logo

“Seçim iptal olmasın” diyenler kendi aralarında bile anlaşamamış!


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Hep onlar mı senaryo yazacaklar?..

Bir defalığına da ben yazayım..

Benimkinin iki farkı var..

Hem gerçeğe çok yakın..

Hem de, aktarırken “kesin gerçek”miş gibi algı oluşturarak vermiyorum, tahmin olduğunu peşinen hatırlatıyorum..

Bir haftada ikinci defa hatırlatmış olacağım ama.

Beni mazur görünüz..

35 yıllık hukukçuluğun.. 30 yıllık gazeteciliğin birikimi ile, yaşandığını tahmin ettiğim olaylar şöyle..

YSK’nın İstanbul seçimlerinin yenilenmesine gerek olmadığı yönünde oy kullanan üyeleri, çoğunluğun gerekçesi açıklanması ile birlikte, almış bir telaş..

“Biz şimdi, bu gerekçeye nasıl karşılık vereceğiz? Mors olduk.. Bize acil üniversitelerden, barolardan destek gelmesi lazım.. Demagojisi sağlam isimler katkı sunsunlar.. Yoksa.. Mors olan sadece biz değil, bizimle birlikte ‘Seçimlerde şaibe yoktur’ diyen herkes olacak..” mesajları ile acil yardım bekliyorlarmış..

Telefonun birini açıp, diğerini kapatıyorlarmış..

“Acil.. Acil.. Çok acil yardım.. Biz bu gerekçelere ne cevap vereceğiz şimdi” diyerek, odalarda bir o duvara, bir duvara yürüyüp duruyorlarmış..

Bu sebeple de..

YSK içindeki gürültü kirliliği, bugüne kadar hiç yaşanmadığı seviyelere çıkmış.

Neyse ki, şansları bir açıdan iyi gitmiş..

YSK Başkanı, muhaliflerle birlikte oy kullandığı için..

Gerekçenin hazırlanması, muhalefetin gerekçelerinin alınması ve kararın açıklanması, Başkan’ın yetkisinde olduğu için..

Başkan da, muhaliflerle birlikte hareket ettiği için..

İşi gayet güzel savsaklıyor ve dışarıya karşı da, muhalefetin değil, çoğunluğun kararı beklettiği şeklinde bir algıyı oluşturuyorlar..

Gerekçenin açıklanmamasının müsebbibi olarak, seçimin iptaline karar verenlerin gösterilmesine zemin hazırlıyorlar.

Onlar Başkan Sadi Güven’in yeterli açıklama yapmaması sayesinde zemini hazırlıyorlar.

Medyadaki solaklar da, alıp topu doksandan ağlarla buluşturuyorlar.

Nasıl?

Şöyle..

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na söyletiyorlar:

“Gerekçesini yazamadıkları bir kararı ilan eden Yüksek Seçim Kurulu hala gerekçeli kararı açıklayamadı. Bunu geçiştirmeleri kanaatimizce doğru bir karar vermediklerinin göstergesi.”

Oysa Temel Bey’in bu sözleri sarfettiği dün öğle saatlerinden tam 2,5 gün önce, iptalin gerekçesi yazılıp bitirilmişti..

Ama YSK Başkanı, muhalefet üyeleri arasında olduğu için.

Bu kadar önemli bir kararda çoğnlukta yer alanlar bile gerekçelerini açıkladığı halde..

Muhalefetin dediklerinin, aslında hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığı halde..

Sırf, YSK’nın verdiği iptal kararı aleyhine algı oluşması için..

Muhalefettekiler gerekçelerini geciktiriyorlar..

Tamam..

Çoğunluğun gerekçesine cevap vermelerini beklemiyoruz..

Veremeyecekler zaten..

Dün akşam saatlerinde açıklanan gerekçelere baktığımızda, bu öngörümüz de haklı çıktı zaten..

