logo

25 Nisan 2019

Ahlak herkese lazım


Hayrettin Karaman
h.karaman@gmail.com

Kendi ahlaksızlığını bir şekilde meşrulaştırıp veya bunu bile yapmadan yoluna devam edip başkalarına ahlak dersi vermek de bir çeşit ahlaksızlıktır.

Herkes haddini bilecek.

Bir ressam sergi açmış, bir çizmeci de görmeye gelmiş, süvarisi yanında duran bir at tablosunu ressamın yanında eleştirmeye başlamış. Ressam çizmenin üstüne varıncaya kadar onun söylediklerini dikkatle dinlemiş ve not almış, çizmeci “gelelim pantolona” deyince ressam “sen çizmeyi aşma, onu da terzi eleştirsin” demiş.

Bürokratlar ve siyasetçiler ait oldukları toplumun içinden çıkıyorlar. Taban ne kadar ahlaklı ise tavan da o kadar ahlaklı olur. Toplumda kâmil ahlak sahipleri azınlıkta veya müstesna olurlarsa tavandaki kâmiller de azınlıkta veya müstesna olurlar.

Şu ülkede herkesin bir işi var, işi yoksa günlük hayatı var. Herkes önce kendine bakacak ve şöyle bir nefis muhasebesi yapacak: “Ben işimde ve davranışlarımda ne kadar ahlaklıyım; din, ahlak ve edeb kurallarına harfiyyen riayet ediyor muyum?”

Adamın biri tecrübe sahibi bir kişiye “Ben asla rüşvet almam” demiş. Kişi ona sormuş: “Sen insanların kendisine işi düşen yetki sahibi biri oldun mu hiç?”. “Hayır olmadım, ama ben rüşvet almam!”. Kişinin ona cevabı şu olmuş: “Sana rüşvet teklif edilmemiş, sen bununla imtihan olmamışsın, bu sebeple sözünü gerçek sayamam!”

İnsanımız balık hafızasına sahip; daha dün gibi olan yakın mazide Müslümanların zaten kısmen yaşayabildikleri dini hayatlarının bile ne kadar kısıldığını, temel insan haklarından nasıl mahrum edildiklerini, bilim, ekonomi, iç ve dış siyasette nasıl dar boğazlarda ve sıkıntılar içinde olduğumuzu unutuyorlar. Son on küsur yılda her tabaka ve kesim için önemli olan neler yapıldı; bunu hemen herkes unutmuş görünüyor.

Herkes kendini aynanın karşısına koyacak yerde hep başkalarını koyuyor, üstün/güzel/kâmil ahlak ölçülerine vurarak değerlendiriyor. Bu da olsun, olmasın diyemem, ama önce herkes kendine bakarsa ayaklar biraz daha yere basar.

Bizim alandan birkaç örnek vereyim:

Vaktiyle İmam Hatip mezunlarının ilâhiyat dışındaki yükseköğretime geçişlerinin önüne engeller konmuştu. Birçok “dindar” Müslüman ve İlahiyat mezunu veliler çocuklarını İmam Hatip’ten aldılar veya oraya göndermediler; yani son tahlilde dünyayı ahirete, maddî imkânı Allah rızasına tercih ettiler.

Son yıllarda okullara Kur’an-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı ve İslam Bilgisi dersleri kondu. Bu dersler zorunlu değil, seçmeli idi. Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bu ülkede bu dersleri seçen insan sayısının azlığı ibretlik bir olaydır.

Eline para geçen ve zengin olan “dindarlar”, lüks ve israfta dinsiz veya dini hayatı gevşek/kusurlu olanları fersah fersah geçtiler.

Müslümanca örtünmenin ictimai hayata katılmaya engel olmaması için yıllarca mücadele ettik, değerli bedeller ödendi, sonunda engeller kalktı, bu defa da sözde örtünenler “örtülü açıklar” nitelemesinin örneği haline geldiler.

Birçok “dindar” işadamının işyerinde Müslümanca düzen, hakkını verme ve liyakati gözetme yok.

Birçok “dindar” (böyle görünen ve bilinen) olup kamu otoritesi kullanan kimsenin elindeki imkân ve yetkiyi kötüye kullandığına dair pek çok örnek var.

“Bu saydıkların “dindar” kesimde var da ötekilerde yok mu?” diye soranlar ve eleştirenler olacaktır.

Vardır, olmaz mı, ama bizde ya hiç ya da az (müstesna) olması gerekmiyor mu?

Sonuç: Biz ne kadar ahlaklı olursak bizi yönetenler de o kadar ahlaklı olurlar; onlar gökten inmediler, bizden çıktılar.

Durum bundan ibarettir, tercihler yapılırken ayaklarımız gerçek durumun üstünde olsun.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
397 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...