logo

Şiddetsizlik adına, umudun hatırına…


Mustafa Karaalioğlu
m.karaalioglu@gmail.com

Toplumun içinde bulunduğu ruh halini anlamak veya değişimi ölçebilmek kolay değildir. Milyonlarca insan, milyonlarca hikaye, birbirinden farklı milyonlarca psikolojik faktör aynı anda devasa bir mekanizma halinde çalışırken aksaklıkları görebilmenin zorluğu vardır. İşler kötüye gidiyor veya insanlar mutsuz gibi genel yargılar doğru yönü işaret etmekle birlikte çoğu kez sıradan hali ifade eder. Kötü gidişat denilen şeyin bir sınır vardır ve genel olarak insanların bundan çıkabilme umudu da var demektir.

Art arda yaşanan toplu intiharlar (Fatih, Antalya, Bakırköy) ve zaman zaman şahit olduğumuz ve son iki günde de peşpeşe gelen (İstanbul, Isparta) katliam haberleri toplum psikolojisiyle ilgili kanaatleri bütün istatistiklerden daha sarsıcı şekilde tanımlıyor. Bir yanda umutsuzluğa teslim olanlar, öte yandan şiddet dışında çözüm bilmeyenler…

Bütün olup bitenlerin arkasındaki sebepler kesinlikle birinci derecede önemlidir. Derinleşen ekonomik problemler, sosyal baskı ve dayanışma eksikliği, medya görünürlüğü ve kişisel hatalar vesaire… Trajedi bazen hiçbir sosyo-ekonomik gerekçe olmaksızın ortaya çıkar. Dolayısıyla, tek tek herhangi bir vakanın önüne geçebilmenin yolu gayet tabii bu sebepleri ortadan kaldırmaktır. Ölüme veya öldürmeye varan o cinnet aşamasına ulaşmadan insanları tutabilmek her vakanın birinci çözüm yoludur. Ne yazık ki bu zordur ve ne yazık ki hayat ne kadar kötü olsa da her zaman bir çıkışın bulunabileceği duygusu her insanda aynı yoğunlukta olamıyor. Veya en kötü yolu seçen herkesin çevresinde onu alıkoyabilecek bir dayanışma bulunamıyor.

Zor zamanlarda toplum başkasının derdine daha fazla sağırlaşıyor, daha fazla görmezden geliyor veya umursamazlık artıyor. Her zihinde ayrı ayrı büyüyen ‘Benim derdim bana yeter’ duygusu duyarlılığı azaltıyor.

Evet, ne yazık ki çok fazla intihar ve katliam vakası var. Böyle meseleleri konuşmak az ya da çok sıradanlaştırmaya yol açtığı için bir derttir ama konuşmamak da başka derttir. Aynı umutsuzluk ve aynı cinnet halinde olanlara mesaj ulaştırmak gerekir. Medyanın duyarlılığı elbette önemli ama bütün geçmiş tecrübelerden biliyoruz ki sadece bu kadarı ölümleri önlemek için yeterli değil. Medya aracılığıyla doğru ve etkili mesaj vermenin bir yolunu bulmak gerekecek.

Temel sorunları çözebilmek kolay değildir ancak umutsuz kitlelere mesaj verebilecek, söz dinletebilecek ve en azından kafalarını karıştıracak bütün uzmanlıkların konuşması bugün mutlaka zarurettir. Toplumun ruhuna, kalbine ve aklına hitap edebilecek, sözü dinlenen otoritelerin seferberlik zamanıdır. “İnsanlar üzerinde bu çapta moral verecek otoriteye sahip kim kaldı ki?” sorusu da zihnimi kurcalamıyor değil ama elde ne varsa artık…

Adı ve içeriği ne olursa olsun her türlü gerilimi azaltmayı deneyerek başlayabiliriz. İnsanların en yakıcı meseleleri bile birbiriyle konuşabildiği bir zeminin her meseleye faydası olacaktır. İnsani değerleri yükseltmenin zamanıdır. Duyarlılığı, empatiyi, dayanışmayı ve başkalarının derdine kulak kesilme duygusunu geliştirmek, hiç olmazsa artan gerilim seviyesini düşüren ve şiddetsizliği teşvik eden bir atmosfer yaratacaktır.

(KARAR)

Etiketler:
Share
776 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...