logo

Bir kuyuya nasıl düşmeli insan?


İsmail Kılıçarslan
i.kilicarslan@gmail.com

O çölde, o kuyunun içinde, o kervan gelmezse ne yapar insan biz bilmeyiz ki. Sen bize, kuyuya düşünce kervanın geleceğini öğrettin. Sen bize, kuyuya düşene yardım gelir diye bellettin. Kuyudayız Yusuf. Gelmiyor yardım. Yetişmiyor inayet. Karanlık çoğalıyor. Işık azalıyor.

Sudaki ayaklarımız şiştikçe şişti. Bir ses duymak umuduyla çürüyor tenimiz. Bir ses Yusuf… Ta uzaktan bir katırın boynuna bağlı çanın sesi… Cariyelerin gizleyemedikleri gülüşmelerinin sesi… Bir köpeğin havlaması yahut inlemeye benzer sesi bir devenin. Ses yok. Sonsuz bir ıssızlıkta renk yok, ışık yok, ses yok. Kuyudayız Yusuf.

Kuyudayız Yusuf. Bizi Mısır’a bir götüren olmazsa ne yaparız biz bilmeyiz ki. Bir köle pazarında, bir çığırtkanın dilinden “böylesini görmemişsinizdir” cümlesi dökülmez hakkımızda bizim. Bizi kimseler öyle övmez Yusuf. Bizi gören kendisinden geçmez. “Mutlaka almalıyım, bu mutlaka benim olmalı” diyerek kimse açmaz kesesinin ağzını. Hesaba katılmayız biz. “Satılırsa satılır, satılmazsa da ne gam, kesiveririz boynunu” derler bizim hakkımızda en fazla. Sıranın sonundayızdır o yüzden. Sıranın sonunda, hayatın sonunda, umudun sonundayızdır. İncecik ve yamru yumru bedenlerimizle kimse talip olmaz bize. Elimizden bir iş gelmez. Yük taşıyamayız. Ağaç yontamayız. Şarabı usulünce dolduramayız. Efendimizi eğlendiremeyiz. Kimse âşık olmaz bize Yusuf.

Kimse âşık olmaz bize Yusuf. Kimse âşık olmayınca ne yapacağımızı biz bilmeyiz ki. Kadınlar hakkımızda dedikodu yapmaz. Erkekler konuşmaz arkamızdan. Züleyha kimseleri davet etmez evine. Kimsenin eline keskin mi keskin bıçaklar vermez. Bizi görünce kimse kesmez elini. Kimsenin kanı akmaz bizim için. Kimse mest olmaz. Bizim gömleğimiz yırtılmaz Yusuf.

Bizim gömleğimiz yırtılmaz Yusuf. Gömleğimiz yırtılmayınca ne yapacağımızı biz bilmeyiz ki. Zindana atmazlar bizi. Zindana atmaya layık görmezler. “Zavallı” derler ardımızdan keyifleri yerindeyse, yoksa zavallı denilecek kadar bile çekmeyiz kimsenin dikkatini. Kimse rüyasını anlatmaz bize. Kimsenin rüyasının yorumunu bilmeyiz. Semiz inekler ve zayıf inekler, yeşil tarlalar ve sarı tarlalar ne anlama gelir bilmeyiz. Kuyudan çıkmayı bilmediğimiz gibi bilmeyiz zindandan çıkmayı da. Unuturlar bizi zindanda Yusuf.

Unuturlar bizi zindanda Yusuf. Zindanla zindanın dışının farkını biz bilmeyiz ki. “Yönet” diye emrimize verilen bir hazine yoktur. Siloları buğdayla, arpayla ve üzümle doldurmak gelmek elimizden… Gözlerimiz dolar bizim en fazla. Onun da nedenini kestiremeyiz. Belki toz kaçmıştır zannederiz. Belki çöl ya da kuyu ya da bir cariye gülüşü ya da zindan ya da rüya ya da hazine kaçmıştır gözümüze. Biz nedensiz ağlamayı başaramayız Yusuf.

Biz nedensiz ağlamayı başaramayız Yusuf. Kalbimizin göğsümüzün ne tarafında olduğunu biz bilmeyiz ki. Babalarımız özlemez bizi. Hiçbiri tepelere çıkıp uzakların kokusunu burnuna çekmez. Hiçbiri “burnuma oğlumun kokusu geliyor” demez. Hiçbirinin gözü kör olmaz ağlamaktan. Dünya bizi unutur Yusuf.

Dünya bizi unutur Yusuf. Dünyanın nasıl bir yer olduğunu biz bilmeyiz ki. Boşlukta, kuyusuz, kervansız, aşksız, bıçaksız, kansız, zindansız, rüyasız, tabirsiz, hazinesiz, babasız yaşayıp giden kayıp, kaybolmuş, yolsuz, yolunu şaşırmış ruhlarız sadece. Biz nasıl yaşanır bilmeyiz Yusuf.

Biz nasıl yaşanır bilmeyiz Yusuf. Kanlarımızı akıtarak ve etlerimizi acıtarak ve acıdan morarmış bedenlerimizle suya düşen çöplerin akıntıya kapılıp gitmesi gibi kapılıp gideriz. Öğret bize Yusuf. Baban Yakup hatırına öğret. Kardeşin Bünyamin hatırına öğret. Deden İshak hatırına öğret. Torunun Muhammed hatırına öğret.

Öğret Yusuf. Öğret ki bilelim: Bir kuyuya nasıl düşmeli insan? Bir gözyaşını nereden bulmalı?

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
475 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...