Son Dakika
Ağrı’da bir askerimiz şehid..
Adı Zekeriya Altunok..
Daha önce polis imiş.
KHK ile ihraç edilmiş.
OHAL Komisyonu’na müracaat etmemiş.
7 Temmuz 2017’de tutuklanmış..
24 Aralık 2017’de Resmi Gazete’de yayınlanan KHK ile görevinden ihraç edilmiş.
16 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye olmuş, bilahare Yargıtay bozması ile “ceza verilmesine gerek olmadığı” kararı ile aklanmış, vatani görevini ifa için askere gitmiş.
Ve askeri görevini ifa ederken, PKK’nın attığı roket ile şehid olmuş.
Algıyı hemen oluşturdular..
“Polis iken KHK ile sorgusuz sualsiz atıldı, askerde iken şehid oldu..”
“Polislikten atacak kadar önemli bir suçu var ise, askerliğe niye aldınız?” ile..
“Bunun hesabını kim verecek, daha kaç mağdur var?” ile devam ettiler..
Bunlarla bitmedi sorgu…
“AK Parti’nin zulmü arşa dayandı.. KHK ile haksız yere atılan binlerce insan mağdur.. İnsanlara zulmediliyor.. Ama o zulmedilen insanlar ise, canlarını vererek, vatanperverliklerini ispat ediyor..” söylemi geliştirildi..
Bunun bir adım ötesinde..
“KHK’lıların çoğu zaten masum insanlar. Onların bir suçu yok.. AK Parti, menfaati çatıştığı için on binlerce insanı attı” denildi. Denilmeye devam ediliyor.
Bu söylemleri AK Parti’nin dışındaki hemen herkes kullandı..
Şehadet haberini siyasi bir ranta çevirmek isteyen CHP’liler bu söylemi kullandı..
Daha net söyleyelim..
Zekeriya Altunok’u şehid eden PKK’lılar için “terörist” tanımını yapamayan milletvekillerine sahip CHP’liler, bu şehadet haberini istismar ettiler..
Askerimizi şehid eden PKK’lıları, gazetelerindeki haberlerde “gerilla” olarak tanıtarak öven, PKK’nın uzantısı PYD’nin terör örgütü olmadığını açıkça savunan Cumhuriyet gazetesi, şehide sahip çıkıyor gibi yaparak, bu konuyu istismar etti.
Zekeriya Altunok’un şehid olmasına sebeb olan saldırıyı yapan PKK’lıların siyasi partisi HDP’ye oy verilmesi gerektiğini yazan Emin Çölaşan’ların, Uğur Dündar’ların, Bekir Coşkun’ların Sözcü’sü; “Bu vebal kimin” manşeti ile konuyu istismar etti.
HDP ile (Yani PKK ile) birlikte hareket ederek, Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul’a başkan seçtiren İyi Partililer bu şehadeti kendi çıkarları için kullandı..
Birçok ilde belediye başkanlığı seçiminde HDP’lilerin (Şehidi vuran roketi ateşleyen PKK’lıların desteklenmesini istediği HDP’nin) adaylarını çekerek dirsek teması yaptığı Saadet Partililer, bu şehadeti kullandı..
Hatta CHP ittifakı ile TBMM’ye giren SP Konya Milletvekili Abdülkadir Karaduman, “Bu KHK ile ihraç edilen, terörist ilan edilecek kadar tehlikeli, şehit olacak kadar vatansever olan Burak Zekeriya Altınok’un yaşadığı zulmü …” diye cümleler kurdu..
Ahmet Davutoğlu’nu destekleyerek, “Tayyip Erdoğan’a bir çelme takabilir miyiz”in rüyasını yaşayan Ahmet Taşgetiren, “KHK ile atılmış, 16 ay hapis yatmış, beraat etmiş… tabii görevine dönememiş. Sonrası askerlik ve şehadet…
N’oldu şimdi? Mesela böyle bir olay Türkiye için ne anlam ifade eder?” ifadeleri ile FETÖ’nün Türkiye’ye yaptığı ihanetlerin üstünü örtmeye çalışmış..
Hiçbirisi şunu diyememiş..
“Zekeriya Altunok’u şehid edenler, PKK’lı teröristler.. (FETÖ’cü teröristler ihtimalini de akılda tutalım.)
Bu PKK’lı teröristlerle işbirliği yapanlar bizleriz.. ..
Ya, ‘PKK terör örgütü değildir’ diyen milletvekiline sahip olduğu için.. (Bakınız Sezgin Tanrıkulu.. CHP milletvekili)
Ya, Kandil’in talimatı ile hareket edenlerle kol kola girdiğimiz için.. (Bakınız, AK Parti’ye kaybettirmek için, HDP ile işbirliği yapan ve onlarla dolaylı ve direkt ittifak yapan İyi Parti yönetimi, Saadet Partisi yönetimi, AK Parti’ye seçim kaybettiren Ekrem İmamoğlu’nu anında kutlayan Ahmet Davutoğlu’lar, Abdullah Gül’ler..)
