logo

13 Mart 2019

Özhaseki’nin gönlü razı mı?


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Binali Yıldırım, Yeni Şafak’tan Kemal Öztürk’e iç dökmüş. “Beka tartışması”ndan yakınıyor, “Yerelde gündem olmaması lazım, gönlüm razı değil buna” diyor.

Okur okumaz zihnimde şu soru belirdi; Mansur Yavaş’a yapılanlara acaba Mehmet Özhaseki’nin gönlü razı mıdır? Hiç itirazı çıkmıyor çünkü.

Kaçtır tekrarlıyor oysa Binali Bey…

AK Parti’nin ‘Gönül işi’ sloganıyla da uyumlu.

İstanbul yarışında, gönlünü rahatsız eden, belki de yara açan propagandalardan şikayet ediyor.

CHP adayı Ekrem İmamoğlu terörist olsa, belediyeyi teröristlerle dolduracak olsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe’de tokalaşır mıydı? Yine de karalamalar sokağa taşınıyor, “PKK’lı terörist” diyerek elini sıkmayan AK Partililere dahi rastlanıyor.

Fakat rakibini hedef alan kural dışı, centilmenlik dışı saldırıları önleyemese bile, Binali Bey en azından katılmıyor.

Bizzat Cumhurbaşkanı “Belediye seçimi değil beka seçimi, partiler arasında değil teröristlere karşı, muhalefet önemsizleştirmeye çalışıyor, kanmayın” dediği halde…

Numan Kurtulmuş’un “Gezi’de, 17-25 Aralık’ta, 15 Temmuz’da Erdoğan’ı deviremediler, şimdi 31 Mart’ta başarmak istiyorlar” çıkışlarına; seçim çekişmesini darbe, kumpas ve kalkışmalarla bir tutmasına, sandıkta değişim aramayı antidemokratik bir müdahale gibi göstermesine rağmen…

Taksim’de bir avuç göstericinin ıslık protestosu ezana saldırı olarak yaftalanıp, kutsalla gerçekte olmamış kavganın olmuş gibi sunulduğu, doğru olsa dahi üç-beş kendini bilmez marjinalin densizliğine ya da provokatörlerin kirli ve planlı tezgahına verilecekken din düşmanlığı diye bütün muhalefete mal edildiği, ülkenin kızıştırılarak ayağa kaldırıldığı, yol kazalarından çekinmeden milletin sandıkta patlamak üzere muhalefete karşı nefretle doldurulduğu yerde…

“Biz devlet başkanı seçmiyoruz, şehri yönetecek kişiyi seçiyoruz. İstanbul’da kutuplaşma siyasetinin gölgesinde kalırsak yazık olur, üzülürüm” diyebiliyor.

Ama gelin Ankara’da görün ki…

Seçime 20 gün kala Kasım 2017’deki bir suç duyurusu hatırlanıyor, senet takibiyle ilgili eski bir ihtilaf canlandırılarak iddianamesi hazırlanıyor ve Mansur Yavaş’a dava açılıyor…

Fakat ‘ahali ne der, çok açıktan olmadı mı, zamanlaması ayıp kaçmaz mı, apar topar ne bu acele, 2 yıl beklemiş 2 hafta daha bekleyemez miydi, seçime gölge düşürmez mi, seçmeni etkilemeye dönükmüş gibi yargıyı eleştirilere açmaz ve yıpratmaz mı, üstelik rakibe yargı ayağıyla çelme takılıyor izlenimi doğarsa haksızlığa uğramış gibi seçmen gözünde mağdurlaştırmaz mı’ demiyor, diyemiyor Özhaseki.

Zaten İçişleri Bakanı Soylu “İmamoğlu ile Yavaş’ın listelerine teröristler sızdı, tespit ettik, biz alamazsak terör örgütü PKK alacak belediyeleri” dediğinde de… ‘Madem tespitli ne duruyorsunuz, suça göz mü yumulur, neden gereğini yapmıyorsunuz’ tavrı koymamıştı.

Muhalefetle siyasi mücadelenin teröristlerle mücadele gibi takdimine dayanan oy devşirme yöntemine gönlü razı, kampanyasına katkıda da bulunuyor.

Din istismarıymış, terörle mücadelenin istismarıymış, antipatik görünürmüş, oy uğruna bu da yapılır mı yok daha neler dedirtirmiş, mübalağa ciddiyeti sulandırır ve abartı gülünçleştirirmiş, ya inandırıcı gelmez de zorlamalar ters teperseymiş; hiçbiri ırgalamıyor.

Belediyelerde görevi kötüye kullanma usulsüzlüklerinin yakasına yapışıldı, parti ayırmadan hesabı tek tek soruldu, siyasette toplumu kin ve düşmanlığa tahrik suçları bitirildi de Yavaş’ın avukatlık yetkilerini kötüye kullandığı, yargıda yasadışı örgütlendiği, tehdit ve şantajla kişinin huzur ve rahatını bozduğu iddialarına mı geldi sıra… Hem de seçim üzeri… Hem de Yavaş’ın dolandırıcılık, şantaj ve evrakta sahtecilikten ceza aldığını açıkladığı; çocuk tacizi suçlamalarından halen yargılandığını söylediği bir kişiyi kayırıp üste çıkarma riski pahasına… Sığar mı gönül rızasına?

(KARAR)

Etiketler:
Share
475 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...