dede Korkut’un elde mevcut iki nüshasına ek olarak (Dresden ve Vatikan yazmaları) yeni bir yazma var artık elimizde. Adı “Türkmensahra nüshası.” Hayatını bu işlere vakfeden Veli Muhammed hoca -Allah ondan razı olsun- buldu nüshayı. Şimdilik iki kıymetli hocamız, Yusuf Azmun ve Metin Ekici, ayrı ayrı iki kitap olarak kamuoyunun dikkatine sundular Türkmensahra nüshasını. Bu çalışmaların devamı da gelecektir şüphe yok ki.

Peki, nedir Türkmensahra nüshasının önemi? En mühimi bu nüshanın daha önce bulunan 12 Dede Korkut destanına, daha doğrusu “boy”una ek olarak bir 13. boy barındırıyor olması: “Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürdüğü Boyu.”

Adamımız Salur Kazan, önce çeşitli fetihler yapıp ardından kuş kuşlamaya, av avlamaya çıkıyor. Vara vara yedi başlı ejderhanın olduğu dağa ulaşıyor. Burada lalası Kılbaş’ın “ejderha dediğin bir yılancıktır, öldürürsün sen bunu” diyerek cesaretlendirdiği, hatta tabiri caizse gazladığı Salur ejderhayı tek başına öldürüyor.

Muazzam bir destan Salur Kazanın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürdüğü Boyu. Bir kere ejderha var. “Ejderhanın olduğu kadim bir öykünün kötü olma ihtimali yok” diyeyim de bu meseledeki kanaatim ortaya çıksın. Coğrafya bilinci var, kahramanlık yaklaşımı var. İtikada taalluk eden hatırlatmalar var. Hepsinden önemlisi, “ejderhayı öldürünce ejderhaya dönüştüğü zannedilen Salur” üzerinden olağanüstü bir “nefisle mücadele” göndermesi var.

“Nefsi öldürdüm” zannederek nefsin kendisine dönüşmek. Meselemiz bu. Hatta neredeyse bütün bir tasavvuf geleneğimizin başat meselesi bu… Zira nefis kendisiyle son derece dikkatli şekilde mücadele edilmesi gereken bir olgu tasavvufi yaklaşımda…

Tabii Türkmensahra nüshası ile ortaya çıkan sadece 13. boy değil. Yazmada “Korkut Ata soylamaları” dediğimiz şiirsel anlatılar ağırlık noktasını teşkil ediyor. Ama nasıl güzeller biliyor musunuz? Öyle böyle değiller. Şeker gibiler, baldan tatlılar. İşte bir örnek:

“Ak ekmeği bol, sofrasındaki varını Hak yolunda kimler vermez,

Ekmeğini paylaşan İbrahim-i Halilullah gibi cömert gerek;

Şah-ı Merdan Ali gibi asil er dahi gerek”

Hadi bir tane daha tadımlık kabilinden:

“Kara bulut, üç yıldırım gökten inse,

Kara çelik, sağlam taşa ulaşınca durur mu, durmak yok;

Ağzı burnu yusyuvarlak değil midir?

Kapkara ejderha kursağına ağı damlatılsa kıvranır mı, kıvranmak yok.”

Peki, üzüntüm nedir? Üzüntüm şudur ki bu büyük keşif, bu büyük metin yine hak ettiği ilgiyi görmeyecek. 14. yüzyıldan kalma olduğu tahmin edilen bu muazzam yazma toplumun ilgi alanına bir türlü giremeyecek.

Çünkü “Kalın Oğuz”un elinden “kalınlığını” aldı dünya. Kendi gündemini aldı. Yerine başka, bambaşka gündemler ekledi. İş öyle bir noktaya geldi ki “Kalın Oğuz”un çocukları yurtlarını yurt belleyen mazlumlara yan gözle bakar oldu. Halep’i “bir Oğuz yurdu” olarak öve öve bitiremeyen Korkut Ata’nın yolundan gittiğini söyleyen torunları mazluma çaşıt oldu. Biz beklerdik ki Oğuz’un erleri ejderha öldüre. Onlar vara gide ejderha oldular. Ne diyelim: “Mere dünya, köpek yaşınca yaşayasın, Oğuz’un töresi elden gidince hem yıkılasın dahi yanasın.”

Meraklısına notlar: Öncelikle “buradakalalım” isimli yeni youtube kanalımız için Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürdüğü Boyu’nu seslendirdiğimi söylemiş olayım. Belki dinlemek isterseniz… Hatta belki dinlemekle yetinmeyip kanalımıza abone olursunuz. Ardından, Metin Ekici hocanın kitabının Ötüken Yayınları’ndan, Yusuf Azmun hocanın kitabının Kutlu Yayınları’ndan yayınlandığını belirtmiş olayım. Her ikisinin de emeği var olsun. Emekleri her türlü takdirin üzerindedir.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
351 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...