logo

Herkes eski yerine mi dönsün?!


Hayrettin Karaman
h.karaman@gmail.com

Bir gün rahmetli annem hayatta iken ve beraber otururken yine İslam’ın, Müslümanların, dünyanın bunalımlı günleri yaşanıyordu ve ben derin bir of çekmiştim. Okuma yazma bilmeyen annem duyup öğrendiği şu dörtlüğü söyleyiverdi:

Of dedin oydun beni

Kemikten soydun beni

Dümensiz gemi gibi

Deryada koydun beni

Ve ekledi, “Oğlum derdin ne, niçin böyle derinden of çekersin!”

Fuzûlî’den şu iki beyti okudum:

Dost bî-pervâ felek bî-rahm ü devran bî-sükûn

Derd çoh hem-derd yoh düşmen kavî tâli’ zebun…

Tefrika hâsıl tarîk-i mülk-i cem’iyyet mahûf

Ah bilmen neyleyem yoh bir muvâfık reh-nümûn

Ve onun anlayacağı şekilde biraz açıkladım, musahabe dua ile sonlandı.

Dünya müminin zindanıdır ve dünyada rahat yoktur. Fuzûlî’nin yaşadığı devir (1483-1556) Osmanlı’nın ihtişam devri, yine de Fuzulî bu beyitleri yazacak kadar dertli.

Allah birçok ırka olduğu gibi Türklere de İslam nimetini lütfetmiş, bu ırk da sıra kendine geldiğinde büyük hizmetler- de bulunmuş, ama Dört Büyük Halife’den sonra bozulan siyasi ve ictimâî düzen bir daha yerine gelmemiş, ümmet parçalanmış, Müslümanlar meşru olmayan sebeplerle birbirine düşmüş, bütün güçlerini i’lây-ı kelimetullah için sarf edecek yerde birbirini kırmak ve ezmek için de sarf etmişler.

İki yıl önce şöyle yazmıştım:

“İran onuncu hicrî asra kadar Sünnî Müslümanların yurdu idi, pek çok Sünnî İslam alimi o topraklarda yetişti ve bugün hala istifade edilen eserlerini orada yazdılar. Onuncu asırdan sonra Safevîler eliyle Şîîleşen İran, mezhebi dinin önüne geçirdi, Sünnîlere hayat hakkı tanımadı, zaman içinde yok olma noktasına getirdi. Ümmeti tefrikaya sevkeden, tahrip eden ve zayıflatan bu değişimin acı sonucunu Nemse Kralı’nın sefirinin şu ifadesinden anlamak mümkündür: ‘Eğer Safevîler olmasaydı biz de bugün Cezayirliler gibi Kur’an okuyor olacaktık’.”

Biz fetihler yapmışız, gittiğimiz yerlerde insanlara hak, hürriyet adalet götürmüşüz, ama bütün bunları kâmil manada, “saf İslam çocukları olarak” yapamamışız. Nefsin çocukları da olmuşuz, hatta bazen bu ikincisi birincisini boğmuş.

Öte yandan biz hata etmeseydik bile İslam düşmanlarının ateşi sönecek değildi. Efendimiz (s.a.) İslam’ı tebliğ edince başlayan düşmanlık ardı arkası kesilmeden devam etti, yüzlerce plan yaptılar, uyguladılar ve bugüne geldik.

Utanç duvarı yıkılınca NATO Genel Sekreteri ve Baba Buch “Kızıl tehlike bitti, şimdi karşımızda yeşil tehlike var” dediler, hedefi ortaya koydular (İslamofobi). Filistin’de, Keşmir’de Myanmar-Arakan’da, Avrupa’da, Amerika’da, Yeni Zelanda’da, Suriye’de… yapılanlar bu son planın uygulamalarıdır.

Bize dininizi terk edin ve geldiğiniz yere geri gidin diyorlar.

Ben de diyorum ki:

Avrupa sen eski ve yeni sömürgelerinden elini çek.

ABD sen kökünü kazıdığın ve topraklarını işgal ettiğin ABD yerlilerinden özür dile ve geldiğin yere geri dön.

Avustralya gasıpları, siz Aburjinlerden özür dileyin ve geldiğiniz yere geri dönün.

İsrail sen ABD’nin desteği ile gasp ettiğin Filistin topraklarından çekil.

Hindistan sen milyonlarca Müslümana zulmetmeyi bırak.

Çin sen işgal ettiğin Müslüman topraklarından çekil ve Müslümanlara zulümden vazgeç.

Rusya sen çoğu Müslümanlara ait olan toprakları işgal ettin, sözde bağımsız olan devletleri de kendi hallerine bırakmıyorsun; bunları bırak asıl yerine çekil…

Dahası da var. İşte bunlar olsun, biz de Orta Asya’yı düşünelim!

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » » »
Share
506 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...