logo

28 Şubat 2019

Rahmet Kapısı


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Geçtiğimiz günlerde Mescidi Aksa’nın Rahmet Kapısı’yla ilgili bazı gelişmeler yaşandı. Bu gelişmelerle ilgili haberlerde önce işgal yönetiminin Rahmet Kapısı’nı kapatmasından, sonra 2003’ten beri kapalı olan Rahmet Kapısı’nın açılmasından, bu arada Kanuni döneminde kapatılmış bir Rahmet Kapısı’ndan söz edildi. O yüzden bu gelişmeleri izleyenlerin bu kapı konusunda zihinlerinin karıştığını, zaten kapalı olan bir kapının tekrar kapatılması gibi bir hadiseden söz edilmesiyle neyin kastedildiği hakkında kafalarında soru işaretleri oluştuğunu sanıyoruz. Onun için bu konuyla ilgili bilgi vermek ve işgal güçlerinin bu kapıyla ilgili hesaplarından söz etmek istiyorum.

144 dönümlük bir arazi üzerine kurulu olan Mescidi Aksa külliyesinin etrafı duvarlarla çevrilidir. Ancak bunlardan doğu duvarı Eski Kudüs surlarıyla birleşmektedir. İşte bu duvar tarafında ve külliyenin zemin hizasından aşağıda Rahmet Namazgâhı (Musalla’r-Rahme) adı verilen dikdörtgen şeklinde bir büyük salon var. Bu salondan, dışarıya çıkılması için daha önce duvar yani sur tarafında, külliye dışına açılan iki tane kapı vardı. Bunların birine Rahmet Kapısı diğerine de Tevbe Kapısı adı veriliyordu. Haçlılar Mescidi Aksa’yı basarken bu kapıları kullanmışlardı. Bu kapıların kontrolü zor olduğu için bir rivayete göre Kanuni döneminde bir rivayete göre de Salahuddini Eyyubi döneminde içlerine duvar örülerek tamamen kapatılmıştı.

Ancak bu Rahmet Namazgâhı’nın kuzey tarafında yani surlara doksan derece açılı kısmında külliyenin iç bölümüne açılan bir kapısı daha var ki buna da Rahmet Kapısı adı verilmektedir. Ancak bu kapıya avlu kısmından merdivenle inilmektedir. İşte işgal yönetiminin 2003’te kapattığı kapı da budur. Bu kapıyı kapatarak Müslümanların buradan Rahmet Namazgâhı’na girmelerini engellemeye başlamıştı. Ancak merdivenle aşağı inip kapının dışında kalan boşlukta namaz kılabiliyorlardı.

17 Şubat 2019 tarihinde işgal güçleri bu merdivenin başında zemin hizasında bulunan kapıyı da zincirle ve kilitle kapatarak merdivenden aşağıya inilmesini engellemeye başladı. Bu olay da medya organlarında işgal yönetiminin Rahmet Kapısı’nı kapatması olarak isimlendirildi. Ancak burada kastedilen asıl Rahmet Namazgâhı’na açılan kapı değil, o kapıya doğru inen merdivene açılan kapıdır.

Müslümanlar işgalcilerin amaçlarını bildikleri için merdivenin başındaki kapıya vurulan zinciri ve kilitleri hemen kırdılar. 22 Şubat Cuma günü de Mescidi Aksa’da toplanan kalabalıktan bir grup merdivenden aşağı inerek Rahmet Namazgâhı’na açılan kapıyı açmayı başardı. Böylece 16 yıldan beri kapalı tutulan kapı açılmış oldu.

Müslümanların söz konusu bölümle ve bu bölüme çıkan kapılarla bu kadar yakından ilgilenmelerinin ve konu hakkında büyük hassasiyet göstermelerinin sebebi ise siyonist işgal yönetiminin tehlikeli planıdır. Çünkü işgalciler bu bölümün kendilerine ait olduğunu ileri sürüyor ve Mescidi Aksa’yı paylaştırma planlarını bu bölüme el koyarak başlatmak istiyorlar. İşgalcilerin Mescidi Aksa’nın herhangi bir bölümüne el koymaları ise Aksa Külliyesi’ni kademeli bir şekilde ele geçirme planlarının bir başlangıcı olacaktır. O yüzden Müslümanlar onlara fırsat vermemek ve Mescidi Aksa’nın bütün bölümlerine hassasiyetle sahip çıkmak için büyük gayret gösteriyorlar.

Bu açıdan 2003’ten beri kapalı olan Rahmet Kapısı’nın açılması ve Müslümanların Rahmet Namazgâhı’na girmeyi başarmaları Mescidi Aksa’ya sahip çıkma konusunda kararlılıklarını ortaya koymaları açısından önemli bir başarı olmuştur. Ancak bu mücadelenin tüm ümmet adına verildiğini bilmek ve bu kutsal mabede sahip çıkılması çabalarına tam destek vermek gerekir.

(YENİ AKİT)

Etiketler: » » » » » »
Share
530 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...