logo

26 Temmuz 2019

Hasbihal


Hayrettin Karaman
h.karaman@gmail.com

Örgütlerine dokunulmadığı sürece Gülenciler, AK Parti iktidarında yolsuzluk, rüşvet, adaletsizlik, kibir var, bunların önüne geçilmeli filan demiyorlardı.

Bizdeki muhalefet malum, o iyiye iyi, kötüye kötü demez, hep kötüyü arar, bulamazsa uydurur ve yaygarayı basar.

Erdoğan ülkemizin bölünmesi için kurulan tuzaklara ve yapılan mücadeleye karşı çıkıp tedbir almasa, Suriye’den, Irak’tan, Libya’dan, Yemen’den, Bosna’dan, Afrika’dan, Sudan’dan, Katar’dan, Myanmar’dan İhvan’dan, bilcümle mazlumlardan bana ne dese, modern sömürgecilerin tekerine taş koymasa, dünya beşten büyük demese, Kıbrıs halkının haklarını aramasa, Akdeniz’de mevcut zenginlikten haklarının ve hakkımızın peşine düşmese, köprüleri, hava meydanlarını, İkinci Boğaz’ı… yapmaya kalkışmasa, düşmanlar silahları bize doğrultmuş iken milli savunma araçlarına ve yetmediği yerde hariçten hava ve kara savunma silahlarına sahip olmak istemese, Erdoğan namaz kılmasa, Kur’an okumasa, İmam Hatip Okulları ve İlahiyat Fakülteleri’ni himaye etmese (diğerlerinin zaten himayeye ihtiyacı yok ve hakları veriliyor), eşi, çocukları ve ülkenin çocukları başlarını örtüyorlar diye bazı haklardan mahrum olsalar… dışardan mevcut baskı ve örtülü savaş, içeriden de yolsuzluk, rüşvet, kibir… ithamlarıyla yıpratma olur muydu?

Olurdu diyorsanız, yazının başında zikrettim, istihbarat başta olmak üzere devlet dairelerindeki yuvalanmalara ve dershaneler yoluyla gençleri avlamaya mani oluncaya kadar bu ithamlar niçin yoktu?

Malum çevreler ve kalemler sözümü sağa sola çekmesinler, “bu kötülükler yoktu” demiyorum, her zaman olduğu ve maalesef olacağı gibi bu iktidarda da çürük elmalar vardı, ancak “dosyalar tutulduğu ve bazıları sahte kayıtlar yapıldığı halde neden vatandaşlarla paylaşılmıyor, şantaj aracı olarak elde tutuluyordu!” diyorum.

Kötülük, ahlaksızlık, zulüm, kibir kimde ve nerede olursa olsun usulü dairesinde onunla mücadele etmek erdemlilerin birinci vazifesidir; benim karşı çıktığım ise samimiyetsizliktir, kötülüklerin ıslahı yerine onları istismar etmektir, zamanı geldiğinde şantaj, yıpratma, aleyhte propaganda aracı olarak kullanmaktır.

İlahiyat Fakülteleri’nde binlerce öğretim üyesi var, bunların onda biri bile sahih İslam’dan sapmış değildir, ilmî durum ve dereceleri de oldukça iyidir; bir kısmı dünyadaki emsali ile boy ölçüşecek derecededir. Bunların içinden bazı çürük elmaları seçip İlahiyatlar’ı itibardan düşürmeye yeltenmenin iyi niyetle alakası olamaz.

İmam Hatip Okulları’na devam eden ve oradan mezun olmuş milyonlarca insanımız var, bunların da kahir çoğunluğu mevcut dini ve ahlaki ortamda oldukça iyi durumdadırlar. Öğrencilerin başarı durumları da iyiye doğru seyrediyor şimdi bunlardan da bazı kötü örnekleri alıp genelleyerek sözde ahlakçılık, dincilik, ıslahçılık yapmak (rolüne soyunmak) iğrençtir ve maksat başkadır.

Üstü açık veya kapalı olarak benim, yolsuzluğa, rüşvete, faize, adaletsizliğe göz yumduğum, fetva verdiği iftirasını yayanlara hakkımı helal etmiyorum. Eğer ahirete gerçekten iman ediyorlarsa bir daha düşünmelerini tavsiye ediyorum.

İyi niyetli ve erdemli insanlarımızı da uyarıyorum; ahlak ve adalet istismarcılarının oyununa gelmeyelim, Erdoğan’a karşı içeride ve dışarıda kampanya yürütenlerin maksadı ahlak ve adalet filan değil, yukarıda sıraladığım icraatı olmasa onu gözleri gibi korurlar.

Adaletten bahseden bazı yazarların bunu eşitlikle karıştırdıklarına da şahid oluyorum.

Eşit karşılığı hak etmeyenlere eşit vermek zulümdür, haksızlıktır. Adaletin gerçekleşebilmesi için kime neyin ne zaman nasıl verileceğinin din, hukuk, ahlak ve siyasette kuralları vardır. Bu kurallara riayet edildiği sürece eşitlik yok diye adaletsizlikten söz edilemez.

Bu cümlede geçen “siyaset kurallarından” maksadım, yüce bir davanın siyasetidir, iktidar için her vasıtayı mubah gören siyasetten söz etmiyorum.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
342 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...