logo

Sahada, masada, medyada


Mustafa Karaalioğlu
m.karaalioglu@gmail.com

YPG/PYD’ye yönelik sınır ötesi harekat beklendiği gibi ve tahmin edildiği tempoda devam ediyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve MİT başta olmak üzere bütün güvenlik kurumlarının Suriye sahasında bilgi ve tecrübesi bu harekata avantaj olarak yansıyor. Umarız ki en kısa sürede ve en az kayıpla bölgenin Türkiye’ye tehdit üretmeyecek hale gelmesi sağlanır.

Barış Pınarı harekatının iki ana gerekçesi var ve dünya bunları anlamakta yetersiz kaldı. Şimdi daha iyi görünüyor ki biz de anlatmakta yetersizdik.

Birincisi, içeride 40 yılı aşkın süredir PKK terörüyle uğraşan bir ülke için aynı karakterde yapılanmanın sınır boyunca kurulması açık bir güvenlik meselesidir ve hiçbir ülke buna göz yumamaz.

İkincisi ise, Suriye iç savaşı birçok bölge ülkesine mülteci ve göçmen tahliyesine yol açtı. En çok göçmen de 3.5 milyonla bize geldi. Savaşın sonuna gelinirken ve yeni anayasa çalışmaları başlarken herkes elini yıkayıp kazancını hesaplamaya başlamışken Türkiye’ye ne halin varsa gör demek de kabul edilemezdi.

Özetle, sınırda bir güvenlik problemi içeride de ağır bir göç meselesi… 8 yıllık savaş, çatışma, nüfus hareketi, vekalet savaşları, nüfuz ve imtiyaz paylaşımı böyle bitecek olursa, ülkesini yerle bir eden, bir milyon insanını katleden ve 500 bininden haber dahi alınamayan Esad bile bizden daha avantajlı bir final yapmış olacaktı. Bu kanlı ve acılı dosya böyle mühürlenemezdi.

***

Buraya gelirken Türkiye hatalar yaptı elbette. Çok daha önce çok daha sınırlı maliyetlerle çözülebilecek meselelerin birikmesine seyirci kaldı. Suriye’de YPG’nin bugün dünya tarafından müdafaa edilen politik güç haline gelmesine seyirci kalmak bu hatalardan birisidir. Rusya ve İran’ın genişledikçe genişleyen avantajları karşısında uzun süre çaresiz kalmak da öyle…

Ne var ki zamanında yapmamız gerekenleri yapmamış olmak bugünkü tabloya rıza gösterilmesi sonucunu doğurmaz. Çünkü açıkça belli ki bugünler Türkiye için son fırsattır. Eğer harekat yapılmamış olsaydı bir daha fırsat olmayacaktı. Tam olarak köprüden önce son çıkış hali… Ya da başlayan harekat amacına ulaşamazsa bir daha telafi imkanı olmayabilir, hatta olmaz.

Kendimizi en maliyetli yola mecbur bırakmamız harekatın önemini azaltmıyor. Yeter ki üstesinden gelelim.

Üstesinden gelmek demek, önce sahada üstünlük sağlamak ve beraberinde diplomatik gerilimi yönetmek demektir. Bugüne kadar anlatamadığımız derdimizi bu süreçte muhataplarımıza anlatabilmek ve başta toprak bütünlüğü prensibi olmak üzere bütün uluslararası hukuk kurallarına riayete bağlılık göstermektir. Haklılığımızı kendi kendimize anlatıp durmak yerine duyması gerekenlere belletmekte büyük fayda vardır.

Zamana karşı yarış gerektiren gergin bir sürecin içindeyiz. Böyle zamanlarda sahadaki olduğu kadar masada ve uluslararası medyada mesai zarureti vardır.

Oyun kuramazsanız bazen oyun bozmak da bir politik güçtür ve şimdi bunu yapıyoruz. Birincisi kadar sempatik olmayabilir ama ortadaki gerekçeleri itiraz edilemeyecek şekilde anlatmanın yolları vardır. En başta, Türkiye’nin Batı ittifakı için taşıdığı ittifak değerini unutmadan diplomatik adımları ve iletişim faaliyetini yönetmek zorundayız.

(KARAR)

Etiketler:
Share
415 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...