logo

Ya sizi kim affedecek?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

28 Şubat sürecinde..

AK Parti’nin ilk iktidar yıllarında..

Askeri vesayetin sözcülüğüne soyunan, kendisini gazeteci olarak tanıtan birisi var..

Saygı Öztürk.

Başörtü yasağının kaldırılamayacağını..

Kaldırılmasının hukuken mümkün olmadığını..

Aksi takdirde laik cumhuriyetin yıkılmış olacağını iddia eden..

O yönde askeri vesayetten gelen direktifler çerçevesinde haberlere imza atan, bir emireri..

Şimdi son aldığı görev, Yaşar Büyükanıt Paşa’sını, ahir ömründe vicdanen rahatlatmak..

Büyükanıt’ın ismi üzerinde hiçbir kuşku kalmadan ömrünü tamamlaması için zemin hazırlamak..

Büyükanıt’ın başörtü yasakçılığını unutturmak..

Eşi başörtülü bir cumhurbaşkanı adayına, TSK’nın izin vermeyeceğine dair yayınlanan 27 Nisan muhtırasını unutturmak..

Bunun için de..

Kendilerine bir malzeme buldular..

2005 yılındaki, provokasyon amaçlı derin bir bombalama olayında suçüstü yakalanan astsubaylar olayının iddianamesini hazırlayan dönemin Van savcısı Ferhat Sarıkaya..

Ferhat Sarıkaya, Şemdinli olayı ile ilgili, gerçeklerle uyumlu şekilde bombalamadan sorumlu astsubaylar hakkında iddianamesini hazırladı..

Derin yapılanmanın, iki astsubaydan ibaret olmadığını, olamayacağını doğru olarak tespit etti.

Ama..

Emniyetten kendisine gelen dosyada, yeterli belge olmadığı için..

Üst noktadaki bağlantılarla ilgili iddiasında biraz zayıf kaldı..

Bu sebeble de, Sarıkaya’nın Büyükanıt ile ilgili o iması, resmi makamlar tarafından hiçbir tarihte kabul görmedi.

İddianamenin anlatımında üçüncü kişi olarak ismi geçirilen Yaşar Büyükanıt, o tarihten sonra Genelkurmay Başkanı oldu..

Ama..

Sanki bir zarar görmüş gibi..

O tarihten sonra, derin yapılanma içinde yer almamış.. 27 Nisan muhtırasına imza atmamış gibi.

Genelkurmay Başkanlığı sıfatı ile, siyasi iktidara posta koyan bu kişinin temize çıkması adı altında..

Şimdi öyle bir oyun tezgaha konuluyor ki..

Derin yapılanmanın hâlâ Türkiye’de aktif olduğunu açıkça görmüş oluyoruz.

Nedir beni bu kanaate sevkeden?.

Emireri Saygı Öztürk vasıtası ile, Sözcü ve benzeri medya organlarında paralel şekilde oluşturulmak istenilen algı..

O algıya göre..

Ferhat Sarıkaya FETÖ’cüdür..

FETÖ’cülerin yaptıkları soruşturmaların tamamı, A’dan Z’ye iftiradır..

Şemdinli’deki bir kitapçının bombalanması olayı da iftiradır..

Oysa, Ferhat Sarıkaya, Fetö’cülerin etkisinde kaldığını samimi bir şekilde itiraf eden, 4000’den fazla hakim ve savcı içinde hiç kimsenin göstermediği cesareti gösterip, FETÖ’nün kendisine nasıl maaş verdiğini, Afrika’da kendisini korumaya aldığını anlatan, bu şekilde FETÖ’nün de derin ilişkilerini deşifre eden birisidir..

Sarıkaya’nın, FETÖ’nün icraatlarının deşifre edilmesinde ortaya koyduğu bu katkıya rağmen, başörtü karşıtı askeri vesayet kendisini hedef seçti..

Askeri vesayetin karizmasını çizdiği için, Sarıkaya linç edilmek istendi.

Hâlâ da edilmek isteniyor..

Bunun için de..

FETÖ hakkında en ciddi bilgileri veren bu savcı, önce HSK kararı ile ihraç ettirildi..

