logo

Benim için üzülme


İsmail Kılıçarslan
i.kilicarslan@gmail.com

Soğuktu. Aslında soğuk değildi ama bu anlatacaklarımı anlatmak için “soğuktu” kelimesinin bana iyi bir giriş cümlesi sağlayabileceğini düşündüğüm için öyle başladım.

Soğuktu. Aslında soğuk değildi ama bu anlatacaklarımı “soğuktu” kelimesinden daha iyi ifade edebilecek bir kelime bulamadım.

Hemingway’den ödünç alarak şöyle de başlayabilirdim anlatmaya: “Bir çift bebek ayakkabısı, hiç kullanılmamış.”

Soğuktu. Sokağın köşesinden odasının ışığını seyrediyordum. Henüz gözlerinin içine hiç bakmamıştım. Gözlerinin içine bakarsam, gözlerindeki neyse onun ışığı söndüreceğini, öldüreceğini hesap ediyordum.

Soğuktu. Her gece, gözlerinde aramadığım o ışığı odasının ışığında bulmaya çalışarak avutuyordum kendimi.

“Bir çift bebek ayakkabısı, hiç kullanılmamış” derken yakalıyordum kendimi sürekli. “Düzensiz atan bir kalp, hiç girilmemiş” diyordum bazen de. Kalbim düzensiz, hayatım düzensiz, gecem-gündüzüm düzensizdi. Sadece o odada, o solgun ışıkta bir düzen buluyordum. Işık beni kendimden kaçırıp yine kendime getiren bir yolculuk vadediyordu.

Soğuktu. Cesaretim yoktu ısınmaya. Cesaretim yoktu gözlerinin tam içine bakmaya. Dikine tuhaftı her şey.

“Olacak işi değil bu” diyerek akıl verenim yoktu çünkü kimsenin haberi yoktu o odanın o ışığını izlediğimden. Olacak iş de değildi zaten. Hatta belki denebilir ki olması için içimde bir arzu, bir istek de yoktu.

Soğuktu. Işığı mı seviyordum, ışığın sahibini mi bilmiyordum. Aslında biliyordum da sizi biraz daha meraklandırmak için söyledim bunu sadece. Tabii ki ışığı seviyordum.

Hayır hayır. İmkânsız bir aşk hikâyesi değildi benimkisi. Işığa âşık olmanın nesi imkânsız olsun ki hem.

Işığa aşık olduğunuzda ışığın size aşık olup olmamasıyla ilgilenmezsiniz. Şu da var: Işık sizi yarı yolda bırakmaz, hayatınızı tarumar etmez, bir kalbin girilmemiş yerlerine girmek için uğraşmaz, eline bir tornavida alıp karıştırmaz kalbinizi.

Ne diyordum ben? “Soğuktu”, diyordum. “Bir çift bebek ayakkabısı, hiç kullanılmamış” diyordum. Öksürük şuruplarıyla düzenlemeye çalışıyordum göğsümde birikenleri. Işık, öksürük şurubunun kendisi miydi yoksa? Hani şu odada yanan solgun ışık… Bir yokuştan yukarı çıkarken kurulmuş bir evin giriş katının sağındaki dairenin sol penceresindeki ışık.

Hayır. Sayıklamıyorum. Yaşlandım sadece. Yaşlandıkça, bütün güzelliklerin toplamı yani ışık ardımda, uzakta, geçmişte kalıyor. Hepsi budur.

Hepsi bu değildir elbette ama hepsinin bu olduğuna ikna etmeye çalışıyorum kendimi. O odada, o ayakkabı satıcısı ilanında, o köşede hayatımla ilgili her çözülmemiş sırrı çözebileceğimi hayal ederek tüketiyorum ömrümü.

Çözemeyeceğim. Benim için üzülme. Kimse çözemeyecek. Bir üzgünlük olarak, bir kocaman soru işareti olarak ölecek herkes.

Benimkisi, geride görülmemiş ışık kalmasın isteği.

“Bir odadan sızan ışık, daha önce hiç görülmemiş.”

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
356 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...