logo

28 Haziran 2019

Seçilmiş başkanları çalıştırmamak?


Taha Akyol
t.akyol@gmail.com

Ekrem İmamoğlu dün İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığını devir ve teslim aldı. Ondan önce Mansur Yavaş Ankara Büyükşehir belediye başkanlığını devir ve teslim almıştı.

Şimdi Türkiye’nin gündeminde bir mesele var: İktidar bu belediyelere nasıl davranacak?

Sadece bu iki şehir değil, el değiştiren bütün il ve ilçe belediyeleri için geçerlidir bu soru.

Tabii İstanbul ve Ankara çok büyük nüfuslarıyla, çok büyük iktisadi ve siyasi önemleriyle daha kritik illerdir. Bu iki ilde belediye meclislerinde çoğunluğun iktidar blokunda olması da yönetim sorunlarını daha bir karmaşık hale getiriyor.

MANSUR YAVAŞ’IN YETKİLERİ

İktidarın ‘kaybetme’yi kolay içine sindiremediği belli. Uzun süreli iktidarlar böyle duygular yaratıyor.

Olumlu projelere destek verileceği söyleniyor ama bu illerde belediye başkanlarının “sembolik kalacağı, bizim onayımız olmadan adım atamayacağı” gibi beyanlar da var.

Uygulamadaki ilk işaretler çok iç açıcı değil.

Mansur Yavaş’ın görevi devraldıktan sonra karşılaştığı ilk sorun, belediye başkanına ait olan “belediye genel müdürlüklerine ve şirketlerine” atama yetkisini AK Parti çoğunluğundaki meclise aktarmayı öngören önerge oldu.

Yavaş bu önergeyi reddetti, çünkü Büyükşehir Belediyesi Kanununa göre “Belediye personelini atamak, belediye ve bağlı kuruluşlarını denetlemek” yetkisi başkana aittir. (Madde 18/i)

Bu kanun değişmedikçe başkanın herhangi bir yetkisini belediye meclisi kendi üstüne alamaz.

Bu girişim başarılamayınca son olarak Ticaret Bakanlığının genelgesi devreye konuldu.

Genelge, belediye şirketlerine atama yetkisini başkandan alıp belediye meclislerine veriyordu. Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü, bu genelgeye dayanarak Mansur Yavaş’ın işlemlerini tescil etmeyi reddetti, yani geçersiz saydı.

Fakat Ankara 10. ve 14. Asliye Ticaret Mahkemeleri bu ret kararını iptal etti; yetkinin Mansur Yavaş’a ait olduğunu tescil etti.

Kamu kurumlarının düzenli yönetilmesinde hukuk ne kadar önemli, görüyorsunuz.

İSTANBUL’DA İMAMOĞLU

31 Mart’tan sonra İmamoğlu’nun mazbata almasını geciktirmek için AK Parti hem itiraz işlemlerini uzatmış hem sayımlar bittikten sonra bile “mazbatayı vermeyin” diye İl Seçim Kurulu’na başvurmuştu.

İmamoğlu mazbatasını aldıktan sonra da yöneteceği belediyenin veri tabanına erişmesini engelleyen “yürütmeyi durdurma” kararı alındı. Bu karar tuhaftır çünkü bizim hukukumuzda “idari işlem” personel tayini, özlük haklar, bütçe kalemleri gibi “hukuki durumda değişiklik yapan” işlemlerdir. Bunun dışındaki işlemlere “iç düzenleme işlemi” denir ve dava konusu olamaz. (Prof. Ali Ulusoy, Yeni Türk İdare Hukuku, s.268-269)

İmamoğlu’nun, yöneteceği belediyenin veri tabanının kopyasını alarak bilgi edinmek istemesi “hukuki durumda değişim” yapan bir davranış değildi, “iç düzenleme işlemi” niteliğindeydi, dava konusu olamazdı.

Ama dava açılmış ve yürütmeyi durdurma kararı alınmıştı.

Belediye meclislerinin tartışmalı geçmesi tabiidir. Fakat belediye çalışanlarının üstelik bu sıfatlarıyla toplu gösteri halinde “İmamoğlu’nu istemiyoruz” diye açıklama yapması kaygı verici bir işaretti…

‘KAMU GÖREVLİSİ’

Kamu kurumlarında çalışanlar modern devletlerde “kamu görevlisi”dirler. Sadakatleri sadece kanuna ve kamu hizmetinedir. Zaten maaşlarını kamu kaynaklarından alırlar. Fakat hukuk ve vatandaşlık fikrinin yeterince olgunlaşmadığı toplumlarda kabileye, cemaate, tarikata, partiye, örgüte, ideolojiye sadakat ağır basabilmekte ve kamu hizmetlerinin verimliliğine de ciddi zarar vermektedir.

Dünden bugüne bütün dönemlerde gördüğümüz bu son derece ciddi kültürel sorunumuzu ayrıca yazacağım.

Dilerim hemen seçim sonrasının gerilim işaretleri geçicidir.

Hangi partiden olursa olsun yeni belediye yönetimlerinin “belediye hizmeti” kültürüne odaklanması, Türkiye’de hukuk devleti ve kamu hizmeti fikrinin gelişmesinin önemli bir bölümünü oluşturur.

Belediye çalışmalarının ve giderlerinin şeffaflaştırılması bu yönde en elverişli yoldur. Şeffaflaşma bütün partileri kamu denetimine açmak demektir.

Bizler de particiliğin üstünde, belediyelere ve bütün kamu kurumlarına, toplumsal sorumluluk ve kamu hizmeti bilincinin gelişmesi gözüyle bakmalıyız.

Dün mazbatası alan İmamoğlu’nu kutluyor, bütün Türkiye’de belediye yöneticilerimize başarılar diliyorum.

(KARAR)

Etiketler:
Share
376 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...