Çoğunluğun gerekçesi, daha önce sızdırıldığı üzere 200 sayfa da değil, tam 212 sayfa..

Muhalefette kalanlar ise, yani “Seçimin iptaline gerek yok” diyenler ise..

Her biri ayrı ayrı gerekçe yazarak.

Bu gerekçelerin de büyük bölümünde aynı kanun maddelerini tekrar tekrar, her biri ayrı ayrı vererek sayfaları doldurdukları halde.. Tamamı 38 sayfa..

“Seçim yenilenmeli” diyen 7 üye, aynı gerekçelerle hareket ederek karar veriyorlar..

212 sayfalık tek gerekçe ile kararı imzalıyorlar..

Dört üye ise..

“Seçim yenilenmesine gerek yok” diyen dört muhalif üye ise..

Her biri, diğerine güvenmiyor. Diğerinin gerekçesine katılmıyor..

Veya eksik görüyor.

Veya fazla görüyor.

Ve sonunda, “Ben ayrı bir gerekçe yazacağım” diyor.

Sadi Güven ayrı gerekçe yazıyor..

Mühürsüz oy pusulasını bile, şekilci bakış açısı ile seçim iptali için yeterli gören, ama şimdi, aranan sandık başkanı sayısının kat kat fazla kamu görevlisi var iken, “Boş ver ya.. Ne yapacağız kamu görevlisini. Biz şurdaki işsizlerden sandık başkanı yapalım” sakatlığını, seçimin iptaline geterli görmeyen Cengiz Topaktaş ayrı gerekçe yazıyor..

CHP’nin has adamı Kürşat Hamurcu ayrı gerekçe yazıyor..

YARSAV üyesi Yunus Aykın ayrı gerekçe yazıyor..

Ama hiçbirisi, çoğunluğun iptal gerekçelerine cevap veremiyorlar..

Niçin sandık başkanlarının, kamu görevlilerinden seçilmediğini anlatamıyorlar..

Çoğunluğun diğer gerekçelerine de, tatmin edici bir cevap yok..

Sandık başkanının kamu görevlisi olması gerektiğine ilişkin kesin kanun emrini, niçin by-pass ettiklerine izahat getiremiyorlar..

Neden kanun yerine, kendi kararlarının öne çıkması gerektiğini açıklayamıyorlar..

Düne kadar, “Mühürsüz oy geçersizdir” diyen muhalif üye, şimdi birden bire kanunu bile by-pass ederek, farklı bir düşünceye evrilmiş..

“Sandık başkanı kanunda ‘kamu görevlisinden seçilir’ dense de, boşverin” kararını vermiş..

Bir önemli husus da..

Defalarca “İki aday arasındaki oy farkı 13,729” olarak söylense de..

Şu an itibari ile.

O oy farkı da artık, muhaliflerin de kabul ettiği üzere, yeniden azalmış durumda..

Nasıl mı?

Muhaliflerden Sadi Güven açıklıyor:

“İki aday arasındaki oy farkı 13.729 olup (..) usulsüz oy kullanıldığı tespit edilen kişi sayısı 706 olup sonuca etkili görülmemiştir, iptal nedeni sayılmamıştır.”

13.729’dan bir 706 daha indirmeniz gerekiyor, yani..

Diğer muhalif üyeler de, kendilerince gerekçeler yazmışlar..

Ama hiçbirisi, 10 milyonluk İstanbul’daki, 7 üyenin 212 sayfa ile izah ettiği kanunsuzluklara cevap verememişler..

Düşünün…

Dört üye ayrı ayrı gerekçe yazdıklarına göre..

4×212 olmak üzere 848 sayfalık gerekçe yazmaları gerekirdi.

Ama sadece 38 sayfacık gerekçe getirebilmişler..

Bu bile, tek başına, YSK’da neler olduğunun delili olsa gerek!

Kimin gerekçesiz karar verdiğinin ispatı olsa gerek.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
450 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...