logo

15 Kasım 2019

Trump neleri sulandırdı?


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Erdoğan-Trump zirvesi üzerine iki tahminimden biri tuttu.

Baş başa görüşmeye, programda yarım saat ayrılmıştı. Bir saat 15 dakika süreceğine dair gazeteden bir arkadaşla iddiaya girdim. Ve bu bahisten bir Casio Retro kazandım.

Çocukluğumun fenomen Japon saat markasıydı Casio. Ucuz ve popüler eski modellerini yeniden üretiyor. Son yıllarda tekrar moda olan o modellerden birinde gözüm vardı. Dakikası dakikasına bilerek ben ödülü hak ettim, kaybedense teselli ikramiyesi olarak tecrübe kazandı. Mahcubiyetten saklanıyor, istemediği için adını yazmıyorum.

Oysa öbür tahminimde de ben fena yanıldım.

Aslı Aydıntaşbaş bir tivitinde, senatörlere Beyaz Saray’da verilen randevunun bizim heyetin ziyaret süresiyle çakıştığını paylaşmıştı.

Belli ki Trump’ın kafasından, senatörleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’la buluşturmak geçiyordu. Kongre’de Erdoğan karşıtı son kampanyaların başını çeken Lindsey Graham da aralarındaydı. Parlak bir fikir miydi?

Bence iyi denemeydi. Riskini almaya değerdi. Ama ateşle barutu yan yana getirmeye benziyordu. Tatsız bitebilirdi de…

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a avantaj sağlayan bir yüzleşme havasında geçti.

Amerikan tarafı, Barış Planı Harekatı’nın hedefinden yine ‘Kürtler’ diye söz etti. Tepki ve eleştirilerini münasip dille, diplomatik adap içinde tekrarladılar.

Cumhurbaşkanı ise ‘Kürtler’le ‘terör örgütünün Suriye kolu YPG’ arasındaki ayrımı bir daha anlatma fırsatı buldu.

Senatörlerle ya da yönetimle görüş ayrılıklarını gidermedi gerçi. Taraflarda bir kanaat değişikliğine yol açmadı bu karşılaşma. O yönde bir işaret yok.

Yine de tezlerin çatışmasından bir patlama çıkmadı, ortam elektriklenmedi, kötü senaryo yaşanmadı.

Bilakis, basın toplantısında Trump’ın ağzından espri ve ironi kılığında gazetecilerin başına patladı gerilim. Hiç umar mıydınız!

Sakındığı bütün lafları, soru soran misafir gazeteciler üzerinden sokuşturdu.

Evsahibi Başkan’ın, manalı gülücüklerle güya yumuşatarak yaptığı kaba göndermeler, yakışıksız ve alaycı imalar yenilir yutulur cinsten değildi.

İnceden yerme, aşağılama sanatındaki maharetini Sabah yazarı Hilal Kaplan üzerinden konuşturması, her şeyin önüne geçti.

Varsa yoksa…Trump nasıl ‘yandaş’ demeye getirdi, ne biçim ‘gazeteci olduğundan emin misin, memur olmayasın’ diye alaya bozdu, nasıl da anladı, rezil etti bıraktı…

Zirvenin aradaki keskin ihtilafları çözüp çözmediğini, olumlu ve verimli görüşmenin somut ne sonuçlar verdiğini, başarılı geçip geçmediğini meyveleriyle tartışacakken dikkatler başka yöne kaydı.

Şimdi, Trump’ın şov performansını tartışıyoruz. Kamuoyunu eğlendirerek oyalamayı beceriyor, daha boş meşgaleyle saptıramazdı.

Ankara’yla Washington’u karşı karşıya getiren, ilişkileri inceldiği yerden kopacak kadar geren kriz konularını unutturarak zor günü kurtardı bile. Sonrasına Allah kerim, planlanır kıvrak bir hınzırlık…

Baştaki açıklamalarında, Erdoğan’ın bütün rahatsızlık bildirimlerine rağmen Trump, bildiğini okudu. ‘Konuştuğu Kürtlerin de ateşkesten memnun kaldığı’ gibi laflar etti.

Sondaki basın toplantısında da pozisyonundan dönmedi. ‘General Mazlum’la çalıştıklarını’ söylemeye devam etti, ezberinden şaşmadı.

Cumhurbaşkanı, giderken çantasında ne götürdüğünü muhataba duyurduğu, aynı serzenişi orada da yinelediği halde…

Rusya da ABD de YPG’yi güvenli bölgeden çıkarma sözlerini tutmamıştı. Mutabakatın gereğini yerine getirmemişlerdi.

Türkiye’yi durdurdukları için YPG’den uzatılan teşekkürleri çekinmeyip kabul etmişlerdi bir de.

Yine de ‘ey’ ihtarını onlardan esirgeyip Avrupa’ya çekerek gitti Erdoğan.

En azından Trump, kıymetini bilip sözünü tutacak mıydı? Cıvıtarak geçiştirmese öğrenecektik ama nerede!

(KARAR)

Etiketler:
Share
406 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...