logo

13 Haziran 2019

Doğrucu Davud olmak


Hayrettin Karaman
h.karaman@gmail.com

Bu deyim ile ilgili olarak şu örneği okudum:

“Sadrazam Kamil Paşa (Sultan Abdülaziz’in sadrazamı) divanda çilek ikram eder ve masadaki pudra şekeri yerine yanlışlıkla kapağı açık kalan tuza batırır. İşi bozmaz ve aaaa çok güzel oldu der. Daha sonra sadrazam yaptı diye tüm divan tuza banar ve ifadelerini bozmadan leziz, leziz deyip yerler. Bu sırada “tuuuu, iğrenç” diye bir ses gelir Doğrucu Davut’tan ve şöyle der: “Çilek meclisinde neyse de hükümet meclisinde de bunlar size böyle yapıyor!”

İnsanları yöneten, hak ve adalet dağıtan, kamu gücü ve yetkisini kullanan insanların kendileri dürüst ve işin ehli olmaları şartıyla en şanslı olanları, yakın çevrelerinde işin ehli ve güzel ahlak sahibi insanlar, danışmanlar, yardımcılar bulunanlardır. Bunun yerine ahlakı düşük, şahsi menfaatini önde tutan, rüzgarın yönüne göre yön değiştiren, dalkavuk, eyyamcı, yağcı… insanlar bulunursa ve üstelik bunlar, layık olanların sesini bastırırsa vay o idarecilerin haline!

Yazıya böyle başladım ama asıl maksadım, yalnızca doğruyu söylemenin yetmediği ve her zaman caiz olmadığı, doğru olmanın yanında bir de hikmet unsurunun bulunma zaruretine işaret etmek idi.

Söz doğru olacak, ama doğru söz yerinde, zamanında, faydadan çok zarara sebep olmadığında söylenecek ki, hikmetli de olmuş olsun.

Islaha, hakkın yerini bulmasına, yanlışın düzeltilmesine… faydası olmadığı halde düşmanın, zalimin, kötü niyetli kimselerin işine yarayacak doğruyu söylemek fazilet değildir; nefsi şişirebilir, alkış da alabilir ama hayırlı sonuç doğurmaz; bunu yapanların sorumlu olacaklarını hesaba katmaları gerekiyor.

Şimdi merhum olan kardeş gibi bir arkadaşım vardı, bir okulda müdür iken tiyatro kolunu bir ilçeye götürüyor, arabada meslektaşları var, şundan bundan konuşuyorlar, müdür, tabu olan bir konuda, tanrılaştırılan bir şahsın aleyhinde olan onu rezil eden bir sözü/olayı okuduğu bir kitaptan naklediyor. Aradan günler aylar geçiyor, arabada bulunan meslektaşlardan biri istediği kadar ders verilmediği için müdüre kızıyor, gidip savcılığa, arabada söylenen söz ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunuyor. Savcı dava açıyor, bir yıldan fazla ceza talep ediyor, ceza verilirse müdürün işi bitecek, hayatı sönecek, hapse girecek, perişan olacak… O arabada bulunan, yurt dışında ilahiyat okumuş bir şahide, müdürün avukatı “Hocam, bu ceza bir zulümdür, müdüre yazık olacak, siz böyle bir şey söylemedi deyin, kurtulsun” demiş. O da sesini çıkarmamış. Duruşmada hakim sorunca Doğrucu Davutluk yaparak “Hakim bey bu avukat bana yalan söyle dedi, ama ben doğru adamım, yalan söyleyemem, evet müdür bu sözü söyledi” demiş ve müdür cezayı almış, Allah’tan o sırada çıkan aftan yararlanmıştı.

Peki, zulmü engellemek için gerçeği söylememenin, doğru olanı açıklamamanın caiz olduğuna dair bir delilimiz var mı?

Müslim’in kitabına aldığı sahih bir hadisin meali şöyledir:

“İnsanların arasını bulan, bozulan meşru ilişkiyi düzelten kimse ile hayırlı/faydalı olanı söyleyen ve yayan kimse -gerçeği söylemiş olmasa bile- yalancı değildir.”

“Ravî ekliyor: “İnsanların yalan söylemelerine izin verilen şu üç şeyden başkasını duymadım: Savaşta gerektiği için, insanların arasını düzeltmek için, karının kocasına ve kocanın karısına –gönlünü almak için- söylediği gerçek dışı- söz.”

Ve İslam alimleri şu hükümde ittifak etmişlerdir: Bir kimse haksız olarak canına kıymak istediği birini ararken onun yerini bilen bir şahsa sorsa, bu şahsın yalan söylemesi, mazlumun yerini söylememesi farzdır ve bu gibi durumlarda Doğrucu Davutluk etmek caiz değildir.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
481 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...