Bu PKK’nın saldırısında, bizim de günahımız var.”
Hiçbirisi bunu diyemediler..
Bir şehid üzerinden, Tayyip Erdoğan’a yüklendiler..
Peki gerçek ne idi?
Siyasi iktidarın, devletin hiç mi kusuru yoktu, Zekeriya Altunok olayında?
Ben gerçeği anlatayım.
Çarpıtılan bilgilerin gerçeğini aktarayım.
Takdir sizin..
Tayyip Erdoğan’ın, “Allah bizi affetsin. Milletimiz bizi affetsin” diyerek, FETÖ’ye karşı aldandığını itiraf ettiği gibi..
Bizlerin de, “Şu Balyozcular, Ergenekoncular dindarlara baskı yapmasaydılar, din kisvesi altındaki bu CIA memuru gibi hareket eden FETÖ’cülerle, dershane tartışması öncesinde dahi yan yana durmazdık. Hatalıyız, hatamızı dershane tartışması ile birlikte, bu hainlerle yolumuzu ayırarak telafi etmeye çalıştık” dememizdeki gibi..
FETÖ’nün ihanetini öğrenene kadar, onunla küçük veya büyük iş tutan her dürüst insanın yaptığı gibi..
Eski polis memuru Zekeriya Altun da, bunlarla birlikte çalışmış..
Şimdi sıkı durun..
Taşgetiren’inden SP milletvekiline kadar. CHP’lisinden PKK’lısına kadar sosyal medyada tivit atan binlerce devlet düşmanlığı yapanların aksine..
Bizzat Zekeriya Altun, “Ben hatalıyım. Bunlara aldandım.. Bildiğim her şeyi anlatarak, devletime karşı görevimi yapmak istiyorum” demiş..
Ve..
Anlatmış.
Öyle bir anlatmış ki..
O hainleri öyle bir deşifre etmiş ki..
Bizzat FETÖ’cülerin hedefi olmuş..
Devlet, önce anlatılanları dikkate almamış. Sonra, aynen Tayyip Erdoğan’ın “Aldandım” demesindeki samimiyetin.. Zekeriya Altun’un sözlerinde de olduğunu tespit edip..
“Ceza vermeye gerek yok” kararı çıkmış..
Yani.. Samimiyetle yapılan anlatımların yeterli olduğuna hükmetmiş..
İslam dininde de, kural böyle değil midir?
Hz. Peygambere gelerek, bir suç işlediğini ve cezasının verilmesini isteyen sahabiye müeyyide uygulanırken.. Suç işlediğini itiraf eden kişiye, gereksiz yere hakaret eden bir başka sahabiye, Hz. Peygamber; “Onu tahkir etmeyiniz.. O öyle bir tevbe etti ki, bu tevbe ümmete taksim edilse onlara yeterdi!” buyurmamış mıdır?
Zekeriya Altunok da..
Bildiklerini öylesine samimiyetle anlatmış ki.. Devlet, ona ceza verilmesine gerek olmadığına hükmetmiş..
Ve peygamber ismi verilen o polis, öyle samimi imiş ki, yakınlarının beyanına göre, gerçekten arzuladığı şehadete ulaşmış..
Bu dakikadan sonra.. Zekeriya Altunok üzerinden, bugün dahi Pensilvanya’dan emir alan FETÖ’cü hainleri aklamaya çalışan sırtlanlara hitabımız şu:
Dağılın.. Size bu yiğitten, bu şehidden, tek dilim ekmek çıkmaz..
Devlete de bir çağrımız var:
O samimi beyanları sonrasında ceza verilmeyen.. Bildiklerini anlattığı halde, cezaevinde bir süre kalmış olan.. Ama devletine asla küsmeyip, askere gidip, şehadet arzulayan Zekeriya Altunok’a sahip çıkılsın. Maddi, manevi tüm hakları ailesine tanınsın. Okullara o şehidin ismi verilsin.. Caddelere, parklara o yiğidin adı konulsun.. Çocukları, en güzel okullarda devlet imkanları ile okutulsun..
17 Aralık’tan önce, hepimizin aldandığı ölçüde bu hainlere aldanan, ama sonrasında FETÖ’nün ihanetlerini deşifre eden yiğitler, FETÖ’cülerin istismarından kurtarılsın..
(YENİ AKİT)
Etiketler: Ali İhsan KarahasanoğluYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
02 Mart 2020 YAZARLAR
02 Mart 2020 YAZARLAR
04 Ocak 2020 YAZARLAR
03 Ocak 2020 YAZARLAR