logo

23 Mayıs 2019

İbn Atâullah İskenderânî: Namaz


Hayrettin Karaman
h.karaman@gmail.com

Konya’da İmam Hatip’te okurken Milli Eğitim Yayınları’nı da takip ederdim. Bu meyanda İbn Atâullah İskenderânî’nin el-Hikem isimli kitabını da almış okumuştum.

Yine Konya’da Akşehirli Ahmed Efendi isimli bir alimden Sübhatü’s-sıbyân okurken hemen her kelimeyi ihtiva eden bir mısra, bir beyt, bir kıt’ayı ezberinden okuyan bu zat bize Hâkânî’nin Hilye’sini tanıtmış, onu devamlı üzerinde taşıdığını söylemişti. Ben de bir nüsha aldım, cilt yaptırdım ve uzun yıllar üzerimde taşıdım. Sonra nasip oldu bir umrede bu manzum şemâili (Peygamberimizi (s.a.) şiir ile tasvir eden bu kitapçığı) yine manzum olarak Bugünkü Türkçe’ye aktardım (İZ Yayınları’nda çıktı). Bugün el-Hikem isimli eserinden namaz konusundaki veciz sözlerini (hikmetlerini) sunacağım İskenderânî’nin bir de eğitim arkadaşı Bûsırî var. İskendrânî daha ziyade Allah’a olan aşkını, Bûsırî de Peygamberimize olan aşkını terennüm etmişlerdir. Bu ikincisinin Bürde isimiyle meşhur olan Arapça kasidesini de bugünkü Türkçe’ye manzum olarak çevirip Hilye’ye eklemiştim. İskenderânî (v. 709/1309) ve Busırî (v.696/1294), meşhur mutasavvıf ve Şâzeliyye tarikatının pîri Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî’nin (v.656/1258) yetiştirdiği Mürsî’nin(v.685/1287) eğittiği iki kâmil İslam insanıdır.

Profesör Ali Nihad Tarlan (merhum) altmışlı yıllarda İst. Edebiyat Fakültesi’nde Mevlânâ’nın Dîvan-ı Kebîr’inden açıklamalar yapıyordu, ben de orada öğrenci olmadığım halde derslerine katılıyordum. Bir gün şunu söyledi: “Kâinatta her şey mümkündür bunun tek müstesnası tesadüftür; hiçbir şey tesadüfen olmaz”.

İki tesadüften değil de iki tevafuktan söz edeceğim:

Resmi talebelik bitti, hoca olduk, seyahatlerimiz oldu, bu arada İran’a ve Mısır’a da gittim. İran seyahatinde Tus şehrinde Firdevsî’nin anıtkabrini görmek istediler, otobüsten indik, ideolojik bir gayretle inşa edilen görkemli binaya girmek içimden gelmedi, etrafı dolaşmaya karar verdim; büyükçe, üzerinde bina olmayan, otlar bitmiş, başında bir dikili taş bulunan bir mezar gördüm, merak ile kitabeyi okudum ki, İmam Gazzâlî’nin kabri! Gözüme inanamadım, ama gerçekmiş! O da dini bir gayretle o tarihte öyle bırakılmıştı.

Mısır’da İskenderiyye şehrine gittik, bir Cuma günü idi, namazı eda için uygun bir cami aradık, namazdan sonra halkın bir türbeye yöneldiğini gördüm, gidip baktım ki, Bûsırî ve İskenderânî’nin mürşidleri olan Mürsî’nin külliyyesi, yakınında da Bûsırî’nin türbesi var.

İnşaallah bu mübarek günlere tahsis ettiğim “İrfan Meclisi” çerçevesinde Gazzâlî’den de irfan incileri takdim edeceğim. Eserlerine ilgi duyduğum ve faydalandığım bu zevatın kabirlerini de bana tevafuk ziyaret ettirmişti.

el-Hikem çok okunmuş, birçok dile çevrilmiş, Türkçe’ye de birden fazla defa tercüme edilmiş, yetmişten fazla şerhi olan bir eserdir.

Şeyhinden ve hocasından icazetli, birçok önemli vazifelerde bulunmuş olan, Kastamonulu Ballıklızâde Ahmed Mahir Efendi de (1860-1922) el-Hikem’e, el-Muhkem fî şerhi’l-Hikem adıyla hacimli bir şerh yazmıştır. Bu eserde hikmetler, Arapça asılları ve hem mensur hem de manzum tercümeleri verildikten sonra oldukça geniş bir şekilde açıklanmıştır. Bu açıklamalar tasavvufî, dinî remizler ve tabirler bakımından çok zengindir. Eser iki cilt halinde basılmıştır (İstanbul 1323, 628 sayfa). Sultan Abdulhamîd’in saltanat yıllarının sonuna doğru basılmış bulunan bu eserdeki dil ve irfan zenginliğine hayran olmamak mümkün değildir. İnsan okudukça neleri kaybettiğimizin acısını hissediyor. Bu âbide eserden de inşallah nakiller yapacağım.

“Namaz eyler günahtan kalbi tathîr/Eder bâb-ı ğuyûbu feth-u teshîr”

Yerim daraldı, yarın inşallah devam edelim.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
469 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...