logo

Kan ateş ölüm üçgeninde ırkçılık ve Yeni Zelenda faciası


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Batı uygarlığının İslam düşmanlığının kökeni yeni değil.

Muharref Tevrat’tan başlayarak İncil mensuplarının insan algısına, oradan günümüze ulaşan tarihsel süreçte, genelde insan düşmanlığı, Hristiyanlıktan günümüze kadarki dönemde de insan ve Müslüman düşmanlığı Batı kültür havzasının temel özelliğini oluşturur.

Batı uygarlığının üç temel direği: Yunan felsefesi, Roma hukuku ve Hristiyanlıktır…

Romalılara göre insan olan Romalılardır. Dünyayı yönetmek de onların misyonu arasında sayılır. Dünyayı yönetmeye layık ve ehil olanlar Romalılar olduğu için dünyanın efendisi de Romalılar olmak gerekir. Ötekiler köledir…

Antik Yunanda da insanlar soylular ve köleler olarak ikiye ayrılır. Kölelik Roma’da olduğu gibi Grek ülkesinde de kurumsal bir olgudur. Roma’nın insan telakkisi Grekler için de aynen geçerlidir: özgürlük Yunanlılara özgü bir ayrıcalıktır; geri kalan herkes barbardır ve köle mesabesindedir…

Üçüncü temel Hristiyanlığa gelince: Muharref İncil’de sadece insan sevgisi üzerine öğütler yer almaktadır. Hukuka (şeriata) ilişkin hükümler İncil’de yer almadığından Tevrat’ın şeriatı kısmen de olsa Hristiyanlar tarafından da benimsenmiştir. Bu fiili durumun sonucu şu: halen Hristiyanlık Yahudi-Hıristiyan (Judeo-Christian) bileşiminden hâsıl olan dinsel kültürü tevarüs etmiştir. Muharref Tevrat’a göre Yahudiler seçkin kavim sayılıyor. Yahudiler ise buradaki “seçkinlik” sıfatını kendilerinin dünyayı yönetmeye memur kılınmış efendi olarak algılamaya çalışıyor. Ve işte, dananın kuyruğunun koptuğu yer tam da burada ortaya çıkıyor. Şöyle ki:

Avrupalı emperyalistler, bir ülkeye İslami bağlamda fetih için girmiyor; sömürmek, talan etmek, yağmalamak için gidiyor… Girdikleri ülkenin insanını insan saymıyor. Onlar fiilen ve kendi hukuk algılarına göre hayvan sayılıyor. Avrupalıların girdiği Afrika ülkesi insanları, Afrika’dan Amerika’ya kaçırılan Afrikalılar; Ortadoğu’dan başlayarak Asya’nın en Doğu kesimlerine kadar girdikleri bölgelerin hiçbirinin insanı insan sayılmıyor. Onlar etinden sütünden derisinden kemiğinden yararlanılacak hayvanlardır. Bu nedenle de o ülkeleri acımasızca yağmalayabiliyorlar ve o toprakların zenginliklerini (doğal ve kültürel her türlü zenginliğini) kendi ülkelerine taşımakta bir beis görmüyorlar…

Yeni Zelenda’da Müslümanlara yönelik acımasız saldırının kökenini anlatmaya çalıştığımız bu Batılı telakki tarzında aramak gerekiyor.

Avrupa’nın, Amerika’nın kayıtsız kınama cümleleri bu telakkinin odağında görülüp değerlendirilmeli…

Yeni Zelenda’daki faciayı bireysel bir saldırı olarak değil bir kafa yapısının dışa vurumu olarak değerlendirmek gerekir. Bu kafa yapısıyla mücadele etmenin yöntemi İslam’ın öngördüğü değerlere sahip çıkmaktan geçer. Malcolm X (Malik el-Şahbaz)’in önerisi burada da geçerli: beyaz ırkçılık siyah ırkçılıkla ifna edilemez, beyazlara da İslam öğretilmelidir! İmkânsız ölçüde zor da olsa yöntem budur…

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » » » » » » »
Share
442 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...