logo

Saadet Partili avukatlar, bu yasakçıyı hatırlar mısınız?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Saadet Partili avukatlar..

Üzüntüsünü daha çok onlar çektikleri için, “Saadet Partili bayan avukatlar” diyeyim..

Sorayım: “Muammer Aydın’ı hatırlar mısınız?”

Mutlaka hatırlıyor olmalısınız..

Başörtü yasağının sürdüğü yıllardı..

Bayan avukatların duruşmaya başörtülü girmesini boşverin.. Çünkü duruşmaya başörtülü olarak girmeye, hemen hemen hiç kimse cesaret bile edemiyordu..

Duruşmada tahkir etmeler.. Karşı tarafın avukatını boşverdik, duruşma bekleyen ve orada tesadüfen bulunan avukatların bile.. Meslektaşlarının bile.. Başörtülü avukatı kolundan tutup, duruşmadan dışarı çıkartmaya teşebbüs ettikleri… Hakimin, zabıt kâtibine, “Dışarı çıkartın bu kadını” diyerek, başörtülü avukatların linç edilmesi talimatı verdiği günleri geçtik..

Daha fazlasını söyleyeceğim..

Adliye içinde, vatandaşın başörtülü dolaşma imkanı olduğu günlerde bile..

Herhangi bir davada menfaati çatışan karşı tarafın avukatı olan kişilerin, başörtülü avukatları adım adım takip edip.

“Şu bayan avukat, adliye binası içinde başörtü ile dolaşıyor” diye ihbarda bulunduğu günleri hatırlatacağım..

İhbar yapılır, İstanbul Barosu da, anında disiplin soruşturması açardı:

“Adliye binası içinde, başörtülü olarak bulunduğunuz ihbar edilmiş olup ….” diye başlar, “Savunmanızı hazırlamanız” diye devam ederdi..

Bizim kadar, Saadet Partili bayan avukatlarımız da bu yaşanılanları çok iyi hatırlıyorlardır.. Sadece bayan avukatlarımız değil, bay avukatlarımız da hatırlıyorlardır..

O acıları Saadet Partisi’ne gönül veren avukatlar, erkeği ile bayanı ile yaşadılar..

Sadece Saadet Partililer de değil.

Her partiye gönül vermiş insanlar, AK Partilisi, MHP’lisi, BBP’lisi, hatta belki CHP’lisi.. O dramı yaşadılar..

Ama..

Benim Saadet Partililere bir mesajım olduğu için “Saadet partililer” vurgusunu yapıyorum..

Ve Muammer Aydın’a dönüyorum..

O tarihte bu ülkenin dindar insanlarına bu üzüntüleri yaşatanlardan birisi.. İstanbul Barosu’nun o tarihteki başkanı Muammer Aydın, şimdi DSP’nin İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayı.. Daha doğrusu, adayı idi..

Önceki gün itibari ile “Ben çekiliyorum” dedi..

Çekilsin, sorun yok.

“Her şey güzel olacak” diye de devam etti..

İşte orada durup, düşünmeli, Saadet Partili bayan avukatlar..

Onların aileleri..

Biz kimlerle beraberiz?

Kimlerle iş kotarıyoruz.

Katillerimizle aynı safa nasıl geliverdik?

Dirsek temaslarını kimlerle yapıyoruz..

Başörtülü duruşmalara girme imkanını geç de olsa, iktidarının 13. yılında gerçekleştirmiş olan AK Parti’ye, kısmen de haklı olarak, binbir hakareti yaparken, bu başörtü yasakçılarına verdiğimiz sınırsız kredinin gerekçesi ne?

Sormalı… Soruşturmalı.. Ve en azından kendi vicdanlarında, cevabını verebilmeliler..

**

İstanbul tek örnek değil.

Baro başkanları tek örnek değil..

Ankara’da bir hakim..

Mustafa Karadağ..

Ak Partili bir milletvekilinin falan değil..

