logo

09 Aralık 2018

Batı’da ırkçılık yapısal bir olgu


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Zaman zaman tavsasa da ırkçı eğilim Avrupa kültüründe asla eksilmez, yok olmaz.

Çünkü yapısal bir olgudur.

Geçtiğimiz hafta İngiltere’de vuku bulan Suriyeli çocuğa ırkçı saldırı bu durumun son örneği…

İngiltere’nin Huddersfield şehrinde 15 yaşındaki Suriyeli sığınmacı öğrenci Cemal’e 16 yaşındaki saldırgan bir genç ve arkadaşları işkence yaptı! Zorba gençlerden biri, daha önce kolunu kırdıkları çocuğu okul bahçesinde sıkıştırıp boğazını sıkarak yere serdi ardından diğer öğrencilerle yüzüne su döküp zorla su içirmeye çalışarak işkence ettiler.

Okul yönetimi ve polis yaşanan olaylara ilkin tepkisiz kaldı. Görüntülerin sosyal medyada paylaşılmasının ardından hukuki süreç başlatıldı.

Şimdi, ırkçı saldırıya uğrayan 15 yaşındaki Suriyeli Cemal ve ailesinin toplanan yardım paralarıyla başka bir yere taşınacakları bildiriliyor.

İmdi…

Almanya, Fransa, İngiltere başta olmak üzere bütün Hristiyan Batı ülkeleri ırkçılıkla malul bir tarihsel sürecin günümüzdeki uzantısını temsil ediyor.

Olay, Avrupa ülkelerinde yapısal bir sorundur.

Irkçılık, ayrılıkçılık, ayrımcılık Batılı insanın kanına işlemiş ve oradan sökülüp atılması neredeyse imkânsız genetik bir hastalıklı durumdur.

Bunu bir ben söylemiyorum. Bunu İngiliz tarihçi Toynbee de söylüyor. Avrupa insanının ırkçılık ve içki belasından ancak İslam’ı tanımakla kurtulacağını beyan ediyor.

Irkçılık demek Batı dünyasında kan/ateş/ölüm üçgeninin ortasına düşmek demektir.

Batı toplumu sınıflı bir yapıya sahip… Sınıflar arası çatışma ve husumet bitmez tükenmez ihtilafların kaynağı…

Hegel’in efendi köle diyalektiği olarak özetlemeye çalıştığı bu çatışma, özünde sınıf çatışmasının mahiyetini de anlatıyor. Efendi, kendi efendi oluşunu kölenin onu efendi olarak tanıyan iradesine borçlu. Şayet köle efendiyi efendi olarak tanımazsa, efendi, efendi olma özelliğini yitirir. Köle ise, onu efendi yapanın kendi iradesi olduğunu keşfettiği anda, isyan eder. Eğer isyanında başarılı olursa, bu defa eski efendi ile eski köle yer değiştirir. Eski efendi köle, köle ise efendiye dönüşür. Ve bu karşılıklı çatışma (diyalektik ilişki) böylece sürüp gider…

Batı dünyasının gerek Afrika’ya sömürgeci olarak girmek suretiyle gerek Afrikalı insanı esir ve köle olarak Amerika’ya götürürken, bu insanlara asla insan olarak bakmayı denememiştir. Batılı açısından onlar zaten köledir. Hindistan’a, Doğu Asya’ya oranın zenginliklerini talan etmeye giderken de oraların halkı onun gözünde insan değildi. Onlar, hayvan derekesinde iradesi mevcut olmayan yaratıklardı. Onların sırtına binilir, otladıkları yerlerin zenginlikleri talan edilir, sırası gelince de kesilip eti yenirdi…

Irkçılık Batılı insanın bünyesine yer etmiş bir endemidir. Sökülüp atılması ondan ancak yeni bir nesil türetmekle mümkün hale gelebilir. Bu da ancak onun kendini efendi sayan iradesini izale etmek suretiyle kuvveden fiile çıkarılabilir. Zor. Ama imkânsız değil.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » » » » » »
Share
525 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...