logo

06 Ağustos 2019

Yeni icat bir devrim: Orman devrimi!


D.Mehmet Doğan
m.dogan@gmail.com

Orman kanunu” malûm da “Orman devrimi”ni yeni duyduk!

Ölümünden 70 yıl sonra bile yeni devrimlere vücut veren bir liderden bahsediyoruz. “Altın çağı” geride kaldı, fakat “altın devrimleri” sürüyor!

İşte son kayda geçirilen devrimi “Orman devrimi”.

Bu da neyin nesi?

Efendim Atatürk Orman Çiftliği’nin bir bölümü özel bir üniversiteye, daha ötesi bir bakanın ilişkili olduğu üniversiteye tahsis edilmiş…

Peşin söyleyelim: Ankara’nın göbeğinde bir yeşil alanın ne şekilde olursa olsun bu özelliklerinin kaybettirilmesi yanlış! Üniversite çok, böyle yeşil alan yok!

Üniversite yapacaksan, Ankara’da yer mi yok? Yıldırım Bayezid Üniversitesi Çubuk’ta. Neden Çiftlik’te olmasındı? Gazi Üniversitesi Çiftliğe komşu, neden yer darlığı çeksin?

Gelelim işin “kült” veya “tabu” tarafına! “Orman Çiftliği Atatürk tarafından kuruldu, bu yüzden asla ve kat’a dokunulmaz!”

Aklın, mantığın, ülke ve dünya gerçeklerinin dikkate alınmadığı bir dokunulmazlık, tabulaştırma söz konusu olamaz.

Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya geldiğinde Çankaya’da bir bağ evi tahsis edilmişti. Sonra bu araziye Çankaya köşkü yapıldı. Cumhurbaşkanlığı köşkünü bir Avusturyalı mimar, Clemens Holzmeister yapmıştı. Birçok bakanlık binası ve TBMM binası gibi. Çok sayıda devlet binasını tasarlayan Holzmeister’in Türkiye Cumhuriyeti’nin mimarî nisbetlerini belirlediğini söyleyebiliriz. En büyük bina Meclis’tir. Şeklen de olsa, sistemin merkezinde o vardır; hâkimiyet-i milliye esastır. Sonra Erkân-ı harbiye ve Millî Müdafaa vekaleti binaları gelir. Onları İçişleri bakanlığı takip eder…ve diğerleri… Cumhurbaşkanlığı binası, adı üstünde “köşk” mütevazı tutulmuştur. Bilen bilir, büyük kabullerin verilmesine müsait değildi. Turgut Özal, Süleyman Demirel dönemlerinde çeşitli ek yapılarla kullanılır hâle getirilmeye çalışılmıştır.

Günü geldi, Cumhurbaşkanlığı Çankaya Köşkü’nden taşındı, resmî törenlere, kabullere, daha müsait bir “Külliye”ye geçildi.

O zaman da aynı tantana çıkarıldı. Şöyle denilse, anlaşılabilir: “Çankaya köşkünün sembolik bir anlamı vardır. Cumhuriyet’in kurucusu burada ikamet etmiştir. Bu yapı da bu özelliğinden ötürü kullanılmaya devam edilmelidir.”

Dönelim orman bahsine: Ormanların korunması bir Cumhuriyet siyaseti değil, köklü bir devlet siyasetidir. Fatih Sultan Mehmet ormanlarından değil ağaç, dal kesilmesini dahi men etmiştir. Devlet Osmanlı döneminde de Cumhuriyet döneminde de ormanların korunması, işletilmesi konusunda tedbirler almıştır. Yani Cumhuriyet bu konuda da milat değildir. Orman teşkilatının kuruluş tarihine bakınız: 1839. Neredeyse Cumhuriyet’ten bir asır önce. İlk ormancılık öğretimi 1857’de başlıyor. Fakat bir zaman geldi ki, ağaç insandan önemli görüldü. Bir orman köyünde öğretmenlik yapmış birisi olarak, köylülerin ormancı, “işletmen” korkusunu çok iyi bilirim.

Osmanlılar kendilerini Selçuklu devletinin tabiî devamı olarak gördüler. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında bu toprakların Osmanlı geçmişi inkâr edildi. Daha ötesi, Osmanlı dönemi karalanarak Cumhuriyet yüceltilmeye çalışıldı. Artık bu tavrın savunulabilir bir tarafı yoktur.

Bir Ankaralı olarak Atatürk’ün (esasında Gazi’nin) Ankara gibi kurak bozkır şehrinde nasıl da bir Orman Çiftliği kurduğu hikâyesini hep şaşkınlıkla okurdum. Ankara bozkırın ortasında ama bağlarla bahçelerle çevrilmiş bir Anadolu şehri idi. Ankara merkezindeki evlerden fazla bağ evlerine sahip bir yeşil kuşaklı şehirdi. Şimdi “Yeni şehir” büyüdü ve bütün bağları bahçeleri yuttu son kalanlar Dikmen ve Balgat’tı, onlar da yok artık.

Peki bu “orman çiftliği” hikâyesi neyin nesi? Yani Orman çiftliği Atatürk’ün eseri değil midir?

Elbette bu hâli onun eseridir. Fakat Ankara’da “Orman Çiftliği”, Atatürk ana rahmine düşmeden önce de vardı! İşte 1872 Ankara Sâlnamesi’nden:

“Şehrin batı yönünden gelen ve o taraftaki bostanlardan büyük bölümünü sulayan İncesu Nehri dahi bir iki bin hayvanın otlanmasına kâfi olan çayırları sulayarak Orman Çiftliği ile Akköprü arasından sözü edilen Çubuk Çayı’na dökülür.”

En büyük devrim, “normalleşme devrimi”dir! Asıl olağanüstülük olağanda, devamda aranmalıdır. Fikrinizi kutsal niyetine Atatürk’ü filan bulaştırmadan savunun!

(KARAR)

Etiketler:
Share
364 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...