logo

Seçim hayat-memat meselesi mi?


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Eskilere doğru hafızamı yokluyorum. Taa ilk gençlik yıllarıma gidiyorum.

Demirel Başbakan’dı. Ecevit kazandı. Demirel “Millet bize muhalefet görevi vermiştir” dedi, işine devam etti.

1977 seçimlerinde kendime göre epeyce ‘fena fi’ssiyaset’ olmuştum. Selamet Partisi’nin seçim propagandalarına, ilçe kongrelerine, köy sohbetlerine gidiyordum.

Anlattığımız şey, özetle, ‘bizim parti gelirse daha iyi olur’ dan ibaretti. O zamanki aklımız fikrimiz ölçüsünde, İslam’a daha uygun olur, daha çok kalkınırız, Batı’ya kuyruk olacağımıza bir milyarlık İslam alemine baş oluruz falan filan.

Hoş, sonradan anladık, ‘İslam Alemi’ mefhumunun maalesef fazla bir şey ifade etmediğini.

Ayrıca, bizi kim ‘baş’ yapacak? Herkes razı mı? Gökten zembille mi indik biz? Niye yapsınlar?

Ama bizim tarihimiz var, şöhretimiz var?

Evet var. Bu bizim öncülük etme potansiyelimizi biraz arttırıyor.

Ama pek tabii olarak, bugünün gerçekleri insanları daha çok ilgilendiriyor.

Neyse o seçimde Milli Selamet’in meclisteki sayısı yarı yarıya azaldı.

Fena bozulduk.

O dönemde, ‘kemiyet değil keyfiyet önemli’ lafı aramızda çok dolaştı.

Kaybetmek dünyanın sonu değildi, hayat devam etti.

80’den sonraki seçimlere de ‘hayat memat meselesi’ olarak bakmadı kimse.

Özal geldi, Demirel yeniden geldi, Ecevit de geldi. Geldiyse geldi.

Herkes, fikriyle, zikriyle hayatını sürdürdü.

Ekonomik sıkıntılar oluyor muydu?

Oluyordu.

Sana yağı, zeytinyağı kuyrukları, sigara kuyrukları… Bakkaldan torpille sana yağı alıyorduk.

Harp darp te oldu. Kıbrıs’a çıkarma yaptık.

Ama iyi kötü geçiyordu hayat.

Seçimin hayat-memat meselesi olarak görülmeye başlanması Refah Partisi’nin iktidara gelme ihtimali belirince başladı.

Sağ ve sol partilerin sahaya sürdüğü korku, Refah korkusuydu.

Ya Refah gelirse?

Şöyle olursa Refah gelir, böyle olursa Refah kazanır falan…

Hatta o günlerden Gır Gır’da yayınlanan bir karikatür hatırlıyorum.

(Şimdilerde öyle mizah dergileri de kalmadı. Suratlarımız nedense asıklaştı.)

Kız, oğlandan bıkmış, ayrılacak.

Suratı bozuk. Gitti gidiyor.

Oğlan ayrılmak istemiyor.

Herhalde dil döktü, döktü ikna edemedi.

Son kozunu oynuyor.

“Bak” diyor kıza, “Ben gidersem Refah gelir.”

Yani o kadar meşhurdu ‘Refah fobisi.’

(Dedem ‘menşur’ kelimesini kullanırdı böyle durumlarda. Haklıydı, çünkü ‘menşur’ yaygın, yayılmış demek.)

Fakat bu korkular, bu korkutmalar kar etmedi.

Demek ki, elitlerin korkutmaları halkı o kadar ilgilendirmiyordu.

Refah geldi. Gelince de hiçbir şey olmadı.

Bize göre bir şey olmadı.

Devlete göre oldu.

Devlet, muhtemelen ABD’nin ‘Ilımlı İslam’ senaryosunda yaptığı tadilata veya değişikliğe paralel olarak, bir 28 Şubat peydahladı.

Allem etti, kallem etti, akla mantığa, vicdana sığmayacak dalaverelerle Refah’ı siyaset sahnesinden sildi.

Şimdi bunları bir bir anlatmanın alemi yok, elli kere yazmışızdır daha önce.

Derken, Refah’ın siyaset sahnesinden silinmesinde rol alan bütün siyasi aktörler, 28 Şubat’ın sevimsiz, sert, kutuplaştırıcı, kaba-saba ikliminde perişan oldu.

Gönüllü, tercih edilmiş bir perişanlıktı bu.

Ben, Ecevit’in ‘durumdan vazife çıkarma’ tarifini hep ‘askerin ne murat ettiğini idrak edip gereğini yapma’ olarak tercüme etmişimdir.

Siyaset sıfırı tüketti.

28 Şubat kendince bir korku üretip ‘irtica’yı birinci tehdit ilan etmişti ama, millet 28 Şubat’tan korktu.

Ve gereğini yaptı. AK Parti’yi ezici bir çoğunlukla iktidara getirdi.

O tarihlerden itibaren seçim hayat-memat meselesi haline geldi.

Fetö örgütünün melanetleri bu durumu perçinledi.

Bazılarımız ‘vatana sahip çıkma’ya öncelik verdi. Sandığa da bu bilinçle gitti.

Bazılarımız için ‘kazanımlarımızı kaybetme’ kaygısı söz konusuydu.

Bazılarımız için ‘kaybettiklerimizi kazanma’ ümidi.

Elbette ‘kazandıklarını kaybetmek’ten endişe edenler de hep vardı.

Herkesin gerekçesi kendisine aittir.

Bütün tarafların gerekçelerine itibar ederek, şu önümüzdeki seçimin ‘hayat memat meselesi’ olduğu fikrinin mantıklı olduğunu söyleyebiliriz.

Kiminin de yoktur gerekçesi.

Veya gerekçesi kaybolmuştur.

Onlara kolay kolay laf anlatamazsınız.

(KARAR)

Etiketler:
Share
483 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...