logo

22 Eylül 2019

Maskeli balo ya da kuruntu


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Böyle bir kıssa okumuştum:

Adamın birinin, bir gece yarısı arabasının lastiği pat­lamış. Otomobilden inip tekeri onarmaya teşebbüs etti­ğinde bakmış ki, krikosu yok. Uzakça bir mesafede gö­rünen bir ışığı fark edince: “Gidip oradan kriko isteyeyim, demiş, gene de talihli sayılırım!” Işığa doğru yürürken de aklından geçiriyormuş: Şimdi bu adam, gecenin bu saatinde kendisini rahatsız ettiğim için kızacak, belki benden bir miktar para bile isteyecek.

Eğer böyle yaparsa, ben de ona, bu yaptığının komşuluğa sığmadığı­nı söylerim. Gene de ona, bu aleti kullanmak için 20 liradan kuruş fazla vermem. Ama o, 50 liradan aşa­ğısını kabul etmem derse?! Gecenin bu saatinde hem rahatsız edilmiş olacak, hem krikosunu arayıp bulma zahmetine katlanacak, hem de istediği para kendisine verilmeyecek! Kriko sahibi böyle düşünüp sonra da: “Ya 50 lirayı verirsin, ya da gidip kendine başka bir yer­de başka bir kriko bulursun!” derse, ne yapabilirdi? Bu düşünceyle, bizimkini yoğun bir öfke bastı. Kendi kendi­ne söyleniyordu. “Ne şu tekerim patlayaydı, ne de bir kri­koya ihtiyacım olaydı!” Böyle söylenip homurdanırken, kendini çiftliğin kapısı önünde bulur ve kapıyı çalar. Ev sahibi, üst kattaki pencereden başını uzatarak: “Kim o? Ne istiyorsun?” diye seslenince, öfkeli adamımız kapıya bir yumruk savurarak: “Senin de, krikonun da Allah belanızı versin!” diye bağırarak gerisin geri dö­nüp hızla oradan uzaklaşır. Otomobiline yaklaştığı sıra­da: “Krikon başına çalınsın” diye hâlâ söylenmektedir.
Bu tiplerin siyaset ortamında da izdüşümlerine rastlanmıyor mu?

Kendi öfkesini, kişisel zaafını keşfetme, irdeleme yerine; vehminin tuzağına düşerek etrafı suçlarlar. Kibrini tevazu kisvesine dönüştürüp bir yandan kendini aklarken bir yandan da etrafın anlayışsızlığına öfke yağdırırlar, çamur atarlar…

Kendisi sütten çıkmış ak kaşıktır. Çevre ise kötüdür. Özellikle ona karşı kötüdür. Kendine önceden verilmiş nimetleri aklına bile getirmez. Acaba ben tek başıma olaydım bu başarılara ulaşır mıydım sorusu onu ilgilendirmez. Açıkçası onun böyle bir sorusu da yoktur. O, taktığı maskeyi, takındığı kişiliği kendi öz beni sanır.

Carl Gustav Jung kişiliğin bu yönünü “persona” (maske) kavramıyla açıklıyor. Kişi olduğu gibi değil de toplumda nasıl görünmek istiyorsa ona uygun davranma eğilimindedir. Yani asal kişilik gizli kalır, başkasının onu görmesini düşündüğü kişiliğe bürünür. Ancak personanın aşırı duruma geçmesi kişiyi kendine de yabancılaştırır. Jung kişinin personayla özdeşlemesi haline enflasyon adını veriyor.

Bergman’ın Persona adını taşıyan filminde kahramanlar birbirlerine karşı maskeleriyle ilişki kurarlar. Hiç biri kendi asal kişiliği ile ortaya çıkmaz. Hepsi de son kerte mutsuzdur.

Maskeli baloda da insanlar dışarıya karşı nasıl görünmek istiyorsa yüzüne ona göre bir maske geçirir, bu, onun personasıdır. Ancak bu persona balo ortamında sevimlidir. Kişi balo salonundan ayrılırken maskesini yüzünde unutursa gülünç olur.

Şu sıralarda maskesini yüzünde unutup ortalığa çıkanlara bilmem rastlıyor musunuz? Ben rastlıyorum. Ama gülmekten çok acınıyorum onlara…

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
426 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...