logo

04 Temmuz 2019

Nifak


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Nifak, olumsuz anlamıyla ara bozmak, iki kişinin veya iki tarafın arasını açmak anlamına geliyor. Dini bağlamda dinde riya etme anlamında kullanılıyor. Yani Müslüman görünüp kâfir kalmayı ifade ediyor. Aynı kökten çıkan münafık kelimesi de ikiyüzlülüğü ifade ediyor, Müslüman görünmesine rağmen küfürde kalmış kimse…

Aynı fikri paylaşmamak veya bir konu üzerinde farklı görüşlere sahip olmak nifak veya münafıklık değildir. Burada taraflar kendi görüşlerini açık kalplilikle ve içtenlikle karşılıklı olarak dermeyan ederler. Burada mesele yok. Ancak asal görüşünü gizleyip muhatabının hoşlanacağını düşündüğü görüşü sahipleniyormuş gibi görünmek, üstelik bu görüntüyü kötü niyetle ortaya koymak münafıklıktır…

Türkiye Tanzimat’tan bu yana münafıkların tasallutunda kaldı.

İçerideki ve dışarıdaki münafıklar ülkenin yıkılmasına neden oldu.

Bu münafıklar güruhu Osmanlı Devletini kendi özgüçleri ile yıkmayı başaramayacaklarını anlayınca, ülke tebaası arasına nifak sokmayı denedi. Esef ki bu denemede de başarılı oldular.

Bütün İslam âlemi Osmanlı yönetiminde asırlarca birlik ve bütünlük, huzur ve mutluluk içinde yaşamayı başarmışken, özellikle İkinci Meşrutiyet döneminden itibaren (İttihatçılar dönemi, 1908 sonrası) Osmanlı ülkesinin her yanına nifak tohumları ekilmiş ve Birinci Dünya Savaşı’ndan (Harb-ı Umumi) sonra bu tohumların hasadı da devşirilmeye başlanmıştır.

Osmanlı yönetiminde dillerine, dinlerine müdahale edilmemiş olan Müslüman ve gayrimüslim toplulukların dillerine ve kültürlerine müdahale edilmiş; bu ülkelerin hepsi neredeyse toptan Osmanlı düşmanı haline getirilmiştir. Kısa bir süre de olsa Avrupa’nın çeşitli ülkelerinin mandası altında yaşayan Müslüman topluluklar manda yönetiminden kurtulduktan sonra neredeyse kendi dillerini unutur hale gelmişler, resmi dil olarak mandater yönetimin, İngiliz, Fransız, İtalyan dillerini benimseyip konuşmaya başlamışlardır.

Özellikle bazı Arap toplulukları iflah olmaz bir Osmanlı düşmanı haline gelmişlerdir.

Cumhuriyet döneminde bu topluluklar sözümona diplomasi nezaketi çerçevesinde Osmanlıya (veya Türk’e) karşı husumetlerini gizleme çabası göstermiş olsalar da asal niyetlerini saklı tutma çabasından vaz geçmemişlerdir.

AK Parti iktidarı aynı bütünlüğü sağlamaya olanca gücüyle çaba gösteriyor. Bu çaba elbette desteklenmeye değer… Ancak katranı ne kadar kaynatırsan kaynat şeker olmaz fehvasınca, bu toplulukları da sonradan edindikleri önyargılarından vazgeçirmek o denli zor…

Son Libya olayında orada yaşayan Türklere karşı zorbaca tutum bunun mini bir örneği… Ama asıl Osmanlı Devletinin yıkılmasıyla altüst olan uluslararası ilişkilerde yeni dengenin kurulmasında Müslüman toplulukların ayrı baş çekmesinde ortaya çıkıyor. Müslüman toplulukların birbirlerine karşı güvensizlikleri, dahası gizli husumetleri tüm haşmetiyle ortaya çıkıyor.

Türkiye’nin bu doğrultudaki çabası ortaklaşa bir destek görmese de, uzun vadede sonuç vermesini beklememiz gerekiyor. İslam ümmetinin yanlışta ittifak etmeyeceğine ilişkin vaat bizim için güvence kabul edilmeli…

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
472 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...