logo

Pembe mabatlılarla alıp veremediğim


İsmail Kılıçarslan
i.kilicarslan@gmail.com

Devam etmeyi çok istememe rağmen “sınıf” odaklı yazılara küçücük bir ara verip bu meseleyi yazmak istedim. Umarım anlayışla karşılarsınız.

Yekten söyleyeyim. İstanbul yerel seçimlerinin iptal edilme kararına dair sorularım var. Bu soruların bazılarının cevabını aldım, alabildim; bazıları benim açımdan hâlâ cevapsız. Dolayısıyla “iptal edilme kararı doğrudur” cümlesi ile “iptal kararı yanlıştır” cümlesi arasında sıkışıp kaldım. Üstelik, yapılacak seçimi hangi ittifakın kazanacağı sorusundan bağımsız olarak, ben de Fatma Barbarosoğlu gibi düşünüyorum: Bu iptal kararının son derece önemli sosyolojik çıktıları olacak ve bu çıktılar Türkiye’nin yakın geleceğinde belirleyici bir önem arz edecek. Doğrusu beni alakadar edecek kısım da orası olacak. Yani bu sosyolojik çıktıları gözlemek ve Türkiye’nin yeni siyasal kümelenmelerinin cetvelini yapabilmek…

Bir de hiç değişmeyen bir meselem var tabii. İlgi alanımdan hiç çıkmayan… Yazının esas meselesi odur.

“Türkiye’nin pembe mabatlıları” olarak tanımladığım ünlü-yarı ünlü Cihangir-Etiler sanatçılarının üzerinde ittifak ettiği sihirli bir cümle vardır: “Sanatçı muhalif olmalı.”

Sonra şöyle devam eder bu cümle: “Aslında muhalefet sanatın doğasında var. Sanatçı, yaşadığı topluma karşı sorumludur. Bu sorumluluk bilinciyle hareket edip halkı aydınlatmalıdır.”

Benim açımdan sanatçının bağımsızlığı ve bağımsız hareket edebilme yetisi muhalif olmasından yüz bin kat daha önemlidir; ama şimdilik bunu hesaba katmayalım.

Bizim pembe mabatlılar, “sanatçı muhalif olmalı” cümlesinin hakkını verseler, verebilseler hiçbir diyeceğim olmayacak. Temsil misal Gezi sürecinde gösterdikleri duyarlılığı 15 Temmuz darbe girişiminden de esirgemeseler; Berkin Elvan’a gösterdikleri ilgiyi Eren’e de gösterseler problem yok.

Çok mu “o tarz işlere ben pek şey yapmıyorum” durumu oluştu? Alın bizim aslanlar aslanı pembe mabatlılarımız için şahane bir muhalefet alanı: Toplumda yükselen mülteci karşıtlığının tam karşısına geçip mülteci haklarını savunmak!

Herhangi bir pembe mabatlıyı Türkiye’nin en güncel meselelerinden biri olan mülteciler konusunda inisiyatif alıp bilinçlendirme yaparken gördünüz mü? Tam tersine Türkiye’de yaygınlaşan popülist ırkçılığa destek olanlarını bir çırpıda saymak mümkün.

2017’nin Temmuz ayında Sakarya’da bir mülteci olan 9 aylık hamile Suriyeli Emani’ye tecavüz edilmiş, ardından genç kadın 10 aylık bebeği ile birlikte vahşice öldürülmüştü. Sadece merakımdan googlea yazdım: “Emani cinayetiyle ilgili sanatçıların tepkisi.”

İlk sonuç ne çıktı dersiniz: “Sosyal medyada YSK’nın kararına ünlülerden tepki.”

İşte benim açımdan mesele budur. Mülteci probleminde, kadın cinayetinde, 15 Temmuz gecesinde, Eren’in şehadetinde akıllarına bir an olsun “muhalif olmak” gelmeyen bu pembe mabatlılar, söz konusu gündelik politikanın bir meselesi olan İstanbul seçimlerinin iptali olduğunda aynı anda düğmelerine basılmış gibi birdenbire “muhalif ve ahlâkî” bir poza ilerliyorlar. Üstüne bir de bizi salak zannediyorlar.

Hürriyet’in “işte ünlülerin 15 Temmuz tepkileri” isimli galerisinde 17 ünlü var. Çerini çeperini koyunca 30 eder belki. Bu “her şey güzel olacak” dalgasına katılan ünlü-sanatçı tayfasının rakamı 300’ü aşmıştı ben yazımı yazarken.

Bu muazzez halkın “istiklal mücadelesi” verdiği 15 Temmuz gecesi saklandıkları güney otellerinde, girdikleri ATM kuyruklarında, perdelerini sıkı sıkıya kapattıkları evlerinde “muhalif olmayı” akıl edemeyen bu pembe mabatlılar, her şeyi ile sağcı Ekrem İmamoğlu “sanatçılar konuşsun” deyince birdenbire devasa bir kampanyanın en azılı muhalifleri kesiliyorlar.

Haklarını vermek lazım fakat… Bu “muhalif ve ahlâkî” pozu çok ama çok iyi kesiyorlar. Oysa altı üstü “bir nehir yeteri kadar gür akıyorsa içine atlamak lazım” diyerek devam ediyorlar yollarına. Ne memleket umurlarında ne bir şey esasında… O esnada alabilecekleri “en avantajlı pozisyonun” ne olduğunu hesaba katarak yollarına devam ediyorlar. İnanmayan Gülben Ergen’e, Cem Yılmaz’a falan baksın. Ne dediğimi anlayacaktır.

Net söyleyeyim, net anlaşılsın. İstanbul seçimlerini kim kazanırsa kazansın, Türkiye seçimlerini kim kazanırsa kazansın bu pembe mabatlılarla alıp veremediğim devam edecek. Onların o “ay şekerim bunlar da çok oluyor artık” küstahlıklarıyla, o güya hakkaniyet pozlarıyla Allah ömür ve izin verdiği sürece mücadele etmek boynumun borcudur.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
354 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...