logo

Hauriou’nun kurum teorisi ve siyasal partiler


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Birkaç gün önce yeni bir siyasal parti kurulacağına ilişkin bir haber yansıda medyaya…

İçin bulunduğumuz yıl itibariyle bu ülkede faaliyette olan 93 adet siyasal parti varmış. Bu da kurulursa sayı 94’e çıkacak.

Bu partilerin bir kısmı, eskiden üyesi bulunduğu siyasal partiden bir biçimde muğber olup ondan ayrılanların kurduğu parti… Diğer bir kısmı da belli bir fikriyatın sözcülüğünü yapmak, o uğurda savaşım vermek üzere kurulmuş bulunuyor.

İlk kısımda andığımız partiler, yani muğber olanların, küskünlerin partisi –şayet seçime girmeyi başarabilmişlerse- ilk seçimde ya üç beş milletvekili çıkarabiliyor veya hiç milletvekili çıkaramadan bir sonraki seçime kadar silinip gidiyor.

Bir fikriyata tercüman olmak üzere yola çıkanlarsa, başta ya teşkilatlarını tamamlayamadıklarından veya malî yetersizlikten herhangi bir seçime giremiyor ama varla yok arası bir pozisyonda ayakta kalmaya çalışıyor.

Bahsi geçen bu partilerin hiçbirinin kitle partisi haline dönüştüğü görülmüyor. Görülemez de…

Neden mi?

Bu sorunun cevabını geçtiğimiz yüzyılın ilk çeyreğinde ürünlerini vermiş olan hukuk teorisyenlerinden Maurice Hauriou’nun kurum (müessese) teorisinde bulabiliriz. Ona göre bir kurumun kurulup yaşayabilmesinin bazı temel koşulları bulunuyor.

Bu koşullar şöyle sıralanabilir:

1. Bir iş veya teşebbüs fikri bulunacak,

2. Bu fikrin gerçekleşeceği toplumsal ortam müsait olacak veya müsait hale gelecek/getirilecek,

3. Fikrin gerçekleşmesine hizmet edecek örgütlenmiş bir güç (kudret) var bulunacak.

Kitle partisi haline gelemeyen siyasal partiler kuruluş aşamasında, hepsini değilse de, bu koşullardan birini veya ikisini yerine getirebiliyor.

Ama bir dördüncü koşul var ki, dananın kuyruğu orada kopuyor:

4. Bu fikir ve onun gerçekleşmesi için toplumsal çevre içinde husule gelen ortak bilincin sürekli tezahürü…

Bu bilinç Émile Durkheim’ın kolektif bilincinden farklı. Durkheim toplumun gayrişahsi maşeri (kolektif) bilincinden bahsediyor. Hauriou ise tek tek bireylerin buluştuğu bir ortak bilinci söz konusu ediyor.

İşte tam da bu sonuncu nedenden dolayı, bir hevesle veya kırgınlık, küslük gibi kişisel saiklerle kurulmuş olan fakat toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmeyen siyasal partiler yaşama şansına kavuşamıyor.

Kurulacağı bahsedilen parti de muğberlerin buluştuğu fakat toplumsal bilinçte karşılığı olmayan ve daha önce onlarca örneği görülmüş deneyimler ile aynı akıbeti paylaşır. Doğal olanı varken yapayı rağbet görmez.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » »
Share
357 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...