logo

Kan dökme egzersizi


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Kan dökme egzersizi: adı uygarlık…

Batı dünyasına bakılırsa kan dökme aleyhine en keskin retorik orada geliştirilmiştir.

Ama dökülmemesi gereken kan kimin kanıdır?

Bir beyaz Amerikalıya bakarsanız, kara derili bir insanın kanı kırmızı mı yoksa kara mı diye test etmek için onun kanını dökmek mubahtır.

Keza Afrika’dan kaçırılan insan, kaçırmaya direnirse onun kanını dökmekte de sakınca yoktur.

Kaçırılan bir Afrikalı kendi dilini konuşursa, bir kara derili kadın bebeğine kendi dilinde ninni söylerse onu öldürmek, dilini kesmek caizdir.

Beş kuruşluk çıkar için birbirinin gözünü oymak veya onu çarmıha germek için başka gerekçe bulmaya gerek yok. Çıkarını korumak katl için bir başına yeter nedendir.

Yeryüzünün en barbar katliamları Avrupa ülkelerinde gerçekleştirildi.

İkinci Dünya Savaşı’nın 70 milyon kişinin hayatına mal olduğu söyleniyor. 70 milyon… Avrupa’da kaç ülkenin nüfusuna denk gelir bu rakam?

Bütün bunlar uygarlık adına yapılıyor. Avrupa uygarlığı kan-ölüm-ateş sacayağı üzerine yerleşmiştir.

Dostoyevski boşa söylemiyor: “İnsanın medeniyete kavuşmakla belki eskisinden daha iğrenç bir hal aldığı yüzde yüzdür. Eskiden hak uğruna kan dökülürdü; bunun için lüzum görülen kimseler rahatça temizlenirdi. Zamanımızda öldürmeyi suç saydığımız halde gene de kötülük yapmaktan kendimizi alamıyoruz. Hatta işi eskisinden de çok azıttık.” (Yeraltından Notlar, çev. Nihal Yalaza Taluy, MEB Y. 1963, s. 25).

Kimileri gibi soyut bir savaş karşıtlığı değil bizim tutumumuz. Savaşın nedeni ön almalı. Savaş ne için veriliyor? Bir hak uğruna mı? Bir hakkın tahakkuku mu ön alıyor yoksa çıkar mı?

Salt çıkar için bir savaş veriliyorsa, o, artık savaş olmaktan, savaş kavramı içinde mütalaa edilmekten çıkar zulme dönüşür… Öç de caizdir, o da insanın doğal yönsemesi cümlesindendir. Ama öç de zulme dönüştürülemez, dönüştürülmemeli. Adalet bir ölçüde de öç duygusunun yatıştırılmasına matuf bir girişimdir.

Halen yeryüzünü kaplamış olan fitne fesat ortamında çıkarılan kavganın mahiyetini yeterince kavramamız gerekiyor. En dibinde, kökeninde kimi ülkelerin başka kimi ülkelerin zenginliğini talan etmeye, sömürmeye dönük bir savaşım veriliyor. Böyle bir savaşımı haklı çıkarabilmek için insanın mantığını kanırtmak da yetmez.

Ama bu maksatla çıkarılmış olan savaşımı önlemek için gösterilen çabanın adı cihattır. İkisi arasındaki farka dikkat isterim.

Uygarlıktan ne anladığımıza bakmalı. Ne bekliyoruz uygarlıktan? Gözü dönmüşçesine kan dökmeyi mi, barışı mı?

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
437 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...