logo

Eskişehir’den bildiriyorum


İsmail Kılıçarslan
i.kilicarslan@gmail.com

Cumhur İttifakı’nın Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Burhan Sakallı ile ilgili ilk izlenimim “meselesine hâkim, entelektüel ve sakin güce inanan” biri olduğu yönünde oldu. Sohbetimizi ilerlettikçe bu kanaatim pekişti. Kavganın, gürültünün, sertliğin peşinde değil; şehrinin birikmiş sorunlarını elbirliği ile düzeltebilmenin peşinde biri Burhan Sakallı.

Söz konusu Eskişehir olunca Eskişehir dışında yaşayan insanların algısı gayet “olumlu” bir algı oluyor malum. “İyi yönetilen, sorunsuz, insanların mutlu-mesut yaşayıp gittiği tıkır tıkır işleyen bir kent” olarak kodluyoruz Eskişehir’i genellikle. İlk sorum da bununla ilgili oluyor Burhan Sakallı’ya.
Sakallı, Ocak 2019’da Eskişehir’in 25 mahallesinde 2428 kişilik bir örneklemle yapılan bir araştırmanın sonuçlarını anlatıyor. 871 bin kişinin yaşadığı Eskişehir’de halkın yüzde 74’ü “trafik sorunumuz var” diyor. Yüzde 73’ü “otopark sorunumuz var” diyor. Yüzde 50’si ulaşımdan, yüzde 56’sı altyapı hizmetlerinden şikâyetçi… Sonra irili ufaklı pek çok sorun sıralanıyor. Eskişehir, Türkiye mutluluk endeksinde kendisine ancak 33. sıradan yer bulabilmiş.

Daha da ilginç istatistik ise şu: Daha önce kazandığı seçimlerde şehrin mevcut belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen’e oy veren insanların yüzde 63’ü “artık yetsin” diyor. Yani değişim için açık kapı bırakıyor. Bunun bir doğal nedeni var, bir de şehre dönük nedeni. Doğal neden şu: 20 yıldır belediye başkanlığı yapan ve 83 yaşına gelen Büyükerşen’in “başkanlık performansının” düştüğünü düşünüyor Eskişehirliler. Şehre dönük nedeni ise şu… Eskişehir, Türkiye’deki genel algısının çok altında bir yaşam konforu üretebilmiş yaşayanlarına.

Zaten bu durum araştırma sonuçlarına da yansımış. Büyükerşen’in oyu günden güne düşerken Sakallı’nın oyu günden güne artıyor anketlere bakınca. 2019 yerel seçiminin en ciddi yarışlarından birinin Eskişehir’de geçeceğini söylemek yanlış olmaz.

Büyükerşen’le ilgili bir not daha. Üniversiteden Eskişehir Spor Kulübü’ne, Valilik’ten şehrin CHP’li ilçe belediyelerine kadar tuhaf bir kavga dili geliştirmiş görünüyor kurt başkan. Fakat bu kavga dilinin Eskişehir’in işine yaramadığı da ortada.

Tam bu noktada Burhan Sakallı’nın tespiti şu: “Eskişehir, kendi tramvayını üretebilecek bir şehir ama üretemiyor. Bursa bunu başardı. Eskişehir, yatırım planlaması yapıldığı halde 35 bin yataklı termal tedavi merkezini hayata geçiremiyor. Afyon bunu başardı. Bir zamanlar mobilyanın merkezi idik şimdi ihracatımız yerlerde. İnegöl bunu başardı. Eskişehirspor Türkiye’nin en büyük ve köklü takımlarından biri olarak Süper Lig’in en etkili takımlarından biri olabilir, ama olamıyor. Bu sene Malatya bunu başardı. Niçin başarılmıyor tüm bunlar? Çünkü şehirde bir orkestrasyon sorunu var. Şehrin kurumlarıyla, ilçe belediyeleriyle, sivil toplumuyla, sanayisiyle, üniversiteleriyle, devlet kurumlarıyla, spor taraftarlarıyla hedef birliği içerisinde şaha kalkması mümkün… Eskişehir bu manada Türkiye’nin potansiyeli en yüksek şehirlerinden biri… Benim temel iddiam “orkestra şefi” olmak. Eskişehir’i, Eskişehirlilerle birlikte yöneterek ayağa kaldırmak…”

İstihdam meselesine de geliyor sohbetin konusu. Eskişehir’in güçlü bir sanayi kültürü olduğunu, bir tarım şehri olduğunu, ama çevresindeki illerin günden güne gerisinde kaldığını anlatıyor Burhan Sakallı. Bilhassa sanayide yapılabilecek küçük düzenlemelerle Eskişehir’de yeni istihdam alanları oluşabileceğini söylüyor. Turizm Bakanlığı tarafından planlaması yapılmış 35 bin yataklı termal tedavi alanının Eskişehir Belediyesi tarafından adeta “durdurulduğunu” anlatıyor ve ekliyor: “Sadece o yatırımın sağlayacağı istihdamla bile belirgin bir mesafe alınabilirdi.”

Şu soruyu da soruyorum Burhan Sakallı’ya: “Ya yaşam tarzına müdahale tartışmaları?”

Gülümseyerek cevap veriyor bu soruya başkan adayı. Diyor ki “Eskişehir’in merkez ilçesi Odunpazarı’nı yönettim. Kimin yaşam tarzına müdahale etmişiz? Kimin tercihlerine karışmışız? Eskişehirlilerin benimle ilgili olarak en rahat oldukları konunun bu olduğunu düşünüyorum. Yaşam tarzı üzerinden siyaset üretmenin devri kapandı. Hizmet odaklı, gelişim odaklı, mutluluk odaklı bir yerel yönetimden başka ajandamız yok.”

Ve tabii “bir kültür şehri” olarak bilinen Eskişehir’de kültürün nasıl yönetileceğini de soruyorum. Burada da cevabım bir acı gülümsemeyle oluyor. “Eskişehir elbette kültürün şehridir. Ona hiç şüphe yok. Eskişehir’de kültürde yapacağınız her hamle karşılığını bulur. Ona da şüphe yok. Fakat tek bir uluslararası festivali olmayan şehre kültür şehri denebilir mi bilmiyorum. Kültürel erişimin yüzde 9’larda kaldığı bir şehre kültür şehri denebilir mi bilmiyorum.”

Şu duyguyla ayrılıyorum Eskişehir’den. Hakikati algısının çok gerisinde; potansiyeli mevcudunun çok ilerisinde bir şehir Eskişehir… Hızla toparlanması, hızla kendine gelmesi durumunda hakikati de, geleceği de parlayabilir.

Aslında Eskişehirliler, “algısal olanla gerçek olanı, şehir açısından her bakımdan yaşlı olanla genç olanı, Türkiye’de algı oluşturmakla ilgilenenle Eskişehir için pratik bir çözümler kataloğu olanı” oylayacak bu seçimde.

Tercihlerinin ne olacağını bekleyip göreceğiz.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
682 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...