logo

Konuşma, yap!


İsmail Kılıçarslan
i.kilicarslan@gmail.com

Meryem Şifa Karaca, Ecem Pıçakçı, Ayşenur Aktaş, Dilara Şahin, Fatma Demirtaş, İpek Ezer, Meryem Özer, Medine Reyyan Onaran, İkra Lal Çağımnı.

Azize Osmana, Kurtubalı Lübna, Şifa binti Abdullah, Fatıma binti Sad, El Hansa Tümadar, Madridli Fatıma, Fatıma El Fihri…

İlk paragraftaki isimleri muhtemelen tanımıyorsunuzdur. En büyüğü 15 yaşında olan öğrenciler çünkü onlar. Muhtemel ki ikinci paragraftaki isimleri de tanımıyorsunuzdur. Her biri alanlarında öncü, şair, doktor, bilim insanı Müslüman öncü kadınlar çünkü onlar da.

Sadece siz ve ben bilmesek mesele yok aslında. İş retorik üretip laf salatası yapmaya geldiğinde “gençlik elden gidiyor” diye çığlık atma yarışına giren koca koca adamlar da bilmiyordur ikinci paragraftaki isimleri yüksek ihtimalle. Belki dünyanın ilk üniversitesi olan Karaviyyun’u kurmuş Fatıma El Fihri’yi, bir ihtimal de sahabe ve şair olduğu için Hansa annemizi duymuşlardır, o kadar.

Meseleyi baştan anlatayım iyisi mi. Acıbadem Okulları, iki yıl önce Halenur Çalışan ile bir yazarlık atölyesi kurmaya karar vermiş. Bu atölye kapsamında çocukların “benim kahramanım” başlıklı kitaplar yazmasına karar verilmiş. Ve görülmüş ki “öncü Müslüman kadınlar” konusundaki bilgiler neredeyse sadece İngilizcede var. “Gençlik elden gidiyor, aile bitiyor” diyen abilerimizin ve ablalarımızın hiçbirinin aklına gelmemiş çünkü çocuklarımızın önüne rol model olarak konulabilecek bu şahane kadınlar hakkında elle tutulur bir çalışma yapmak.

Uzatmayayım. Çocuklar ağırlıklı olarak İngilizce literatür taraması yaptıktan sonra Halenur hanımın kaptanlığında girişmişler kitap yazma işine. Bir buçuk yıl sürmüş çalışmalar. Sonunda da en büyüğü şimdi bile 15 yaşında olan 9 yazar, 7 öncü Müslüman kadın hakkında şahane ötesi denilebilecek kitaplar koymuşlar ortaya. Laf sırası kendine geldiğinde ağzını doldura doldura konuşan abilerin ve ablaların toplamda oluşturdukları şeyin on, belki yüz katını 12-13 yaşındaki çocuklarımız yapmışlar anlayacağınız.

Şimdi o kitaplar, yazarlarından imzalı olarak ve hepimizin ufkunu açmak üzere kütüphanelerimizi süslemeye hazırlanıyorlar.

Sanırım en büyük sorunlarımızdan biri tam da şu: Konuşuyoruz, konuşuyoruz, konuşuyoruz ama iş aksiyona, üretime, prodüksiyona gelince çokoprens almaya gidiveriyoruz. Bütün bir insanlık tarihi boyunca “konuşarak görünür ve popüler olmak”, “yaparak değer üretmek”ten daha kolay olagelmiş tabii ama yaşadığımız dönemde bu mesele zirve yapmış durumda ne yazık ki.

Ortaya tek bir eser koymamış, insanlık için tek bir değer üretmemiş, “yazdım” dediği kitaplar arkaik tekrarlardan ibaret ama abimizin bir havası var, sanırsın memleketin de, dünyanın da, din-i Mübin-i İslam’ın da kurtuluşu bir tek zatıâlilerine bağlı. Hani o olmasa yıkılıverecek her şey.

Kitapların tanıtım toplantısında bir araya geldiğimiz Dursun Ali Taşçı ağabey şöyle çok güzel bir örnekle özetledi derdimizi: “Benim gençliğimde, yani 70’li yıllarda su azdı ama çok heyecanlı, çok coşkun aktığı için değirmeni çeviriyordu. Şimdi su çok bol ama öyle durgun ki değirmeni yerinden kımıldatamıyor.”

Kimse kusuruma bakmasın. O değirmen dönecekse “durmaksızın konuşan sıkıcı yetişkinler” eliyle değil, “konuşmak yerine yapmaktan yana olan gençler” eliyle dönecek. Dolayısıyla o sıkıcı yetişkinlere tavsiyem, gençleri salmalarıdır, rahat bırakmalarıdır. Durmaksızın “bir proje çarkının dişlisi” olarak gördükleri gençlere yaptıkları kötülük “gençlerin genç olmalarını ellerinden almak” kötülüğüdür. Bir hayırlarını da görmüş değilizdir.

Bizim gençlere yapabileceğimiz yegâne iyilik onlara “yol”u işaret etmektir. Emin olun nasıl yürüyeceklerini kendileri bulacaktır. Bazen kitap yazarak, bazen müzik yaparak, bazen bilim üreterek, bazen sadece eğlenerek yürüyeceklerdir. Gölge etmezsek başka da bir ihsan istemeyeceklerdir bizden.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
374 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...