logo

17 Kasım 2019

Sofrayı melekler mi beklermiş?


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Gülliver Cüceler Ülkesinde. Ne zaman okuduğumu bile hatırlamıyorum. İlkokul yılları olmalı.

Gülliver’in bir saati var.

Liliputlular, o saatin, Gülliver’in tanrısı olduğunu düşünüyorlar.

Neden öyle düşünüyorlar?

Çünkü Gülliver Liliputlulara, “Ona bakmadan hiçbir işe başlamam” gibi bir laf etmiş.

Benim aklımda öyle kaldı.

Şimdi kitabı bulup cümlenin aslı nasıldı diye kontrol etmem imkansız.

Gülliver’i 1968 yılında okuduysam, akıllı telefonlar da internetle birleşerek 2000’lerin başında piyasa girdiyse, demek ki akıllı telefonla tanışmamıza 30 küsur yıl var.

Akıllı telefon piyasaya girdikten sonra…

Akıllı telefonlarla, anatomimizin bir parçası olacak kadar bütünleştikten sonra.

Biz insanlar, ‘sanal alem’in bir uzantısı haline geldikten sonra.

Hep hatırladım, Liliputlar’ın Gülliver’in saati için yaptıkları yorumu.

Duru, bozulmamış bir bakışla bakıldığında tapınmaya mı benzer akıllı telefonlarımızla ilişkimiz?

2000’lerden sonra, sanal alem büyük bir hızla ‘gerçek alem’in yerini aldı.

Paylaşıyoruz, öyleyse varız.

Güzel laf değil mi? Çok paylaşımcı.

Yanlış seçilmiş, yanıltıcı.

Paylaşmıyorsun ki… Gösteriyorsun.

Çarşıdan aldığı öte beriyi komşum görürse imrenir, günahta kalırım diye kese kağıdına sardırmaya özen gösteren insanlar vardı.

Şimdi, imrenileceğini ümid ettiğimiz her şeyi ‘göstermeye’ özen gösteriyoruz.

Bunun adına da ‘paylaşmak’ diyoruz.

Böyle bir alemdeyiz.

Büyük bir hızla o alemin bir parçası… Hem parçası hem hizmetkarı oluyoruz.

Peki bu durum, günlük hayatımıza nasıl yansıyor?

İyi bir gözlemcinin gözleriyle bakıldığında nasıl görünüyor?

Mesela bir hikayecinin?

Fatma Barbarosoğlu’nun ‘Mutluluk Onay Belgesi’ (Profil Kitap) bu sual için güzel bir cevap oluşturuyor.

Sanki bir ‘kırılma anı’nı görüntülüyor Barbarosoğlu’nun hikayeleri.

‘An’ dediysem, alemin ömrüne kıyasla ‘an.’

‘Eski dünya’ ile ‘yeni dünya’nın bir arada göründüğü son dönem.

Alemin ömrüne kıyasla ‘an’ kadar bir süre değil mi?

Bütün hakikiliğiyle hayatın kendisi ve bütün pervasızlığıyla, o hakikiliği hırpalayarak, itip kakarak yerine geçen sanallık.

‘Sanal’ isminde ‘sanmak’ var.

Yalan gibi görünüyor. Bir ‘aldatma’yı içeriyor.

Aldatmayı içerdiğine göre, ‘aldanma’yı da içeriyor.

Hayatın kendisi oldukça mahcup, fazla direnemez, yerini terk eder yakında. Sanal, gerçeğin tahtına kurulur.

Bunlar, Barbarosoğlu’nun hikayelerinin bana düşündürdüğü şeyler.

‘Cennetlik Arkadaşımız İçin Plaket Töreni’ndeki İhsan’lardan kaç kişi kaldı ki?

Ama ‘Yumruk Yumruğa’daki yumruklu kadın konuşmacılar ve selfi çeken kırmızı başörtülü kadınlar hızla çoğalıyor.

Aynı şeyin erkek versiyonları da çoğalıyor.

‘Caminin İçinde Güneş Gözlükleri İle Oturan Kadın’ın dramı son zamanlarda maalesef çok yaygınlaşan bir kadın cinayeti hikayesi.

Aynı zamanda bir ‘selfi’ faciası.

Ama sanki Barbarosoğlu’nun hikayelerindeki ‘esas kişi’ler Mahinur Hanım gibiler.

‘İçimdeki Sazlar Başka Söz Başka’ Haziran’da çıkmış.

Kitap gelince, yazarına da itimad ediyorsan, okursun.

Ben de öyle yaptım.

‘Sanal olan’ın gerçek hayatı kurcalamaları bu kitapta da devam ediyor.

‘Sofrayı Tutan Melekler’de mesela.

Boyuna fotoğraf çekip paylaşan Buse’nin anneannesinin “Sofrayı bekleyen melekler yoruldu” sözünü umarsız bir itiraz gibi bir kenara koyuyorum.

‘Yarım Peçete’yi unutamam. Okurken cimri enişteye ben de kızdım. Hikayenin sonunda ben de mahcup oldum.

‘Şarkıların yüklendiği geçmiş, kimine ağır kimine hafif.’

Şarkıların izini ben de sürdüm.

“Elbette geçmişin hatırası son nefese kadar şimdiki zaman olarak kalır.”

Fatma Hanım bu cümleyi Barbara Cassin’in ‘Nostalji’ kitabından almış.

Yaşım gereği, ‘laklak modası’nı da çok iyi biliyorum.

Barbarosoğlu’nun hikayelerini okurken çiçeklerden, insanların kıyafetlerinden, oturup kalkışlarından bahsederken girdiği ayrıntıların daima dikkatimi çektiğini de ilave edeyim.

Şiirle aram daima iyidir.

Hikayeyi (veya öyküyü/bu iki kelimenin edebiyatçılar arasında tartışma konusu edildiğinin farkındayım) biraz ihmal ettim.

Daha çok zaman ayırsam iyi olacak.

(KARAR)

Etiketler:
Share
406 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...