Saadet Partisi’nin o tarihteki genel başkanı Prof. Mustafa Kamalak’ın eşi olan Av. Zübeyde Kamalak’ı..

Danıştay, başörtülü olarak avukatların mesleklerini icra edebileceklerine dair karar verdikten sonra bile..

Düşmanlığını belli etmek için..

“Ben gerekirse meslek hayatımı bu uğurda sonlandırabilirim. Kafamdaki yasakçı bakış açısını gerçekleştirmek için, kanunu da takmam, Danıştay kararını da dinlemem.. Kim, beni nereye şikayet ederse etsin” dedi..

Duruşmada, Av. Zübeyde Kamalak’a “Başörtülü olarak devam edemeyiz” dedi ve duruşmayı bitirdi.

Duruşma zabtına da, “Başörtülü avukatı duruşmalara giremeyeceğinden, müvekkiline durumun tebliğine” dedi..

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ın eşi olan Av. Zübeyde hanımın müvekkiline, “Başka bir avukat tut” ihtarı yolladı.

O tarihlerde, Saadet Partili kardeşlerimiz, haklı olarak, “AK Parti, bir başörtü yasağını bile kaldıramadı” eleştirisi yapıyordu..

Biz de kendilerine katılıyorduk..

Hatta. O hakim hakkında yaptığımız haberler sebebi ile, ceza ve tazminat davalarına muhatap olduk..

O başörtü yasakçısı Mustafa Karadağ şimdi ne yapıyor?

“Danıştay kararını bile takmam. Ben başörtü yasağını devam ettiririm” diyen Mustafa Karadağ şimdi ne yapıyor?

HSK başka sebeblerden (Fransa’da, Hz. Peygambere hakaret eden dergi çizerlerine yönelik saldırı sonrasında, o karikatürleri Türkiye’de yayınlayan Cumhuriyet gazetesine soruşturma açıldığında, Cumhuriyet’in binasının önüne gidip, destek açıklaması yapmıştı) ceza verdi..

Yasakçı hakim, baktı ki borusunu öttüremiyor..

Emekli oldu..

Şimdi ne yapıyor?..

Yakın tarihteki paylaşımlarından birisini vereyim:

“İstanbul Havalimanında alkollü içki satan yer yok. Tesadüf sanırım. Öyle bir işletme talip olmadı zahir.”

Kafaya bakın..

Havalimanına gelmiş, Ramazan günü on dakika duracağı havalimanında alkol arıyor..

Ve bu bir hakim.. Bir hukukçu!

Yetinmiyor..

“YSK’nın kararı yanlıştır, Ekrem’in etrafında birleşelim” mesajları ile.

Gayler lezbiyenler, homoseksüeller için özel büro açan Ankara Barosu’nun, YSK kararına karşı, kamu parası ile yaptırdığı afişteki “Hukuksuzluğun tam da karşısındayız” cümlesini sosyal medya hesabına aktarıp “Tebrikler Ankara Barosu” diyor..

31 Mart seçim akşamı, Ankara, Antalya, Adana sonuçları açıklandığında, şöyle diyor:

“Dün güzellik her yere yazıldı, sefa geldin, hoş geldin. Tam da ihtiyacımız olduğunda geldin.”

Şimdi..

Başörtü yasakçısı Muammer Aydın’ın, adaylığını bile geri çekip..

“Benim yerime Ekrem İmamoğlu seçilsin” dediği bir ortamda..

SP eski Genel Başkanının eşini, duruşmadan atan bir hakimin, Ekrem İmamoğlu’na destek verdiği bir ortamda..

23 Haziran seçimlerine gidiyoruz..

Acaba bu seçimde, gerçekler görülecek mi?

Oynanan oyunun farkına varılacak mı?

Bekleyelim, görelim..

Bana soracak olursanız..

SP’liler..

Oy kullanmadan önce.. Zübeyde hanıma bir sorsunlar: “Neler yaşadınız?”

Bize inanmayabilirler.. SP eski genel başkanının eşine, herhalde inanırlar.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
325 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...