logo

20 Aralık 2018

100 Temel’e sevinsek mi, üzülsek mi?


D.Mehmet Doğan
m.dogan@gmail.com

Okunacak temel metinler meselesi maarifin, yani eğitim ve öğretimin; hatta talimin, terbiyenin, tahsilin, tedrisin… mühim bir parçasıdır. Dersi, ders kitabını aşan bir zihin dünyamız olmalıdır ve bu zihin dünyasını çöplüğe çevirmemek gerekir. O zaman şu sorulur: Ne okuyacağız? Bütün dünyada bunun cevapları vardır. Bizde ne ölçüde vardır? (Merak edenler Neden Klasiklerimiz Yok isimli kitabımıza bakabilir).

Millî Eğitim Bakanlığı 100 Temel Eser dönemine son vermiş! Haber bu. İlgililer bilir, ilk ve orta öğretimde gençlerimizin okuyacağı edebî eserler 2004’te tesbit edilmiş ve bu listeler halinde duyurulmuştu. Hatta bunun için İstanbul’a bir toplantı yapılmış, sağdan soldan edebiyatçılar, yazarlar, öğretim üyeleri bir araya getirilmişti. Bu toplantıda görüldü ki, bunun sağı solu yok, neredeyse yüzde doksan nisbetinde uzlaşma var. Sonra Bakanlık bir liste yayınladı. Bunun içinde toplantıda görüşülmeyen bazı kitaplar da vardı. Yine de şunu dedik: Bu geç kalmış hayırlı bir iştir, zamanla oturulur konuşulur, liste yenilenir.

100 Temel Eser’in asıl meselesi şu idi: Gençlere tavsiye edilen temel metinlerin sıhhati! “Kitabın sıhhati de neyin nesi?” diyebilirsiniz. Bu temel metinlerin herhangi bir müdahaleye maruz bırakılmamış, gerçek eserler olması. Belki yine de tam açıklayamadık: Türkiye’de temel metinler müdahaleye, hatta saldırıya açık. Gerekçesi dillerinin anlaşılamaması. Temel metin diliyle de klasiktir! Onun diline, kelimelerine müdahale edilmesi kabul edilemez. Bunun için sadeleştirilmiş, özleştirilmiş, metnine müdahale edilmiş eserler klasik olmaktan çıkar. Temel metin korunarak açıklamalar, lügatçeler eklenerek yayınlanabilir.

Peki ne oldu?

Yüzlerce yayınevi “100 Temel Eser serisi” yayınladı.

Her birinde aynı isimler geçiyor ama aynı isimli kitaplar metin olarak hayli farklı. Vermişler Ömer Seyfeddin’i, Refik Halid’i ehil olmayan kişilerin eline; sadeleştirmişler, özleştirmişler, hatta özetmişler!

Bir bakıyorsunuz koskoca kitap yüz, yüz elli sayfaya indirilerek temel eser olmuş! Tabii Bakanlığın 100 Temel eser damgasını vurmayı da ihmal etmiyorlar.

Böyle gayet kirli bir 100 Temel Eser piyasası oluştu.

Bizim teklifimiz şuydu: Temel metinleri Bakanlık yayınlasın veya Bakanlığın aslına uygunluğunu onaylamadığı eserler piyasaya sürülemesin!

Zamanın bakanı bunu külfet addetti. “Bakanlık yayıncılık yapmaz” dedi ve zaten MEB yayınevlerini kapattı…

Piyasanın 100 Temel Eser furyasına karşı “100 Temel rezalet” başlıklı yazılar yazdık. Nihayet Bakanlık aynı iktidarın daha önceki bir icraatını iptal etti. Edebilir mi? Eder, fakat alternatif ortaya koyarak.

Bakanlık şunu mu demek istiyor: Gençlerin temel eserler okumasına lüzum yok!

Haberdeki bilgi şu: “Milli Eğitim Bakanlığı, yaptığı yeni düzenlemeyle birlikte ‘100 Temel Eser’ kısıtlamasını da ortadan kaldıracak. Böylece öğrenciler anayasaya, yasalara ve milli eğitimin temel amaçlarına ters düşmeyecek, insan haklarına saygılı bütün eserlerden yararlanabilecek.”

Siz buna çözüm mü diyorsunuz?

Bu kargaşadır, anarşidir! Temel eserleri okutmaktan vazgeçmektir.

Doğrusu bakanlığın temel eserler meselesini gerçek anlamda çözmek için mesai sarf etmesidir. Bunu bekleyebilir miyiz? Göreceğiz!

Dil köşesi:

Bir başka haberde “Milli uçağa milli sertifika” müjdesi veriliyor. Yahu bu kelimenin Türkçesi yok mu? Var da kim uğraşacak. Şemseddin Sami, yüz küsur yıl önce “tasdikname” olarak karşılamış. Yüz yıl önce Hasan Bedreddin “şehadetname” karşılığını vermiş. Bunlar geçmiş büyük lügatçilerimiz. Yenilerden A. Çetin Ertürk “belge, diploma” diyor. Biz “berat”ı da ekleyebiliriz. Seç beğen al.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » »
Share
741 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...