logo

14 Eylül 2019

Suud dışişleri bakanından Güney Kıbrıs’ta yanlış nispet


Yasin Aktay
y.aktay@gmail.com

Suudi Arabistan (SA) Dışişleri Bakanı el-Assaf üç gün önce Güney Kıbrıs Rum kesimini ziyaret ederek mevkidaşı Hristodulidis ile bir araya geldi.

“SA bağımsız bir ülke, istediği ülkeyle istediği temasta bulunur, istediği ilişkiyi kurar” denilerek geçiştirilebilecek bir ziyaret değil bu. Hem iki ülkenin kendine özgü konumları hem de bu ziyaret esnasında söylenenler bu ziyaretin doğrudan Türkiye’yi hedef alan, Türkiye’ye mesaj vermeyi gözeten bir ziyaret olarak anlaşılmasını sağlıyor.

İki ülkenin konumu derken, başta Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum kesimiyle olan ilişkisi belli. Türkiye, Ada’da bir garantör ülke olarak Türk kesiminin haklarını savunuyor. AB’den aldığı haksız güç ve destekle Rum kesimi ise ada üzerinde tek hak sahibiymiş gibi tasarrufta bulunuyor ve bu arada Doğu Akdeniz’deki yeraltı kaynaklarını başta İsrail olmak üzere istediğiyle istediği şekilde paylaşma peşinde.

Ona bu cesareti birileri vererek kışkırtanlar belli.Neticede Türkiye bu alanda bir hak mücadelesi yürütüyor, kimsenin toprağında, kimsenin hakkında gözü yok. Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesi bütün adaya aittir ve KKTC’yi yok sayarak GKRY bu bölge üzerinde tek hak sahibiymiş gibi davranamaz.

GKRY’ye bu cüretkarlık konusunda gaz verenler arasına şimdi bu ziyaretle SA’nın katılması oldukça tuhaf, çünkü konunun SA’yı ilgilendiren hiçbir tarafı yok, onun bu denkleme katılmasıyla ne Rum kesimine kazandıracağı bir şey var ne de Türkiye’ye verebileceği bir zarar da var. Ancak bu denkleme bu şekilde katılmakla tarafını belli etme derdi taşıdığı anlaşılıyor ki, tuttuğu taraf ona sadece çok şey kaybettirir hiçbir şey kazandırmaz.

Güney Kıbrıs’ı ziyaret eden ilk Suudi Dışişleri Bakanı olan Bakan Assaf’ın bu ziyaretinin zamanlaması elbette bu ilişkiler bağlamında oldukça anlamlı. Bu arada SA’nın Güney Kıbrıs’taki ilk büyükelçisi Halid Muhammed Al Sharis de geçen hafta GKRY Lideri Nikos Anastasiadis’e güven mektubunu sunmuştu.

Bakanın mevkidaşıyla buluşmasında açıkça “Türkiye’nin Akdeniz’deki yasa dışı faaliyetleri karşısında baş müttefiklerimizden Güney Kıbrıs’ın yanındayız. Askeri iş birliğimizi artıracağız” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

SA’nın şu anda İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanı olmak gibi bir özelliği var. Önceki dönem başkanı Türkiye idi, şimdi SA. Elbette bu başkanlık, üstüne SA’nın Hadimu’l Haremeyn olma konumu eklendiğinde, hep birlikte İslam dünyasının meselelerine karşı daha sorumlu davranmasını gerektiriyor. Ne yazık ki İslam dünyasının meselelerinin ne olduğu ve bunların çözümü konusunda hiçbir çabasını ve arayışını göremediğimiz SA yönetimi, bilakis bütün İslam dünyasında işleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmekten başka bir şey yapmıyor.

Bu durumu değerlendirmek için davet edildiğim TRT Arapça’daki yayında SA’nın İslam dünyasının en önemli ülkelerinden biri olarak kendisinden beklenen ve beklenmeyen davranışlar olduğunu söyledim. Mesela bu hareketin SA’nın ne mevcut konumu ne tarihsel sorumluluğu ve ne de bir devlet olarak büyüklüğüyle bağdaşan hiçbir rasyonalitesinin olmadığını anlatmaya çalıştım.

Bu sözlerim kanal tarafından bir twitter mesajında video ilavesiyle paylaşılmış. Mesaj kısa süre içinde bir milyona yakın bir izleyiciye ulaşmış, son baktığımda üç bine yakın kişi altına yorum yazmış. Yorumların neredeyse tamamı tek bir kanaldan talimat almış gibi, aynı ağızla saldırıyor.

Mesajların ne kadarı resmi söylemi yansıtıyor? Hepsini ayıklama şansım da vaktim de tahammülüm de yok. Bir kaçına baktığınızda zaten hepsi birbirinin kopyası. Ama bir çoğu bu ziyareti sanki Türkiye’ye Katar, İran ve Kaşıkçı meselesi dolayısıyla Türkiye’nin siyasetine nispet olarak gördüğü anlaşılıyor.

SA’nın Kıbrıs’la yaklaşmasını Türkiye’nin Katar’la ilişkisiyle aynı gören yaklaşım tabii ki çok hasta bir yaklaşım ve Türkiye’nin herkes için, hatta SA için bile hayırlı olanı istediğini hala görmeyen talihsiz bir yaklaşım. Katar ile Türkiye arasında zaten mevcut olan bir askeri işbirliği anlaşması Katar’a karşı yürütülen kuşatmada onu koruma sorumluluğunu yerine getirmeyi gerektiriyordu. Türkiye’nin Katar’la bu ilişkisi SA ile ihtilafından çok önce kurulmuştu. Üstelik bunu yapmakla Türkiye aslında SA’yı da büyük bir hataya düşmekten kurtarmış oldu. Ne yazık ki bu aşamada bile hala anlaşılmış değil. Ama eninde sonunda onlar da anlayacaktır.

Kaşıkçı meselesinde ise Türkiye kendi topraklarında işlenmiş bir cinayetin sorumlularını talep etmektedir. Türkiye bütün dünyanın gözü önünde kendi topraklarında işlenmiş bu korkunç cinayetin gerektirdiği adaleti kimseye ikram etme hakkına da imkanına da sahip değildir. Kimse de bunu Türkiye’den bekleme hakkına sahip değildir.

Ucu kime kadar gidiyorsa, sorumluları en objektif şekilde bulup yargı önüne çıkarmanın peşinde olmak Türkiye için sadece bir hak değil, bir sorumluluktur da. Türkiye’yi bu sorumluluğunu yerine getiriyor diye bir hasım olarak konumlandıranlar bir şey kazanmaz çok şey kaybeder. Adalet her zaman ihya eder, öldürmez, kendimizin veya yakınlarımızın aleyhine bile olsa..

Hele bütün bu ilişkiler bağlamı içinde, durumu daha da düzeltme arayışı içinde olması gereken SA’nın Katar ve Kaşıkçı meselesinde nispet olsun diye Güney Kıbrıs’a yaklaşımı, her şeyden önce nispeti bile yanlış kurduğunu gösteriyor. Böyle bir nispetin Rumlara verebileceği bir şey olmadığı gibi Türkiye’den alacağı bir şey de yok. Olan sadece SA’nın zaten yıpranmış konumuna olur.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
327 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...