logo

23 Ağustos 2019

“Mevlâ görelim neyler”


Hayrettin Karaman
h.karaman@gmail.com

Biz en aziz ve şüphesiz sahih dinin mensupları olarak ‘Kitab’ın kavlince Müslümanlar olursak, Allah’ın, sonucu kulun irade, gayret ve tedbirine bıraktığı durumlarda üzerimize düşeni eksiksiz yaparsak bizim üstün, aziz, hakim ve insanlığı iki cihanda saadete çağıracak bir ümmet olacağımızı kitabımız bildiriyor.

Elin Siyonistleri dünyanın dört bucağına dağılmışlar, kitaplarında kendilerine vaad edildiğine inandıkları toprakların bir avucuna 1940’lı yıllarda ufak ufak yerleşmeye başlamışlar, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar kendilerince kutsal olan bir davada birleşmişler, birlik olmuşlar; her biri bulunduğu yerde bütün imkanlarını kullanarak davalarına yardımcı oluyor.

Bize de kitabımız yukarıda işaret ettiğim güzellikleri vaad etmiş, ama şartlı bir vaad, biz şartı yerine getirmediğimiz için meşrut da tahakkuk etmiyor. Şartın başında birlik var; Kitab bizi birliğe çağırıyor, biz her şeyi bahane ederek ayrılmayı, parçalanmayı, birbirimizle uğraşmayı, hatta savaşmayı tercih ediyoruz.

Kitab bizi güzel ahlaka çağırıyor, Peygamberimiz (s.a.) bunun için gönderildiğini söylüyor, en güzel ahlak örnekliğini bizzat yaşayarak önümüze koyuyor; biz ise birçok konuda, işte, ilişkide, davranışta İslam ahlakının dışında yaşıyoruz.

Evet daha birçok şartı yerine getirmiyoruz, ama başta imanımız olmak üzere güzel hasletlerimiz ve hala muhafaza ettiğimiz değerlerimiz var. İnşaallah kötü iyiyi kovmayacak, aksine iyi kötüyü kovacak, nasihatların yanında ümmet olarak maruz kaldığımız musibetlerden ders alarak doğru yolu bulacağız.

Bir güvencim de şimdilik az da olsa iyi yetişmiş insanlarımızın bulunmasıdır. Birçok yerde bu eksiklik hissedildi ve adam yetiştirmek için özel gayretler başladı, bunların bir kısmı meyve de verdi, veriyor.

Bu yazıda asıl bahsetmek istediğim konu dünyada Müslümanların geleceği hakkındaki bizi sevindiren, ağyarı endişeye düşüren tahminler ve haberlerdir. Öyle anlaşılıyor ki, ABD ve Avrupa dünyada Müslümanları geriletmek veya yok etmek için plan üstüne plan yaparken bir üst plan bunları silip süpürecek gelişmelere yol açıyor.

TimeTürk ve BBC Türkçe’nin iki haberinden bazı alıntılar yapacağım:

2050’de Avrupa, İslâm’a teslim olacak. Yapılan son araştırmalar, Hıristiyanlık’tan sonra en yaygın ikinci din olan İslâm’ın, 2050’de benzeri görülmemiş bir şekilde Avrupa kıtasına yayılacağını gösteriyor. Ayrıca Müslüman nüfusunun 2050 yılında Hıristiyan nüfusu yakalayacağı öne sürülürken; yapılan araştırmalarda şiddet ve kışkırtmaların İslâm’a olan ilgiyi daha da artırdığı görüldü.

İslam, Orta Asya, Endonezya, Orta Doğu, Güney Asya, Kuzey Afrika ve Asya’nın bazı bölgelerinde en yaygın din. Asya-Pasifik bölgesi ise en büyük Müslüman nüfusa sahip.2010’daki Pew Araştırma Enstitüsü’nün istatistikleri, Avrupa Birliği’ndeki Müslüman nüfusun 16 milyon Müslüman olarak tahmin edildiğini gösterdi; ancak son iki yıl için yapılan tahminler, bu sayının 25 milyona (Rusya hariç) yükseldiğini gösteriyor.Kuzey ve Güney Amerika’da, Müslümanların sayısının yaklaşık dört milyon olduğu tahmin ediliyor: 3.5 milyon kişinin ise kuzey kesimde, çoğunlukla Afrika kökenli, geri kalanı merkezde ve güneyde yoğunlaştığı gözleniyor.

Avustralya’daki Müslümanların sayısının ise 300 binden fazla olduğu ve bu kıtanın ileriki zamanlarda daha çok Müslüman nüfusu çekebileceği belirtilirken, 55 İslami derneğin de faaliyet gösterdiği açıklandı…Pew’in araştırma raporu, dünyadaki Müslüman sayısının 2010 ve 2050 yılları arasında yüzde 73 oranında artacağını öngörmüştür.

2010 yılında dünyada 1,6 milyar Müslüman ve 2,17 milyar Hıristiyan vardı, ancak demografik değişiklikler göz önüne alındığında, 2050 yılına kadar 2,76 milyar Müslüman ve 2,92 milyar Hıristiyan olacak, her iki din de aynı oranda büyümeye devam ederse, Müslümanların sayısı daha da artacaktır.İngiliz gazetesi The Guardian 2017’de yayınlanan bir araştırmada, pek çok nedenden dolayı artış olduğunu söylüyor. Özellikle Avrupalı Müslümanların çoğunluğunun genç olması ve doğum oranının diğer tüm dini topluluklar arasında en fazla olması artış konusunda önemli bir etken. Bu çalışmaya iş ve meşru göçler de eklenebilir.İslam’ın Avrupa yerli halkı arasında rağbet görmesi ve hızlı yayılmasında en büyük nedenlerinden biri de, bu kıtada aktif İslam savunucularının bulunması.

Ayrıca İspanya’da yayımlanan bir kitapta, “dünyadaki Müslümanların sayısındaki artışın nedeni, yalnızca İslam ülkelerindeki nüfus artışından kaynaklanmadığını belirtilerek, ABD’deki 11 Eylül saldırıları örnek gösterildi. Saldırılardan sonra, ABD’lilerin İslam’a olan ilgisinin arttığını, çok sayıda kişinin de İslam’la müşerref olduğu dikkati çekti.” 20 Haziran 2004’te yayımlanan Fransız İstihbarat Ajansı’nın bir raporunda ise, Fransa’da bir yıl içinde İslam’a girenlerin sayısının 30 ile 40 bine ulaştığı belirtiliyor.

“Mevlâ görelim neyler/ Neylerse güzel eyler.”

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
331 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...