Şimdi de gözaltına alınıp, tutuklanması için yargıya baskı yapılıyor..

Bu amaçla da, emireri Saygı Öztürk, hasta yatağındaki Yaşar Büyükanıt ile görüşmüş gibi yapıp, “Asla hakkımı helal etmeyeceğim” dediğini aktarıyor..

Tam o noktada da bize sormak düşüyor..

FETÖ hakkındaki en samimi itirafları yapan..

Kendisinin ihraç edilmesinden sonra, Afrika’da barındırıldığını, kendisinin ve ailesinin geçiminin temin edildiğini..

Para yardımı yapanların isimlerini..

Sonrasında göreve iadesi için neler yapıldığını açık yüreklilikle anlatan Ferhat Sarıkaya’yı linç etmek isteyenler..

Önce kendilerini bir temize çıkartsınlar..

Örneğin Saygı Öztürk açıklasın..

17-25 Aralık darbe girişiminden sonra bile, Samanyoluhaber’de yaptığı programları kimlerle irtibatlı olarak sürdürdü?

Samanyoluhaber’in FETÖ’nün yayın organı olduğunu bilmiyor muydu?

Taa 2005 yılındaki bir iddianame hazırlanmasındaki konumu sebebi ile Ferhat Sarıkaya’yı linç etmeyi kafasına koyup, ondan vazgeçmeyenler, 2014’lerde, 2015’lerde, hatta 2016’ların ilk aylarında, hangi akla hizmet ederek, o örgütün yayın organında program yaptıklarını da bir izah edebilirler mi?

Saygı Öztürk’ü bir kenara koyalım..

Ya Yaşar Büyükanıt?

Kendisi Ferhat Sarıkaya’yı, son anında bile affetmeyecekmiş..

Ne yaptı ki Ferhat Sarıkaya, Yaşar Büyükanıt’a?

Genelkurmay başkanlığını mı önledi?

Askeriyeden ihracını mı sağladı?

Hiçbir şey..

Ama Yaşar Büyükanıt, bu ülkede binlerce üniversiteli kız öğrencinin okuldan kaydının silinmesine sebep oldu..

Bu ülkede cumhurbaşkanlığı seçiminde, iç savaş çıkartacak bir muhtıraya imza attı..

Bu ülkede, dindar insanların ikinci sınıf gibi görülmesine zemin hazırlayan uygulamalara imza attı..

Bu yönde tehditlerde bulundu..

Bu zulümlerin mağdurları, acaba Yaşar Büyükanıt’ı affederler mi?

Tıp fakültesinin 6. sınıfından kaydı silinen kız öğrenciler, Yaşar Büyükanıt’ı, affederler mi?

Affedebilirler mi?

Lütfen beyler..

Herkes haddini bilsin..

Bu ülkede, askeri vesayetin mimarı olan isimleri, pir-u pak gösterme çabasından vazgeçin..

Bu ülkede FETÖ diye bir örgüt var ise..

Ki var..

Bunun en büyük müsebbiplerinden birisi, o örgütü TSK’da yapılandıranlardır.

Bilerek veya bilmeyerek, TSK’da 300 generalden 150’sinin FETÖ’cü generalden oluşmasına seyirci kalanlardır..

Bu seyirciler, şimdi kalkıp, kendilerine günah keçisi olarak buldukları bir savcının tepesine binerek, “affetmiyorum” söylemi ile, kendilerini mağdur gibi göstermesinler..

Siz mağdur falan değilsiniz..

Siz, faillerle birlikte faillersiniz..

Sizin, FETÖ yapılanmasında suçunuz, Ferhat Sarıkaya’nın suçunun yüz bin katıdır..

O kendi başına bir savcı..

Başından geçenleri samimi şekilde anlattı.

Ya sizler?

Sizler, başörtü yasağını, kimden aldığınız emirlerle bu ülkenin başına bela ettiğinizi açıkladınız mı?

İtirafta bulundunuz mu?

Hayır..

O zaman tekrar soralım: “Sizi kim affedecek?”

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
256 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...