logo

28 Temmuz 2019

Büyük devlet iri devlete karşı


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Büyük devlet ne ile büyük olur?

Sınırlarının genişliği ile mi?

Nüfusunun çokluğu ile mi?

Yoksa yöneticilerinin afur tafuru ile mi?

Osmanlı Devleti acaba niçin büyük sayılıyordu?
Veya İngiltere… İngiltere nereden baksan bir adaya hapsolmuş, sınırlarının genişlemesi imkân dışı olan, nüfusu yüzyıllardır neredeyse aynı ölçekte seyreden bir devlet… Ama vaktiyle ona “üzerinden güneş batmayan imparatorluk” deniyordu. Acaba niçin?

Kuşkusuz İngiliz (Britanya) İmparatorluğu da büyüktür. Gelmiş geçmiş en büyükler arasında sayılır…

Osmanlı Devleti (dikkat: imparatorluk değil, Devlet) de en büyükler arasında… Osmanlı Devleti’nin resmi adı “Devlet-i Aliyye”dir. “Osmanlı” sıfatı ona sonradan eklenmiştir. Devlet-i Aliyye, yani Yüce Devlet…

Bu iki büyük devlet arasında esaslı farklar var.

Bunları şöyle özetleyebiliriz:

Osmanlı, ulaştığı yerleri fethediyor. İngilizler işgal ediyor. Fetihle işgal arasındaki fark çarpıcıdır: işgalde temellük amacı ön alırken fetihte sıyanet amacı önde gelir.

İşgalciler girdiği toprağın tüm zenginliklerini sömürürken, fetih asla sömürme amaçlı olarak ifa edilmez.

Bu son amacın sonuçları da farklıdır: işgalciler işgal ettiği toprağın insanına kendi dilini, dinini, kültürünü dayatır. Fetihte ise oranın ahalisi bu konuların tümünde serbest bırakılır. Fethedilen toprağın insanı dininde dilinde kültüründe serbest bırakılır.

Fetih İslami gayretle gerçekleştirildiği için o toprağın insanı İslam Dini ile temas haline getirildikten sonra serbest bırakılır; o, dilerse İslam’ı seçer, dilerse eski dini üzere kalır.

İşgalcinin temel amacı girdiği toprağın zenginliklerini sömürmek olduğu için oranın yer üstü ve yer altı tüm zenginliklerini talan edip kendi ülkesine taşır. Bu işi kolaylaştırmak için sömürgelere merkezden sömürge valileri atanır. Oysa Osmanlı Devleti fethettiği ülkenin yönetim biçimine de yönetici kadrosuna da ilişmez. Şu şartla ki, oranın ahalisi o yöneticiden memnun değilse, tercihan gene o aileden olmak üzere birini orada yönetici olarak bırakır.

İşgalciler girdikleri toprağa vurgun soygun talan maksadıyla girdiklerinden ahaliye zulmetmekten kaçınmaz. Oysa fetihte soyguna talana cevaz verilmez, ancak himayenin bedeli olarak haraç adında vergi tahsil edilir.

Devlet-i Aliyye’nin yüz yıllar boyunca himayesi altında yaşayan toprakların insanı, o topraklar Osmanlı himayesinden çıkarıldıktan sonra tüm kültürel zenginlikleriyle bırakılmıştır. Ancak bu topraklar daha sonra sömürgecilerin eline geçtikten sonra, ortalama 20 yıl içinde dilleri sömürgecinin diline dönüşmüştür. Resmi dil sömürgecinin dili olmuştur.

Bütün bunları şimdi niye zikrediyorum?

Türkiye halen selefinin yolunda yürümenin çabasını güdüyor. Emperyalistler ise tüm güçleriyle buna karşı çıkmaya çalışıyor, dâhildeki bilinçli veya bilinçsiz işbirlikçileri ile… Türkiye iri devlet olmaya değil, yüce devlet olmaya hazırlanıyor, buraya dikkat istiyorum…

Bu bağlamda hesaplaşma ve kavga büyük, çok büyük…

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
327 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...