logo

Türkiye’yi umursamadan infaz emrini veren kim?


Mustafa Karaalioğlu
m.karaalioglu@gmail.com

Her geçen gün ve ortaya çıkan her gelişme Suudi Arabistan Konsololuğu’nda bir cinayet işlendiğini ve bunun da affedilemez olduğunu ortaya koyuyor. Cinayet, tekrar tekrar konuşulup tartışıldığında, her defasında aklın almayacağı bir yere gelip dayanıyor. Cemal Kaşıkçı olayı bu yüzden dünya bir araya gelse kapatılamaz bir vahşetin adı olmuştur.

Affedilemezliğe cinayetin vahşetinden başlayalım… Bir gazeteci, fikirlerinden dolayı nasıl olur da infaz edilebilir? Kaldı ki sözkonusu kişi gazeteci ya da düşünce insanı veyahut da siyasetçi bile olsa ve de gerçek anlamda bir rejim muhalefeti yapsa bile nasıl infazına hükmedilebilir?

Dünyanın çivisi çıktı tamam; ama bu kadar değil. Devletler apaçık, göz önünde, canlarının istemediği bir kişi yok edemezler. Böyle bir hakları yoktur.

***

Gelgelelim ikinci affedilemezliğe… Suudi yönetimi böyle bir infazın Türkiye topraklarında yapılabileceğine hangi düşünceyle karar verdi acaba? Türkiye’nin bu işlere ses çıkarmayacağını mı düşündüler? Ya da ‘yaparız olur, kim ne karışır’ mı dediler? Bize hiç mi saygı duymuyorlar? İnfaz emrini veren ve bunun Türkiye’de yapılmasını umursamayan cesareti sorgulamak en tabi hakkımızdır. Soruşturma ve takip bu cevap alınana kadar devam etmek zorundadır.

Dolayısıyla, cinayetin Suudi Arabistan devleti içinden kendini bilmez bur grup tarafından işlendiğine dair yayılan hava boşunadır. Böyle bir eylem hiçbir kendini bilmezin cesaret edebileceği türden iş değildir. “Kendini bilmezler” bile, bir başka ülkede yapılan infazın faturasını ödemek zorunda kalacağını bilecek kadar kendini bilir. Üç uçakla kalkıp birkaç saatte işini bitirip geri dönecek ve bütün kameralara takılacak kadar açıktan ve rahat davranamaz. Adli tıpçıdan askeri personele kadar hazırlıklı bir ekiple hareket etmez, vs.

Belli ki bu karar ve infaz legal devlet mekanizmasının ürünüdür. Suudi Arabistan devletinin hepsi infazı bilmiyor olabilir ama bir yetkili bilse yeter ki bu olayda birden fazlasının bildiği aşikardır.

Dünya da meseleyi böyle görüyor. Şimdiden Veliaht Prens’e ağır bir fatura çıkarıldı bile… Ne var ki Türkiye için bir prensin ya da Suudi devletinin kritik edilmesi yeterli olamaz. Ortada bir cinayet var ve bunun hukuki sonuçları olmak zorundadır. Bu noktada, ABD’nin ne dediği, ne yapacağı veya yapmayacağını da ikincil önemdedir.

Bununla birlikte Türkiye’nin Suudi Arabistan’la köprüleri atması beklenemez. Ancak, Suudi yönetiminin olaya karışanlarla ilgili tatmin edici bir karar alması ve uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye’nin yapabileceği yargılamalara imkan tanıması şarttır. Böyle bir tavır hem Suudi Arabistan’ın dünyada yerle bir olan imajını onarma yolunda işe yarar hem de Türkiye’nin itibarını kurtarır.

Geçiştirmek, zamana yaymak, üstünü örtmek veya masa başı senaryolarla infazı küçültmeye çalışmak ise beyhude çabadır. Çünkü o eşik daha ilk gün geçildi. Eğer her şeye rağmen bu yol tercih edilirse de üçüncü affedilmez iş de bu olur. Örtbas ve geçiştirme, iki ülke arasında kapanmaz bir yara açacağı gibi, dünyanın gözü önünde savunulması güç bir ayıptan başka bir sonuç doğurmaz.

(KARAR)

Etiketler:
Share
411 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...