logo

14 Nisan 2019

İsrail şiddeti seçti


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

İsrail’de 9 Nisan’da gerçekleştirilen genel seçimlerde Likud Partisi 120 sandalyeden 36’sını kazanarak birinci çıktı. Trump’ın da desteğiyle Golan tepelerini işgal edeceğini deklere eden aşırı tutucu Binyamin Netanyahu beşinci kez İsrail başbakanı olmaya hazırlanıyor.

Bu demektir ki, İsrail’in Filistin mezalimi artan bir şiddetle sürdürülecektir…

Öyleyse şimdi aynı cümleyi bir daha kurmanın sırası gelmiştir: ölümü göze almış olanın karşısına ölüm tehdidiyle çıkmak, bir elinde kılıç tutan birinin öteki eline kalkan vermek gibi olur.

Öldürülmekten korktuğu için köşe bucak kaçan mı acınası durumdadır, ölüme meydana okuyarak bağrını ona açan mı?

Binlerce yıldan bu yana ömrü oraya buraya sığınarak geçmiş, sürekli, sığındığı mekândan kovulacağı hissiyle yaşamış, beni ne zaman katledecekler vehmiyle asabı bozulmuş, tüm dengesi altüst olmuş bir milletten bahsediyoruz… Birey olarak Yahudi değil söz konusu olan, bir millet…

Bu millet, sürekli sürgün hayatı yaşamayı kendine hayat tarzı haline getirmiştir. Bu hayat tarzı onun doğal hali olmuştur. Bu hayat tarzını avantaja dönüştürmenin ardına düşmüş görünüyor artık…

O, hiçbir yerde, hiçbir koşul altında kendini güven içinde hissetmemiştir. Sürekli, aynı tedirginliğin baskısı altında yaşamıştır.

Ne zaman başımda bir bomba patlayacak vehmi onun hayat tarzının arka yüzünü oluşturur.

Bu haliyle, acınası durumdadır.

Kendini tehdit altında gördüğünden kendisi de bir tehdit unsuru olarak görünmek istiyor: bu da onun dilemması…

Binlerce yıl dünyanın her tarafında sığıntı (sığınmacı değil, sığıntı) olarak yaşamış olan bu millet günün birinde bir araya gelerek yaşamaya karar vermişse, genlerine işlemiş olan bu öldürülme korkusunu üstünden hemen atması beklenmemeli. Belki tam tersi: belki derdim binbir iken bin beşyüz oldu zimmetinin ağırlığı geçerlidir bu durumda: dağınık halde yaşarken toptan imha edilme vehmi yoktu, şimdi böyle bir paranoyayla karşı karşıya…

Taşa, sopaya karşı kendini nükleer silahla koruma ve mücadele etme refleksini nasıl açıklamalı yoksa?

Türkçe bir deyim korkunun ecele faydası olmadığını söylüyor bize.

İsrail ahalisi kendi korkusunun tuzağına düşmüş bulunuyor. O tuzak onu amansız bir kısır döngüye sürüklüyor. Korktukça saldırganlaşıyor, saldırganlaştıkça uzak durmak istediği korkunun pençesinde debeleniyor…

Bir daha soruyorum: bu durumda acınası olan kim? İsrail ahalisi mi, Filistinliler mi?

Altını ıslatacak denli kendini korkuya kaptırmış olanın yüreğini ağzına getirmek için “beh!” diye seslenmek bile yeterlidir.

Gariban Filistinli, dişine kadar silahlanmış olan İsrail ahalisine sadece “beh!” dedi. O kadar… Şimdi ödü şeyine karışmış olan bu ödleğin paniklemesinin ceremesini çekmek de ona, Filistinliye düşüyor. Görüntü bu…

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
510 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...